Güncelleme Tarihi:
- Ara bağlantı ücretlerindeki mevcut düzenlemeleri yeterli buluyor musunuz? Yakın gelecekte bu ücretlerde bir düşüş yaşanacak mı?
Bu düzenlemelerin hepsine bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Türkiye’de ara bağlantı düzenlemelerine baktığımızda çok hızlı ve ani değişiklik yapıldığına tanık oluyoruz. Ara bağlantı ücretlerinin özellikle gelişmiş ülkelerde belirli bir trendi var ve yıllar içinde bir düşüş gözlemlenebiliyor. Bilindiği üzere şebekeler yaşlandıkça operasyonel maliyetleri birim olarak düşer. Dolayısıyla maliyetin ara bağlantı ücretlerini belirlemede önemli bir rolü olduğu için bu ücretler de düşer. Türkiye’de eleştirdiğimiz nokta ise bu konuda yapılan düzenlemelerin ani ve büyük ölçeklerde olması…
ÜCRETLERDE BİR DÜŞÜŞ YAŞANMAYACAK
Bu yıl yapılan son düzenlemede bu ücretlerde dünyada eşi benzeri pek görülmemiş bir düşüş yapıldı ve sektör kendisini bu duruma ayarlamaya çalıştı. Bu düşüşün geçmiş yıllara göre oldukça yüksek oranda yapıldığı düşünülmüş olacak ki, hükümetten yapılan açıklamada gelecek yıl ara bağlantı ücretlerinde herhangi bir değişikliğe gidilmeyeceği belirtildi. Ben bunun bir hükümet politikası olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak önümüzdeki aylarda bu ücretlerde bir değişikliğe gidilmeyeceğini söyleyebiliriz.
ARA BAĞLANTI ÜCRETLERİNDEKİ ESAS KONU ASİMETRİNİN DEVAM EDİP ETMEMESİ
Asimetri, belirli şartlara bağlı olarak uygulanan bir konudur. Bunun elbette temel şartları var. Örneğin bir operatörün pazara giriş tarihi… Pazara çok yeni giren bir isimse operatörü korumak adına kullanılan bir araçtır. Pazara giren operatörlerin şebekeleri arasında büyük fark varsa da bu araçtan faydalanılır. Ama bizce Türkiye’de asimetriyi devam ettirecek bütün sebepler ortadan kalkmıştır. Yani artık operatörleri koruyucu veya cezalandırıcı bir şekilde asimetrinin olmasına gerek yoktur.
- 3G kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Sizce 3G, Türkiye’de yeterli düzeye geldi mi?
3G’nin ölçümlerine göre bu soruya yanıt verilebilir. Örneğin kapsama alanı ve kalite açısından, 3G’ye yeni başlayan diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda Türkiye bu ülkelerden katbekat ileridedir. 2009 yılında Türkiye’ye gelen 3G’yi kapsama açısından düşündüğümüzde bugün itibariyle Türkiye’nin en az yüzde 80’ine ulaşmış durumdayız. 1 sene içinde 3G’ye büyük bir yatırım yapıldı ve bu kadar kısa zamanda kaydedilen bu ilerleme bence büyük bir başarıdır.
ABONELERİN DE 3G DESTEKLİ TELEFONU OLMALI
Elbette işin bir de müşteri tarafı var. Yani 3G’yi destekleyen cep telefonlarının sayısı da 3G’nin Türkiye’de kat ettiği yolu doğrudan etkileyen bir faktör. Ama bu konuda daha atılacak çok adım var ve 3G destekli telefonları diğer abonelerimize de ulaştırmamız gerekiyor.
- Bir de 3G kullanım ücretlerinin genel olarak yüksek olduğuna dair bazı abonelerin şikayetleri var. Sizce aboneler bu tepkilerinde haklı mı?
Bu servisin ücretiyle sunduğu avantajları karşılaştırdığımızda (sabit internete göre) aslında şikayet edilecek bir nokta yok. Şöyle ki, 3G ile kullanıcılar hem daha yüksek bir hızla internete girebiliyor, hem de mobil olarak her yerde internete bağlanabiliyor. Dünyaya baktığımızda da bu durum farklı değil ve ücretler Türkiye’dekiyle hemen hemen aynı. Bu konuda yanlış bir anlaşılma var ve bunun bir an önce giderilmesi gerekiyor.
- 3G’nin devamı olarak LTE’i (4G’ye doğru) yakın zamanda Türkiye’ye getirmeyi planlıyor musunuz?
Standartlar oluştuğu taktirde mevcut frekanslarda bu teknolojinin kullanılması mümkün olursa elbette LTE teknolojisini abonelerimize sunacağız. Ayrıca bu bant üzerinde LTE’e geçişin çok daha kolay ve verimli olacağını söyleyebiliriz.
VERGİLERİN ADIM ADIM DÜŞÜRÜLMESİ GEREKİYOR
- GSM’e uygulanan vergi sabit telefonlara göre daha yüksek… Bu durum GSM sektörünü nasıl etkiliyor?
Bu sektörü müşteriden aldığının yüzde 53’ünü devlete veren bir sektör olarak düşünürseniz, bütün operasyonlarınızı geri kalan yüzde 47 üzerinden halletmeniz gerekiyor. Mesela maaşları oradan ödeyeceksiniz, yatırımlarınızı oradan yapacaksınız, şebekelerin bakımlarını yine bu yüzdelik dilimden gerçekleştireceksiniz, satış-pazarlama giderlerini buradan karşılayacaksınız. Bu durumun fiyata yansımaması mümkün değil. Sonuç olarak bu yüksek vergiler fiyatların daha yüksek seviyelerde olmasına sebep oluyor.
Aslında adım adım alınacak yollar var: Örneğin yüzde 25 olan Özel İletişim Vergisi kademeli olarak düşürülebilir. Vergi düştükçe bu doğrudan fiyatlara da yansıyacaktır. Ayrıca SİM kartlarına uygulanan vergilerin de düşürülmesi gerekiyor.
NUMARA TAŞIMADA SEKTÖR ZARARLI ÇIKTI
- Numara taşımada rekabet iyice kızışmış durumda. Turkcell, bu sınavı başarıyla verebildi mi?
Bence numara taşımada genel anlamda sektör zararlı çıktı. Numara Taşıma Sistemi’nin hayata geçirildiği Kasım 2008’den Eylül 2010 tarihine kadar geçen yaklaşık 2 yıllık süre içinde toplam 20 milyon 461 bin numara taşıma işlemi gerçekleştirildi. Ancak söz konusu dönemde “net abone değişimi” sadece 2 milyon 797 bindir. Diğer bir deyişle, 20 küsur milyon kişi numarasını farklı operatörlere taşımış ama kalıcı olarak (2008 Kasım ile 2010 Eylül arası) bir başka operatöre geçen kişi sayısı 2 milyon 797 bin olmuştur. Bu rakama ulaşabilmek için ise operatörler kıran kırana rekabete girerek bayi primi ve reklamlar için dev bütçeler ayırıyoruz. Yani aslında toplam sektör içinde yüzde 15’lik bir kazanım için yüzde 85 oranında harcama yapılmış. Bu nedenle bu konuda bazı adımların atılması gerekiyor. Örneğin mevcut durumda sektöre yeni giren bir abone, numarasını taşımak için 3 ay beklemek durumunda. Eğer numarasını taşıyan abonenin başka bir numaraya geçmesi için 5-6 ay gibi bir süre aboneye şart koşulursa, operatörlerin harcamaları da ciddi oranda düşecektir.