Paylaş
“İstediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?”
Bu soru, öğretmenlerin kulaklarında yer etmiş sorulardandır. Cevabı genelde olumlu olan bu sorunun yanıtı bugünlerde değişmeye başladı. Malum, COVID-19 virüsü, öğretmen ile öğrencileri birbirinden ayrı yerlere taşıdı. Artık öğrenciler yan sıradaki arkadaşının kağıdına bakamıyor belki ama öğretmende aynı anda bütün sınıfı gözlemleyemiyor. Bu gözlemler, sadece kopya çekmenin önüne geçmek için kullanılmıyor elbette. Sınav soruları ile mücadele eden öğrenciler, aslında öğretmenlerine sorulara verdikleri cevabın ötesinde de bilgi veriyorlar. Öğrencinin sınav esnasındaki kâğıt ile ilişkisi, mimikleri, kalem çevirmesi ve benzeri hareketleri öğrencinin sınava ne kadar hazır olduğu, sorulara hakimiyeti, nerelerde takıldığı gibi konularda da ipuçları sunuyordu. Ama artık bu ipuçlarının bir kısmına erişimimiz yok.
Uzaktan eğitim sürecinde sınavların da eski usul devam etmesi ile birlikte teknolojinin nimetlerinden faydalanmak da kaçınılmaz oldu! Yine eski usul hazırlanan soruların yeni ortamda nasıl verileceği sorunu ortaya çıktı. Aslında bu soruyu bugün soran çok kişi var ama bu soru bazılarımız için hep var olan bir soruydu ve cevaplar zaten aranıyordu.
Eski köye yeni adet
Sınavlar eskisi gibi hazırlandığı için öğrencilerin yanındaki arkadaşının kağıdına bakmaması da gerekiyordu. Ama yeni sorun “yanındaki arkadaş” kavramı değişmesiydi.
Sağım, solum, önüm, arkam sobe…
Yanındaki arkadaşı kavramı artık herhangi bir iletişim aracı ile ulaşabileceği herkesi temsil ediyor. Dolayısıyla, sınıfın da ötesinde bir kavram haline geldi. Çözüm olarak, sınav sorularının belirli bir sırada ve sınırlı bir sürede cevaplanması öğrencilerin karşısına çıktı. Sınıf yönetim sislerim içerisindeki sınav araçları ile bu tarz sınavlar hazırlamak çok kolay ama bu durumdan şikayetçi olan öğrencilerin sayısı da az değil. Diyebilirsiniz ki her durumdan şikâyet eden birileri olacaktır. Haklısınız. Ama bir şikâyet varsa buna kulak vermek ve haklılık payını irdelemek de gerekir.
Bu çözümdeki temel sorun, herkesin her soruya eşit süre ayırarak çözmesini beklemek ve istenilen sorudan başlanması değişkenin ortadan kaldırılması. Eskiden olduğu gibi bir sorudan kazandığınız zamanı diğer bir soruda kullanma şansınız artık yok. “Hocam bir saniye!” diyemiyorsunuz. Zaman dolduğu anda soru değişiveriyor. Çoğumuzun yaptığı gibi, bazı sınavların özellikle tasarlandığı gibi kolay sorularla başlamak da herkes için mümkün olmuyor. Çünkü, her sorunun zorluğu kişiye göre değişiklik gösterebiliyor.
Kısacası, yeni köyde eski adetler işlemiyor.
Özellikle yüksek öğretimde kullanılan sınav gözetmen sistemleri de kopya sorununa biz çözüm ortaya koyarken ayrı bir sorunu da ortaya çıkartıyor. Sınav gözetmen sistemleri ticari ürünler olarak piyasada ve iki şekilde çalışıyor. Birinci sistem, belirli sayıda öğrencileri kamera karşısında takip eden canlı gözetmenlerle işliyor. Bu sistem, sınıflarda alıştığımız gözetmen sistemine benziyor. Ama, gözetmen evinize, odanıza kadar giriyor. İkinci sistem ise, yapay zekâ ile kopya çekmenin takip edilmesi üzerine kurgulanmış. En basit şekilde, sizin sınav esnasındaki hareketlerinizden sistem sizi kopya çekiyor ve çekmiyor şeklinde ilgili zaman dilimleri ile birlikte etiketliyor. Bu bilgiler dersi veren öğretim elemanı ile paylaşılıyor ve nihai karar öğretim elemanı tarafından veriliyor. Eski zamanlarda, öğretmen arkamızda durduğunda kopya çekme niyetimiz olmasa bile stres yapardık. Şimdiki durumda buna benziyor. Devamlı sizi gözetleyen birileri var.
Sınav gözetmen sistemlerinde karşılaşılan problemlerden birisi de kameranın açık tutulması zorunluluğu. Sınav alınan odanın tamamının görülmesi için çift kamera zorunluluğu da sorunu bir kademe daha üst seviyeye çıkartıyor. İnternette kısa bir aramayla bu sistemlerin de nasıl atlatılabileceğine dair videolar, bloglar kolayca bulabilirsiniz. Yani, bu durum aslında hırsız-polis oyunundan farksız. Sorunun kökenine inip çözmedikten sonra hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın sorun devam edecek. Ama eğer sorunu kökeninden hallederseniz teknolojik imkanlar öğrenmenin devamı ve derinleşmesi için kullanılabilir.
Bir anımdan bahsetmek istiyorum size.
Bundan birkaç yaz evvel, üniversitede ders veren bir arkadaşımı ailecek ziyaret ettik ve birkaç gün beraber vakit geçirdik. Cuma günüydü ve kahvaltı için kalktığımızda arkadaşım o gün sınavı olduğunu ve üniversiteye sınav vermek üzere gitmesi gerektiğini söyledi. O sınav vermeye gitti ve biz de kahvaltıyla imtihana geçtik. Daha biz kahvaltıdayken çıkageldi. Halbuki, evden çıkmasının üzerinden yarım saat bile geçmemişti. Sorgulayınca durumu anlattı. Sınav kağıtlarını dağıtmış; sınav süresinin iki saat olduğunu söylemiş; öğrencilerin soruları varsa sorularını cevaplamış ve bizimle kahvaltıya geri gelmişti. Öğrencilere, iki saat sonunda sınav kağıtlarını toplamaya geleceğini, erken bitiren olursa da posta kutusuna bırakmalarını söylemiş.
Bu sınavda, kopya çeken olmuş mudur? Her sepette en az bir çürük elma vardır. Ama sepetteki elmalarınızın ne kadarının sağlam olduğu önemli. Peki, bunu nasıl başarmışlar?
“An Aggie* does not lie, cheat or steal or tolerate those who do.”
“Bir Aggie, yalan söylemez, kopya çekmez, çalmaz ve bunları yapanlara da müsamaha göstermez.”
Bu benim doktoradan mezun olduğum üniversitenin “ahlak kuralı” idi. *Aggie, Texas A&M Üniversitesi öğrencileri, mezunları ve spor takımlarını temsil eden takma addır.
Bu ahlak kuralı, sadece kâğıt üzerinde yazılı bir kural olmadığı gibi üniversite sıralarına gelmeden çok daha öncesinde işlenmeye başlıyor. Kanaatimce, kök sorunlardan birisi burası. Öğrencilerin kopya çekmesini önlemek için sistemler üretmeye öncelik vermektense ilk sınav gözetmeninin öğrencinin kendi vicdanı olması gerektiğini öğretmek için çaba sarf etmek gerekiyor. Bunun üzerine, kontrol sistemleri kişiyi cezalandırmak yerine onları doğru yola yönlendirici uyaranlar olarak tasarlanırsa başarı oranları daha da artacaktır.
"Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir." - Aydın Boysan
Vicdanını muhafaza eden nesiller yetiştirebildiğimiz günlerde buluşmak üzere sağlıcakla kalın.
Paylaş