Güncelleme Tarihi:
Medyada “Anlaşılan hükümet önce yapay zekânın getireceği kârı görmek istiyor” gibi yorumlar yapılsa da bu yapay zekâ alanında ABD’yi lider konumuna taşımak için atılan adımlardan biri olarak da değerlendiriliyor. Yapay zekâ çalışmalarına 1,1 milyar dolar bütçe harcayan ABD, önümüzdeki 10 yıl için 150 milyar dolar bütçe açıklayan Çin’in oldukça gerisinde kalıyor.
Ulusal güvenlik, otonom araçlar, sağlık ve daha pek çok alanda kullanılan yapay zekâ Çin ve ABD arasındaki yarışı hızlandırırken, onları büyük yatırımlarla Rusya, İsrail, İngiltere, Fransa gibi ülkeler takip ediyor. Tüm bu yüksek bütçelere bakıldığında geleceği yapay zekânın şekillendireceğini görmek zor değil. Fakat bu konuda hâlâ gizlilik ve güvenlik gibi sorunlar var ve henüz tüm bu çalışmaların hangi çerçevede devam edeceği, toplumun nasıl korunacağı netlik kazanmadı. Hatta bazı uzmanlar yapay zekâlı silahlar konusunda oldukça endişeli. Tabii tek sorun bu değil. Verilerin gizliliği, kişisel mahremiyet gibi önemli konular da çözüme kavuşmuş değil.
Sağlıkta yapay zekâ kullanımı artıyor
Yakın gelecekte hasta olduğumuzda hekimden önce bir Al (Yapay zekâ) ile görüşerek hastalığımızın grip mi yoksa nezlemi olduğunu öğrenebileceğiz. İlk olarak ABD ve Çin iş birliği ile yapılan ve Çin’de uygulamaya konulan yapay zekâ destekli sistem, uzun süredir devam eden çalışmalara hız kazandırdı. Araştırmaların bu kadar yoğunlaşmasındaki neden ise hem küresel rekabet hem de hekimlerin üzerinde giderek artan iş yoğunluğu sebebiyle yaşanabilen yanlış teşhis riskini minimuma indirmek. Her ne kadar bu iki ülke yapay zekâ konusunda rakipse de bazı araştırmalar sınır tanımıyor.
Hafta başı Nature Medicine'de yayınlanan bir çalışmada bilim insanları, yaklaşık 1 milyon üzerindeki hastanın hastalık bulgularını, geçmişini, laboratuvar sonuçlarını ve diğer klinik verilerini kullanarak yapay zekâyı eğittiğini açıkladı. Sonrasında sitemin pek çok yaygın çocukluk çağı hastalığını yüksek doğruluk payıyla teşhis ettiği bildirildi. “Yapay zekâ kullanarak pediatrik hastalıkların değerlendirilmesi ve doğru teşhisi” başlığıyla yayınlanan makalede, yazılımın yaygın çocukluk çağı hastalıklarında yüzde 90’ın üzerinde doğru teşhis kabiliyetine sahip olduğunu açıklandı.
Globalde sağlık sisteminin yüzde 90 dijitalleşmesi planlanıyor
Yapay zekâ konusunda Çin ve ABD rekabeti sürerken bu hafta bir başka rapor daha açıklandı. ABD’li akademisyen Dr. Eric Topol’un önderliğinde hazırlanan raporda, İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi’ni (NHS) bekleyen teknolojik devrimden söz ediliyor. Rapora göre robotlar, yapay zekâ ve akıllı asistanlar doktorlar üzerindeki yükü hafifletecek ve hastalarla daha fazla zaman ayırmalarına yardımcı olacak. Böylece Amazon’un Alexa’sı, Microsoft’un Cortana’sı ve Apple’ın Siri’si çok önemli bir sağlık aracı hâline gelecek. Gelecekte bu sesli asistanların diyabet, depresyon ve yüksek tansiyon gibi kronik durumların yönetilmesine yardımcı olacağı belirtiliyor.
Önümüzdeki 20 yıl içerisinde tüm sağlık sisteminin 90’ının dijital beceriler gerektireceğine değinen raporda bir de eğitim çağrısı yer alıyor. Sağlık sisteminin aşması gereken en önemli engel olarak personelin teknoloji alanındaki bilgi eksikliği gösteriliyor. Bu konuda tüm personelin dijital okuryazarlık ve genomik alanında eğitilmesinin gerekliliğine de vurgu yapılıyor.
Dijital okuryazarlık ve genomik eğitim demişken şunu eklemekte fayda var. Bu eğitimlerin içerisini doldurabilmek için yazılım mühendisi düzeyinde teknoloji bilgisi yanı sıra tıp eğitimi gerekiyor. Bu alanda çalışan bir bilim insanı ile yaptığım röportajı da ilerleyen günlerde yayınlayacağım. Ayrıca sağlıkta dijitalleşmeye ilgi duyanlar için Dr. Eric Topol’un yeni çıkacak kitabını da öneririm. Kitap 12 Mart’ta ABD’de yayımlanacak. Kitabın adı “Deep Medicine”.
Serap TORUN
twitter.com/seraptorun73