Güncelleme Tarihi:
Teknoser Genel Müdürü Ozan İnan, yaptığı açıklamada medikal biyoteknoloji, ilaç ve aşı üretimi, gen dizilimi, canlı organizmaların yeniden programlanması, akıllı virüslerin geliştirilmesi, sağlık cihazlarının üretimi, kök hücre çalışmaları, nanotıp, doku mühendisliği, dijital sağlık, sentetik biyoloji gibi çalışma alanlarını kapsadığını belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle son yıllarda yapay zekayla birlikte medikal biyoteknoloji zaman ve maliyet anlamında büyük kazanımlar elde eder hale geldi. Çünkü biyoteknoloji şirketleri veri tabanlarındaki büyük miktarda veri kalıplarını insanın yapamadığı şekillerde tanımlamak için yaptıkları analizde yapay zeka ve yapay öğrenme uyguluyor.
Yapay zeka odaklı çözümler, biyoteknoloji şirketlerinin uygun hasta popülasyonunu tanımlamasına, bazı çalışmalara olan ihtiyacı azaltmasına ya da ortadan kaldırmasına ve hatta bazı durumlarda sanal bir hastada sonuçları tahmin etmesine olanak tanıyor.
5 YILDA GELİŞTİRİLEN İLAÇ 12 AYDA ORTAYA ÇIKTI
Bir İngiliz start up şirketi, yapay zekayla tasarlanmış ilaç moleküllerinin insanlı deneylerine başlayan ilk şirket. Girişim, geliştirdiği algoritmalarla sadece 12 ayda yeni bir ilaç tasarladı. Bu süreç geleneksel yöntemlerle 4 ile 5 yıla kadar sürebiliyordu.
Son birkaç yıl içinde büyük biyoteknoloji aktörleri ve yapay zekaya odaklı şirketler arasında, yeni moleküller keşfetmek için çeşitli iş birlikleri oluşturuldu.
“Microsoft” da İyilik İçin Yapay Zekâ programı altında yeni bir girişim başlattı. İlk 5 yıl için 40 milyon dolarlık destekle hayata geçirilen Sağlık İçin Yapay Zekâ girişimi, sağlık alanındaki araştırmacıları, STK’ları ve sağlık kurumlarını yapay zekâ çözümleri ve maddi destekle güçlendirecek. Girişimle, günümüzde insanlığın maruz kaldığı ve acil çözüm bekleyen sağlık sorunlarının hızla çözülmesi hedefleniyor.
“Microsoft”tan yapılan açıklamada şöyle deniliyor: "Programın üç odak noktası var; hastalıkların önlenmesi, tıbbi araştırmaların hızlandırılması, sağlık hizmetlerini herkese ulaştırılabilmek için sağlık eşitliğinin sağlanması.” Sağlık sektöründe yeni çözümlerin geliştirilmesinde yapay zekanın önemli bir rol oynamasının beklendiğine de dikkat çeken “Microsoft” yetkilileri, "Yapay zekâ sistemleriyle ayrıca, kanser vakalarında daha güçlü tanı koyabilmek mümkün olacak” diyor.
Yurt dışında uzun süre eğitim almış, çalışmış ve bugün küresel çapta biyoteknoloji konusunda araştırmalar yapan startup’ların sayısı da hızla artıyor. Buna en güzel örneklerden bir tanesiyle yakın zamanda İstanbul’da yaptığımız görüşmede, hastalıklı hücreleri “Frekans” ile tespit edebilen AI (yapay zeka) tabanlı çalışmalarında çok yol aldıklarını ve birçok hastalık için uyarlanabilen bu teknolojinin COVID-19 tespitinde yüzde 99 doğruluk oranına dakikalar içinde ulaştığını öğrendim. Teknolojinin ürünleşmesiyle, küresel çapta “hızlı test sonucuna” ihtiyaç duyulan sektörlerde insanlığın hizmetinde olacak.
COVID-19’lu hasta takibinin yanı sıra enfekte kişilerle temastan kaçınma da önemli bir diğer konu. Bu konuyla ilgili olarak “Google” ve “Apple”, COVID-19’un takip edilmesinde iş birliğine gittiklerini duyurdu. İki şirketin geliştirmekte oldukları projenin hedefi, akıllı telefon kullanıcısı bireylerin BLE (Bluetooth Low Energy) teknolojisiyle koronavirüs kapacak kadar uzun süre kiminle temas ettiğini, kime yaklaştığını incelemek. Yapay zekanın da işin içinde olduğu projenin avantajlarından birisi, kullanıcıların, sanal uygulama mağazalarından herhangi bir uygulama indirmelerine ihtiyaç duymamaları. Bu yöntemin uygulanması için cihazların, mevcut sensörleri kullanılabilecek. Bunu yaparken herhangi bir konum veya kişisel verilerin de kullanılmayarak, mahremiyetin ön plana çıkarılması amaçlanıyor. Tabi projenin başarıya ulaşabilmesi için test sayılarında belirli seviyelere ulaşılmasının önemli olduğu düşünülüyor."