Güncelleme Tarihi:
Koronavirüs salgınıyla ilgili son gelişmeler konusunda ailenizi ve arkadaşlarınızı bilgilendirmek isteyebilir, böylece onlara yardım etmek isteyebilirsiniz.
Bu nedenle e-mail, WhatsApp, Facebook veya Twitter üzerinden yeni bir tavsiye aldığınızda bunu hemen onlara aktarmış olabilirsiniz.
Ancak uzmanlar yanlış bilgileri yaymayı önlemek için yapılması gereken ilk şeyin, durup düşünmek olduğunu söylüyor.
Eğer size yeni bir bilgi iletildiğinde, herhangi bir şüpheniz varsa, biraz daha araştırma yapın.
Size iletilen bir bilgiyi aktarmadan önce, bilginin nereden geldiğiyle ilgili bazı temel soruları sormanız gerekiyor.
Eğer kaynağınız "arkadaşınızı arkadaşı" ya da "teyzenizin iş arkadaşının komşusuysa", bilgiye inanmamalısınız.
Geçtiğimiz günlerde "birisinin yüksek lisans yapmış amcasının" sosyal medyada paylaştığı ve viral olan yanıltıcı bir mesajın izini sürdük.
Mesajdaki bazı bilgiler, örneğin virüsün yayılma hızını yavaşlatmak için ellerin sürekli yıkanmasının teşvik edilmesi, doğruydu. Ancak hastalığı teşhisiyle ilgili doğruluğu kanıtlanmamış iddialar, zarar verme potansiyeli taşıyordu.
İngiltere merkezli teyit sitesi Full Fact'in editör yardımcısı Claire Milne, "Hala en güvenilir bilgi kaynakları Ulusal Sağlık Sistemi (NHS), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve ABD'deki Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri" diyor.
Elbette uzmanlar da yanılabilir. Ancak WhatsApp'tan bilgi yayan tanımadığınız bir kişinin uzaktan akrabasına kıyasla daha güvenilirdir.
Görünüşler yanıltıcı olabilir.
Bazı resmi kurumların ve yetkililerin resmi hesaplarını taklit etmek mümkün. Buna BBC News ve İngiltere hükümeti de dahil.
Ekran görüntüleri de, güvenilir bir kamu kuruluşundan geliyormuş izlenimi verilerek değiştirilebilir.
Bilinen ve teyit edilmiş resmi hesapları ve internet sitelerini kontrol edin. Eğer aradığınız bilgiye kolayca ulaşamazsanız, söz konusu hesap ya da site sahte olabilir. Eğer bir sosyal medyada paylaşılan bir mesaj, video ya da link şüpheli görünüyorsa, muhtemelen öyledir.
Full Fact'ten Claire Milne'e göre, bir mesajın yanıltıcı olabilip olamayacağının göstergesi büyük harfler ve birbirine uymayan yazı fontları olabilir.
Doğru olabilecek bilgileri, "her ihtimale karşı" paylaşmayın. İyi değil zararlı bir şey yapıyor olabilirsiniz.
Sık sık bazı yerlere mesajlar atarız. Mesaj attıklarımız uzmanlar, doktorlar ya da sağlık personeli, olabilir.
Bu belki de iyi bir şeydir. Ancak şüpheleriniz hakkına çok net olmanız gerekir.
Paylaştığınız fotoğrafın ya da metnin daha sonra anlamından çıkarılarak kullanılabileceğini de unutmayın.
Bugünlerde WhatsApp'ta dolaşan bir ses mesajı var.
Ses mesajında konuşan kişi, "bir arkadaşı hastanede çalışan meslektaşının" tavsiyesini aktarıyor.
Dünya çapında birçok kişi BBC'ye bu mesajı gönderdi.
Mesaj kimi doğru kimi yanlış tavsiyeler içeriyor.
Size uzun tavsiyelerden oluşan bir liste gönderildiğinde, örneğin el yıkama gibi bir tavsiye doğru olduğunda, diğerlerinin de doğru olduğuna inanabilirsiniz.
Ancak bu her zaman doğru olmuyor.
Genelde sosyal medyada bizi korkutan, öfkelendiren, endişelendiren ya da güldüren mesajlar viral olur.
Gazetecilere internet ortamında yanlış bilginin yayılmasıyla mücadele etmelerinde yardımcı olan First Draft adlı kuruluştan Claire Wardle, "Korku, yanlış bilginin yeşermesine izin veren en önemli faktörlerden biridir" diyor.
Acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunmak da genelde öfkeyi artırmak içindir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir.
Claire Wardle'a göre, "İnsanlar güvende olmaları için sevdiklerine yardım etmek ister. Bunun için de 'Virüsü önleyecek tüyolar!' ya da 'Bu sağlık ürününü kullanın!' gibi mesajlar gördüklerinde, ellerinden gelen tüm yardımı yapmak isterler."
Bir bilgiyi paylaşmanızın nedeni, onun doğru olduğunu bilmeniz mi, yoksa aktaran kişiyle aynı fikirde olmanız mı?
Demos adlı düşünce kuruluşundan Sosyal Medya Analizi Merkezi Araştırma Direktörü Carl Miller, mevcut inançlarımızın doğru olduğunu gösteren sosyal medya mesajlarını paylaşmamızın daha kuvvetli bir ihtimal olduğunu söylüyor.
Carl Miller "Öfkeli bir şekilde başımızı salladığımız zamanlar, en korunmasız olduğumuz anlar" diyor ve ekliyor:
"İşte tam da bu anda, internette yaptığımız her şeyi yavaşlatmamız gerek."