Güncelleme Tarihi:
Schneider Electric açıklamasına göre, araştırma temelde iki bulguyu öne çıkarıyor. Bunlardan ilki fabrika ve iş operasyonlarının doğal olarak birbirine bağlı olduğu ve ikincisi de kuruluşların büyük bir kısmının hizmet sağlayıcılar ile ortaklık kurarak önemli kazançlar elde ettikleri yönünde belirlendi. Bu sayede kurumlar, bir yandan dijital dönüşüm ile yüksek karlılık ve verimlilik elde ederken, bir yandan da paydaşlarının, verilerin ve operasyonların güvenliğini sağlıyor.
Kurumları dijital dönüşüm sürecine ve bu süreci yönetmek üzere hizmet sağlayıcılarla birlikte çalışmaya yönelten etkenler ise temelde artan regülasyon ve verimlilik gereklilikleri, ihtiyaç duyulan becerilerin şirket içi kaynaklarla sağlanamaması ve yerellikten dağıtık "edge" modeline geçiş olarak sıralanıyor.
Tesis sorunları ve iş operasyonları doğrudan birbirine bağlı
Açıklamaya göre, Schneider Electric ve IDC’nin anket metoduyla hazırladığı araştırma, üretim süreçlerinde, tesis verimliliğinde veya veri merkezi çalışma sürelerinde yaşanan kesintilerin operasyonlar üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Sonuçta oluşan kar kaybı, güvenlik riski ve iş gücü verimsizliği, işletmeleri daha fazla riske maruz bırakıyor.
Araştırmaya göre, şirketlerin yüzde 38'i üretim kayıpları, yüzde 36'sı veri güvenliği sorunları ve yüzde 26'sı ise verimlilik hedeflerine ulaşmakta başarısızlık yaşıyor. Bu yanıtlar, tesis sorunlarının üretimde kesintiler yaşanmasına ve kaynak kullanımında düşüşe yol açarken fiziksel ve siber güvenlik riskini artırdığını da doğruluyor. Dolayısıyla da tesislerdeki aksaklıkların bir kuruluşun iş süreçlerini ve kar-zarar hanesini doğrudan etkileme potansiyeline sahip olduğu belirtiliyor.
Uzman desteği riski azaltıyor, başarıyı artırıyor
Açıklamaya göre, hizmet sağlayıcılar, dijital dönüşüm yolculuğunda olan kuruluşları hedeflerine ulaştırmak konusunda güçlü bir etkiye sahipken, ankete katılanların yüzde 89'u bu hizmetlerin olumlu bir etki oluşturduğunu ve hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduklarını belirtiyor.
Çoğu şirket, stratejik bir ortağın, riskleri azaltmak ve uzun vadede başarı olasılığını artırmak amacıyla en iyi uygulamalardan yararlanma, değerli yönlendirmelerde bulunma, kanıtlanmış metodolojileri uygulama ve diğer örneklerdeki deneyimlerini kendilerine taşıma açısından oldukça önemli buluyor. Profesyonel bir hizmet sağlayıcıyla çalışmak, kuruluşların temel işlerine odaklanmalarını sağlayarak kurum içi uzmanlığın en çok değer kazandırdığı alanda yoğunlaşmasına imkan tanıyor.
Ayrıca enerji stratejisi danışmanlığı, saha hizmetleri, dijital dönüşüm ve dijital izleme hizmetleri alanlarında yapılan çalışmalar, kurum dışı hizmetlerden faydalanan şirketlerin kurumsal hedeflerine ulaşmak konusunda olumlu sonuçlar elde ettiğini ortaya koyarken, en büyük etkinin operasyonel verimlilik ve esneklik alanlarında olduğu görülüyor. Bu da üçüncü parti hizmetlerin bir işletmenin kurumsal dönüşümü teşvik etme stratejisine katkıda bulunurken oynadığı kilit role işaret ediyor.