Güncelleme Tarihi:
Entrikayla örülmüş, güç kokan, milyon dolarlık, sürekleyici bir hikâye arıyorsanız artık dizileri boş verin, kafanızı Silikon Vadisi’ne çevirin. Bir avuç ABD’li üniversite gencin evlerinin garajında yarattıkları her dijital markanın altından bugün sürükleyici, ‘juicy’ bir
malzeme çıkıyor. Bakınız: Hatching Twitter: A True Story of Money, Power, Friendship, and Betrayal. Kitap, tam da isminin hakkını veren cinsten: Paranın, gücün, arkadaşlığın, ihanetin gerçek hikâyesi. Yazar Nick Bilton’a göre kitabın derinliklerindeyse büyük, acıklı bir yalnızlık yatıyor: “Twitter, tıpkı Facebook gibi, bilgisayar ekranı karşısında çürümeye mahkûm asosyal gençlerin hayata karışmak, yabancılarla yakınlaşmak için buldukları bir çıkış yolu aslında.”
Fakat milyonları birbirine bağlayan Twitter kurucularında ters etki yaratıyor, birbirinden en uzağa atıyor. Tek karşılaştıkları yerin mahkeme koridorları olacak derecede uzağa. ‘O varsa ben yokum’un eksik olmadığı hararetli toplantılar, kovmalar, kovulmalar, Twitter’ı Facebook’la aldatmalar, tekrar işe geri dönmeler, milyon dolarlık davalar... Jack Dorsey, Evan Williams, Biz Stone ve Noah Glass. Bilton, dört kurucu ortağın 2006’dan bugüne kadar aralarında neler yaşadığını çözmek için aylar süren bir mesai harcamış: “Hikâye gördüğünüzden çok daha karmaşık. Dördü arasındaki ilişkiyi anlamak bir cinayet çözmekten daha zordu. Kendimiz ‘bromance’ dozu yüksek, bir pembe dizinin ortasında buldum.” Bilton’a göre asıl ironiyse sosyal medya kurucularının kendi hayatlarında birer antisosyal kahraman olmaları: “Kendilerini bilgisayar karşısına kilitlemiş, üniversite çağını zorunlu olmadıkça sosyalleşmeden geçirmiş insanlar. Ve hepsi insanlardan çok bilgisayarla daha iyi anlaşıyorlar. Sorun da burada zaten. Tüm davalar, ayrı düşmeler hepsinin bu kadar zayıf olmasından kaynaklanıyor.”
TWITTER'IN AYDINLANAN 4 SIRRI
Aslında fikir Jack Dorsey’e ait değil: Dorsey’e kalsa Twitter sadece ‘İşteyim’, ‘Yataktayım’ gibi lokasyon belirten statülerdenÖibaret olacaktı. Neyse ki kurucu ortaklardan Noah Glass daha ileri görüşlü çıktı, Twitter’ın bir iletişim kanalı olması gerektiğini düşünerek, Twitter’ı Twitter yapan tüm fonksiyonları tek tek oluşturdu.
Zuckerberg satın almak istedi: Jack Dorsey Twitter’dan kovulduğunda aklında tek bir şey vardı: İntikam uğruna ezeli rakip Zuckerberg ile çalışıp Facebook’un daha da palazlanması için ter dökmek. Zuckerberg’in asıl amacıysa Twitter’ı satın almaktı. Twitter’ın Dorsey’siz kaldığını duyunca sitenin geleceğini kestiremeyip vazgeçti.
Adı az kalsın Vibrate olacaktı: Glass’ın telefonunu her daim sessizde ve titreşimde tutması isim olarak akla ilk Vibrate’ı getirdi. Bir diğer güçlü adaysa Friendstalker’dı. Fakat her iki ismin de içinde saklı hafif alaycı tavır, hafif ‘belden aşağı’ espriye açık potansiyeli ekibin yeni kelimeler aramasına vesile oldu.
Al Gore kurucularını içkiyle kandırmaya çalıştı: Twitter’ı satın almaya çalışan sadece Zuckerberg değildi. Ashton Kutcher ve Puff Daddy de uzun bir süre, ellerinde milyon dolarlık çekle kurucuların peşinden koştular. Ama nafile. Satın almaya en yaklaşan isimse Al Gore’du. Politikacı, iş adamı, film yapımcısı, Nobel Barış Ödüllü Gore, son çare olarak kuruculardan Ev Williams ve Biz Stone’u bir ara her gece dışarı çıkardı, kulüp kulüp gezdirdi, şişe şişe içirtti fakat sonuç değişmedi. Her sabaha elinde imzalar atılmış bir kontratla değil, Alka-Seltzer’le uyandı.
GLASS: BUNU BEN BAŞLATTIM
Twitter’ın kurulmasında Jack Dorsey’den belki de daha fazla söz sahibi olan Noah Glass, 14 Eylül’den beri Twitter’da aktif değil. Son attığı tweet: “Twitter ekibine başarı ve dürüstlük diliyorum. Umarım bu çok önemli iletişim kanalını büyütmede başarılı olurlar.” Hakkında kısmında yazan cümleyle öfkesini de derdini de kusuyor zira: “Bunu ben başlattım.”