Güncelleme Tarihi:
Wtech'in düzenlediği Vodafone Business'ın ana sponsoru olduğu etkinlikte konuşan Kacır, teknoloji ekosistemine yakından baktıldığında Türkiye'de bugün 80'den fazla tekno park 5 bin 400'den fazla tekno park şirketinin olduğunu söyledi.
Kacır, "Bu şirketler 30 binden fazla araştırma geliştirme projesini tamamladılar. 9 binden fazla Ar-Ge projesini sürdürüyorlar. 1500'ün üzerinde Ar-Ge ve tasarım merkezi özel sektörde aktif olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Yüksek teknoloji ihracatımız 5 milyar dolara yaklaşmış durumda. Büyük bir altyapı inşaa ettik ve bu altyapının aslında sonuçlarını görmeye başladık. Milli gelirimizden Ar-Ge'ye ayırdığımız pay 2006 yılında yüzde 0,5 seviyesinde iken bu pay 2018 yılı itibari ile yüzde 1'in üzerine yükseldi. Aynı zamanda eş zamanlı olarak özel sektörün Ar-Ge harcamalarındaki payı yüzde 37'den yüzde 60'ın üzerine yükseldi." dedi.
"Artık Türkiye'de Ar-Ge'ye liderlik eden kamu ya da üniversiteler değil; özel sektörümüz ve biz bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz." yorumunu yapan Kacır, 2006 yılından itibaren 54 bin Ar-Ge personeli olan Türkiye'de 2018'de bu sayının 172 bine yükseldiğini ve bunun da aslında ne kadar büyük insan kaynağının Ar-Ge alanında hareketlendiğinin göstergesi olduğuna dikkati çekti.
"Türkiye ekonomisi son 15 yılda yıllık ortalama yüzde 5,5'un üzerinde bir büyüme oranı yakaladı"
Türkiye'de 41 milyon insanın 31 yaşından genç olduğunun altını çizen Kacır, Türkiye ekonomisinin son 15 yılda yıllık ortalama yüzde 5,5'un üzerinde bir büyüme oranı yakaladığını hatırlatarak,"Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 13. ekonomisi haline geldik. Avrupa'nın gelişmiş ülkeleri yüzde 1 - 1,5 seviyesinde; gelişmekte olan ülkeler yüzde 3 - 3,5 - 4 seviyelerinde biz hepsinden daha hızlı büyüme oranını 15 yıllık periyotta yakaladık." diye konuştu.
Kacır, şunları kaydetti:
"Son 1-2 yılda ekonomimizde büyüme biraz yavaşladı ama gelecek yıldan itibaren inşallah yeniden yüzde 5'in üzerinde büyüme oranlarını yakalıyor olacağız diye ümit ediyoruz. Türkiye'de yılda yapılan patent başvuruları sayısı 2000'lerin başında sadece 400'dü. 2017-2018'e geldiğimizde bu sayı 7 binleri aştı. Dijital dönüşüm sadece Türkiye'yi değil tüm dünyayı ve toplumları etkiliyor ve her ülke bu dönüşümü yönetebilmek ve bu dönüşümden yarar elde etmek adına kendi politikalarını oluşturuyor. Almanya Endüstri 4.0, Japonya Toplum 5.0, Amerika Amerika'da üretin gibi perspektifleri bu bakış açısıyla oluşturuyor. Biz de başka ülkelerin yol haritalarını kopya etmek yerine kendi yol haritamızı, stratejimizi, fırsatlarımızı, etkinliklerimizi ve alt yapılarımızı dikkate alıyoruz.
Milli Teknoloji Hamlesi, Türkiye'nin mutlaka yerli ve milli geliştirmesi gereken yüksek teknolojik ürünlerini Türkiye'de üretmenin adıdır. Bundan bahsedince akla ilk savunma sanayi geliyor. Çünkü savunma sanayisinin yerlileşme ve millileşmesi olmazsa olmaz. Türkiye tam bağımsızlık vizyonuyla kuruldu ve biz bu vizyona milletçe sahip çıkmak dönemi ile baş başayız. Savunma sanayisinde yerlileşme ve millileşmede yüzde 20'lerden yüzde 70'e yaklaşan yerlilik oranımız var. Bugünün dünyasında yerlilik ve millilik sadece savunma sanayinden ibaret değil sağlık, enerji, ulaştırma ve finans teknolojilerinde kritik bileşenleri yerli ve milli geliştiremeden ekonomide tam bağımsızlıktan bahsedemeyiz."
"Toplumları şu anda tehdit eden şey organiklikten uzaklaşmak"
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Dr. Hakan Yurdakul ise eğitim hayatında akademik eğitimler alındığını, iş hayatında staj yapıldığını, iş bulduktan sonra mesleki eğitimlerle farklılaşmaya çalışıldığını belirterek, "Uzmanlaşıyoruz veya yönetici oluyoruz. Belli bir süre sonra iş değiştirmeye başlıyoruz." şeklinde konuştu.
Kariyer yolunu çizerken aslında cinsiyet bağımsız davranıldığının belirten Yurdakul, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nihayetinde belli bir finansal birikimimiz ve gelirimiz oluyor. Fakat hayat bundan ibaret değil, burada olmayan şey sosyalleşme. Sosyalleşme diye ayrı bir yer ve kariyer var. Sosyalleşme çok küçük yaşlarda başlıyor. Çocuklar 3-5 yaşına kadar paralel oyun oynuyorlar. Bu sosyalleşmenin giriş evresi; ardından insanlar birlikte bir şey yapmaya başlıyorlar. Bu sosyalleşmenin sonucu organik hayatı ve emekliliği yaratıyor. Kadınların üzerinde ilahi bir yük ve maliyet var. Toplumları şu anda tehdit eden şey organiklikten uzaklaşmak."