Güncelleme Tarihi:
- Kadıköy Belediyesi’ni seviyoruz
- Biz de size karşı boş değiliz
-----
-Senin için Kadıköy'e taşınabilirim.. Çok sevimlisin
-Her şey nasip kısmet
Bu günlerde birçok Twitter kullanıcısının aklını, bu naif cevaplarla dikkatleri üzerine çekmeyi başaran Kadıköy Belediyesi’nin hesabını kimlerin yönettiği sorusu kurcalıyor.
Sevecen, sıcak, ilgili, duyarlı birçok konuda bilgisi olan, samimi ama saygılı bir belediye karakteri oluşturan bu ekip, dört gençten oluşuyor..
Öyle sevildi ki bu karakter, günde binlerce kez “sarılmak istiyorum”, “yanağından makas alasım var” “kahve içelim mi” gibi tweet’ler alıyor.
Belediyenin hesabını oldukça aktif kullansalar da kişisel Twitter hesapları yok, ayrıca sosyal medya uzmanı olarak hitap edilmesinden hoşlanmıyorlar.. Siz onları sosyal medyada değil, sahaflarda arayın.
Oluşturdukları “Kadıköy Belediyesi” karakterinin önüne geçmek istemedikleri için kimliklerini açıklamak istemiyorlar. Belki de gizemli olmaları onları bu kadar sevdirdi bilinmez, ama biz tercihlerine saygı duyuyor ve kimliklerini açıklamıyoruz. Yine röportajımızda onlarla ilgili ipuçları bulabilirsiniz…
Kadıköy Belediyesi Twitter hesabını ne zaman kullanmaya başladı?
Aslında “Van Depremi”yle başladık. Gece yarısı yardım kampanyası başlatmak için toplantı yaparken bir vatandaşımız Twitter’dan “Kadıköy Belediyesi’nde yardım merkezi kuruldu” diye tweet attı. Bunun ardından biz de Twitter hesabımızdan duyurduk, bir anda buraya binlerce genç doldu. Yardımlar gelmeye başladı, burası hızla bir yardım merkezine döndü. Gıda, kıyafet, ilaç geliyordu.. Biz de ulaşımını organize etmeye başladık. “İş gücüne ihtiyacımız var” veya “ilaçlardan anlayan birilerine ihtiyacımız var. Eczacı arıyoruz” gibi tweet’ler atınca insanlar akın akın belediye binasına gelmeye başladı. Bunu görünce Twitter’ın gücünü anladık. Çünkü sosyal medya bir işe yaradı. Başkan da (Kadıköy Belediye Başkanı Av.Selami Öztürk) “bu olaya ciddi yaklaşalım” dedi ve bir ekip kuruldu.
Biz resmi dille bilgi veya cevap veren belediye hesaplarına alışmışken, Kadıköy Belediyesi doğal ve esprili tepkiler vererek Twitter’a yeni bir renk kattı.. Hesabı nasıl yönetiyorsunuz?
Sosyal medya büromuz 1,5 yıldır aktif olarak çalışıyor, herhangi bir dış destek almıyoruz. Amacımız Kadıköy Belediyesi’ni kişiselleştirmek, Kadıköy Belediyesi Twitter hesabı burada bir karakter. İçimizden biri gibi… Sevecen, bilgili, yardım etmeyi seven, zaman zaman espri yapan, insanlarla iletişim kurmayı seven bir karakter. Bir insan nasıl tepkiler gösteriyorsa Kadıköy Belediyesi de öyle tepkiler veriyor.
Cesaret gerektiren bir çalışma, tepki de görebilirdiniz…
Biz şuna inanıyoruz, her mecranın hakkını vermek gerektiriyor. Diğer alanlarda bulunduğunuz gibi burada da bulunursanız, hiçbir anlamı yok. Resmi kurumlar 15 gün içerisinde cevap vermek zorunda, 14’üncü gün yanıtlarsanız kimse size bir şey diyemez. Bizim amacımız insanlara birkaç dakika içinde cevap vermek, kritik konularda yardımcı olmak. Evet, kullandığımız çok sıcak, samimi ve riskli bir dil. İnsanlar bunu ciddiyetsiz bulabilir, ama biz insanları ciddiye aldığımız ve saydığımız için böyle bir dil tercih ediyoruz.
Bu naif ve eğlenceli dil nasıl ortaya çıktı?
Uzun süredir bu üslupla çalışıyoruz. Sosyal medyada nasıl bir dil varsa, insanlar kendi arasında nasıl samimi bir dille konuşuyorsa biz de bunun üzerinden devam ediyoruz. Hangi soruya nasıl cevap verelim diye düşünmüyoruz, zamanla oluşan bir dil ve bunu kullanıyoruz. Ama çok özel durumlarda birbirimize de danışıyoruz, “Şöyle bir cevap versek mi” gibi…
İnsanlar ilk başta resmi bir hesap olduğuna inanamadı.. Zaytung haberi olduğunu düşünenler bile oldu..
Zaytung’la ilgili de bir anımız var.. Zaytung, Gezi olaylarının yaşandığı dönemde “Kadıköy Belediyesi tempoyu bir türlü tutturamayan eylemciler için tava çalma kursu açtı...” notuyla bir tweet attı. Biz de ona “Zaytung haberi doğruyu yansıtmamakta, halk eğitim merkeziyle görüşmelerimiz sürüyor” şeklinde bir cevap verdik. (Gülüyorlar)
Hiç tepki aldınız mı? Belediye insanlara böyle mi cevap verir gibi…
Günde binlerce insan bize ulaşıyor, içlerinden birkaç kişi olumsuz dönüş yapıyor. Ama biz bu eleştirileri de ciddiye alıyoruz, bu fikirler de bizim için önemli. Ve onları da diyalog kurarak ikna ediyoruz.
Peki, bu yoğunlukta şikayet tweet’lerini bulmak zorlaşmıyor mu?
Belediye; Kadıköy’ün sevecen abisi, kardeşi, sevgilisi gibi oldu. En ufak bir sorun yaşadığında herkes bize ulaşıyor. Sular kesiliyor, polisiye bir olay oluyor ya da sevgilisiyle kavga ediyor bize yazıyorlar. Bu sevindirici bir şey, bir taraftan da yoğunluk oluşturuyor.
Aynı zamanda dert ortağı oldunuz..
Sevecen, yardımsever, ilgili, duyarlı, bilgili bir belediye olarak değerlendiriyorlar. Çünkü biz birçok konuda insanları bilgilendiriyoruz. Sadece belediye hizmetleri değil, hayatlarını kolaylaştırabilecek bilgiler veriyoruz. Bir taraftan da engelliler, kadına şiddet, hayvan hakları konusunda duyarlılıklar yaratmak istiyoruz. İnsanların hayatlarına bir katkısı olsun, sadece boş eğlence hesabı olmasın diye düşünüyoruz.
Bu tarza uygun bir yer Kadıköy, başka bir yerde Twitter bu şekilde kullanılabilir miydi bilemiyoruz..
Sadece Kadıköylüler değil, başka semt hatta şehirlerden takipçileriniz var. Bu kadar sevilmenizi neye bağlıyorsunuz?
Tüm Türkiye’den takipçilerimiz var; Gaziantep’ten, Ankara’dan.. Ankara’da çok mağdur var, sürekli “Kadıköy’e taşınmak istiyoruz” tweet’leri alıyoruz. Onlara “Başka şubemiz yok” diyebiliyoruz.
Bir belediyenin Twitter hesabı olmaktan çıkıp adeta bir fenomene dönüştünüz..
Bizim sosyal medyada fenomen olmak, ilgi çekmek gibi bir kaygımız yok. Biz Kadıköy’de bir işe yaramak istiyoruz. Biz aslında Kadıköy Belediyesi’nin hesabını değil, Kadıköy’ün hesabını yönetiyoruz, buradaki yaşamın içinde ne renklilik varsa onu paylaşıyoruz. Moda’ya gidip çay içmeyi seviyorsa bunu aktarıyoruz. Sadece Twitter’dan değil, diğer sosyal medya hesaplarımızdan da Kadıköy’deki hayatı paylaşıyoruz.
Çünkü biz de buralarda yaşamayı çok seviyoruz. İş çıkışında başka bir yere gitmiyoruz, Moda’ya gidiyoruz, Caddebostan sahiline gidip kitap okuyoruz, bisiklete biniyoruz, Kalamış’a gidiyoruz..
Peki, siz kimsiniz?
Üçümüz Kadıköy’de, birimiz Avrupa yakasında oturuyoruz.
Birimiz; önce Fizik Öğretmenliği okudu, sonra Yeditepe Üniversitesi’nde Felsefe ve Çeviri Bilimi, şimdi de Felsefe Yüksek Lisans öğrencisi..
Diğerimiz; Radyo, Sinema TV okudu, gazetecilik deneyimi var, şu sıralar Boğaziçi Üniversitesi’nde Edebiyat yüksek lisansıyla uğraşıyor.
İkimiz de Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunuyuz. Yüksek linaslarımızı ise birimiz ODTÜ’de Medya ve Kültürel çalışmalar üzerine, diğerimiz Boğaziçi Üniversitesi’nde yapıyoruz.
Bu bir proje miydi?
Açıkçası bu mecra nasıl sağlıklı bir şekilde işleyebilir, Kadıköy’le nasıl bütünleşebilir diye kafa yoruyoruz. Bu bir proje, ama profesyonel bir sosyal medya çalışması üzerinden, stratejiler belirlenerek yapılmış bir çalışma değil. Aksine bizim burada düşünerek, etkileşimde bulunarak ürettiğimi doğal bir fikir.
Türkiye genç nüfusun yoğun olduğu bir ülke ve siz onlarla iletişime geçmeyi iyi başardınız..
Kadıköy internetin çok kullanıldığı bir alan ve sosyal medyayı en çok gençler kullanıyorsa diliniz genç olmak zorunda.. Onları anlamak, o dünyanın esprileriyle cevap vermek zorundasınız. Biz de bu dünyaya aitiz aslında.Öyle olalım diye değil, öyle olduğumuz için cevaplarımız böyle. Normalde hiç sıcak ve samimi değiliz. Bu bir politikadır diye düşünüp görev gereği yaparsanız, olmaz. Kadıköy’ü ve sorun çözmeyi sevmezseniz bu alanda olmanın bir anlamı yok. O dili de tutturamazsınız, bir yerde mutlaka sorun yaşarsınız.
Belediye Başkanı Selami Öztürk, cevaplarınıza nasıl tepki veriyor?
Bizi en çok destekleyen, anlayan Başkan.. Onun bu özgürlükçü tavrı olmasa biz de bunları gerçekleştiremeyiz.
Hiç müdahale ediyor mu, “Çocuklar keşke bunu şöyle yazmasaydınız” dediği oluyor mu?
Başkan dün geldi bize fırça attı, “Resmi bir kurumun hesabını yürüttüğünüzün farkında mısınız” dedi. Ortam birden buz kesti, sonra güldü ve “Böyle devam edin” dedi. (Gülüyorlar)
Twitter hesabınızın dili belediyeyi nasıl etkiledi?
Başkan bütün belediye çalışanlarının Twitter hesabının olmasını istedi, hatta toplantılarda zorunlu kıldı. Böylece sorunlar nerde, sıkıntı nerede yaşanıyor bunu almaya başladılar.
Bir belediye grubu var, bir de genç bir grup diye düşünmeyin. Bu hesap bir anlamda belediyeyi de gençleştirdi. Daha hızlı, dinamik, zihni açık olma, özgür davranma gibi bir değişim de doğurdu.
İnsanların fikrini, eleştirisini alıyoruz, yeni öneriler geliyor. Tüm bu etkileşim karşısında üslubunuz, tarzınız, hassasiyetiniz değişiyor.
Bir belediyenin sosyal medya hesabı nasıl olmalıdır konusunda rol model oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?
Sadece belediyeler değil, spor kulüpleri ve uluslararası misafirlerimiz de oluyor. Bu sadece Türkiye’ye değil dünyaya örnek bir iletişim.
Hollanda’dan misafirlerimiz oluyor. Örneğin Amsterdam belediyelerinden misafirlerimiz geliyor, buradaki çalışmayı anlatıyoruz. Hemen test ediyorlar, Tweet atıyorlar “gerçekten cevap veriliyor mu” diye.. Biz de onlara İngilizce yanıt veriyoruz.
İnsanların kanaatlerini, ihtiyaçlarını, şikayetlerini anlamanız için en etkin mecralardan birisi bu.. Attığımız tweet’lerden çok ve verdiğimiz cevaplara bakıyorlar. Çünkü insanlarla diyalog kurmanız çok önemli. Özellikle resmi bir kurumun, bir karakter olarak içlerinden biri gibi cevap veriyor olması saygın bir şey.. İşin sevimli kısmı burada..
Verdiğiniz cevapları okurken, size sarılmak isteyenleri, yanağınızdan makas almak isteyenleri görüyorum...
Her gün binlerce sarılma talebi geliyor. (Gülüyorlar) Biz de “size bir yer ayarlayacağız, sarılmak isteyenlerin kayıtlarını girişteki göbekli zabıta amca alıyor” gibi cevap veriyoruz.
Kendi yazdığınız şeylere ya da gelen cevaplara dakikalarca güldüğünüz oluyor mu?
Tabii canım..
En çok güldüğünüz hangileri, çünkü insanlar da size oldukça eğlenceli cevaplar veriyor..
Dün biri “sizi eve götürmek, sarılmak istiyorum” yazdı. Biz de ona “Hayvan barınağımızda minikler var, dilerseniz oradan yardımcı olabiliriz” cevabını verdik. Hem tweet’e hem kendi cevabımızı sevdik. Böyle daha birçok diyalog var..
Size direk tweet atmadan, bulup cevap verdiğiniz bunu şaşkınlığını yaşayan insanlar da var...
Tarama takip yapıyoruz, Kadıköy’le ilgili her şey bizim elimizin altında. İçinde Kadıköy kelimesi veya semtlerinden birini adının geçmiş olması yeterli. Arabası bozulan bir hanımefendi vardı, hemen yardımcı olduk.
Instagram’da genç bir kız okuduğu kitabın bir görüsünü paylaşmış, sayfada Latince cümle geçmiş, çevirmen de bunu çevirmiş. Ama çeviri yanlış yapılmış, biz de onu düzelttik. “Bu cümle şu şekilde çevrilse daha güzel olur, iyi okumalar dileriz” gibi cevabını yazdık, çok şaşırdı. (Gülüyorlar)
Cevaplarınızdan yaptığınız işi sevdiğiniz ve eğlendiğiniz anlaşılsa da bu hesabı yönetiyor olmanın zorlukları var mı?
Birçok konu hakkında bilgi sahibi olmanız lazım, çünkü insanların sorduğu sorular o kadar farklı alanlardan, o kadar uzmanlık gerektiriyor ki.. Sivrisinekle ilgili ya da sanat tarihiyle ilgili sorular da sorabilir, espri de yapabilir. İnternet bile sizi kurtaramayabilir.. Bu yüzden birçok konuda aşağı yukarı bir bilgi sahibi olmak gerekiyor.
Örneğin; geçen gün biri Yeditepe Üniversitesi’ne gidecek, Twitter üzerinden İspanyolca olarak bir arkadaşına sormuş. Biz de bu tweet’i gördük ve İspanyolca yol tarifi yaptık.
Bir başkası Malayca bir soru sordu, biz malayca cevap verdik. Biz burada çok dilliyiz; İngilizce, İspanyolca, Almanca, Arapça, Latince bildiğimiz diller arasında.
Tweet atarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Türkçeye çok dikkat ediyoruz, hatalı yazdıkları zaman insanları da sempatik bir şekilde uyarıyoruz. İnsanları uyardığımız zaman biz de dikkat etmek zorundayız ki geri dönüşler yol, su, elektrik olmasın.. (Gülüyorlar)
Röportajımızın ardından bizi ziyarete gelen Belediye Başkan Av.Selami Öztürk, “Başlarken bir sınır koymadık, işin gereği neyse onu yapmalarını istedik. Kadıköy’le ilgilen, bir sorunu olan-olmayan, önerisi olan-olmayan herkesle iletişim kurmak istiyoruz. Fakat bütün yurttaşların Belediye Başkanı’nı bulması mümkün olmuyor. Ama buradaki arkadaşlarım hepsini buluyorlar, ilgileniyorlar. Ben 25 yıldır belediye yönetiyorum, hiç yapmadığımız yapamadığımız vatandaşın şu anda içinden ne geçiyor okuyabilsek dediğimiz olayı, sosyal medyada gerçekleştirmiş olduk. Bu da bize inanılmaz bir rahatlık veriyor. Taktir edenlerden çok, bizi eleştiren kitlenin de ihtiyaçlarını öğrenebilmek istedik, bu mecrayla onlara da ulaşabiliyoruz.”