Güncelleme Tarihi:
Ama en azından hala görülebilir bir enkazı var. Ancak bilim insanları, demir omurgasını aşındıran bakteriler yüzünden, 20 yıl kadar sonrasına gemiden bir şey kalmayabileceğini söylüyor.
Okyanus bilimcisi Robert Ballard, Titanik'in enkazını 1985'te bulmuştu. Soğuk Savaş sırasında batan iki Amerikan nükleer denizaltının enkazını ararken, iki enkaz arasında tesadüf eseri Titanik'e rastlamıştı.
O sırada deniz yüzeyinden 3,8 km derinlikteki enkaz, oldukça iyi korunmuş haldeydi. O derinliğe kadar ışığın sızmaması ve yüksek basınç nedeniyle burası canlı yaşam için pek uygun değildi.
Ancak aradan geçen 30 yıl içinde, bazı bakterilerin metali aşındırdığı görüldü. Araştırmacılara göre, 14 yıl sonra gemi enkazı tümüyle yok olabilir.
1991'de enkazdan pas örnekleri alındığında bunların canlılarla dolu olduğu görüldü. Üstelik bu daha önce bilinmeyen bir bakteri türüydü. Gemiye atfen bu bakteriye Halomonas titanicae adı verildi.
Bu bakteri başka canlıların yaşayamayacağı, karanlık, basınçlı, hatta tuzlu ortamlarda yaşayabiliyordu.
H. titanicae gemi enkazlarında yaşayan tek bakteri değil. Enkaz deniz tabanına iner inemez çok sayıda mikrop bütün yüzeyini kaplayarak 'biyofilm' adı verilen kaygan bir tabaka oluşturur. Bu tabaka mercan, sünger ve yumuşakçaları, onlar ise daha büyük canlıları bu ortama çeker.
H. titanicae bakterisi gemideki demiri yiyerek beslenirken diğer birçok bakteri de enkazı koruyan bir işlev görür. Bugün hala M.Ö. 14. yüzyıldan kalma gemi enkazlarına rastlayabilmemizin nedeni budur.
2014'te yapılan geniş çaplı bir araştırmada gemi enkazında bulunan mikropların türünün gemide kullanılan malzemelere göre değiştiği görüldü.
Ahşap ve metal omurgası olan gemiler farklı bakterileri çekiyor. Ancak bu bakteriler bu malzemelerle beslenmekle birlikte onları çürümekten de koruyor.
Enkaz dibe çöküp tuzlu suyla temasa geçtiğinde aşınma başlıyor. Fakat mikropların gemi yüzeyinde oluşturduğu biyofilm deniz suyu ile gemi arasında bir tabaka oluşturarak bu teması sınırlıyor.
Kullanımda olan başka bir gemi enkazın olduğu yere demir atmışsa örneğin, bu tabaka kısmen parçalanmış olacağı için çürüme hızlanacaktır.
Çürümeyi hızlandıran sadece bu mekanik çarpma etkisi de değildir. 2010'da Meksika Körfezi'ne yayılan binlerce varil petrolün büyük bir kısmı okyanus derinliklerine inmişti. Petrol de gemi enkazının çürümesini hızlandıran bir işlev görür.
Oysa körfezde 2000 batık gemi enkazı olduğu sanılıyor. Bu enkazlar sadece tarihi birer anıt değil, aynı zamanda deniz canlıları için de yuva olmuştur.
Titanik de dahil bütün gemi enkazları elbette ebedi değil; tuzlu suyun aşındırıcı etkisi ve ahşap veya metalle beslenen bakteriler nedeniyle bir gün tümüyle yok olacak.
47 bin tonluk gemi okyanus tabanında eriyip deniz hayvanlarına ve yosunlara karışacak. Yani Titanik de geri dönüşüme uğramış olacak.