Güncelleme Tarihi:
Koronavirüsle mücadele kapsamında, neredeyse tüm dünyada yenilikçi yaklaşımlar geliştirme konusunda bir yarış ortamı oluştu. Dorne’lardan karmaşık gerçekliğe sahip kasklara kadar birçok yenilikçi teknoloji, çok hızlı bir şekilde hayatımıza girmeye başladı. Yakın zamanda Birleşik Krallık hükümeti, Ulusal Sağlık Servisi’ni desteklemek özellikle kargo taşımacılığında dönüşüm yaşatması hedeflenen dronelarla yenilikçi bir projeye imza attı. Yetkililer, hem salgının yayılmasının önüne geçmek hem de daha hızlı hizmet ulaştırabilmek için Wight Adası'ndaki sağlık personellerinin ihtiyaçlarının drone’larla karşılanacağını duyurdu.
Yaklaşık 1.000 km menzile sahip olan ve 100 kg yük taşıma kapasiteli Windracers Ultra ile sağlık personellerine 15 dakika gibi çok kısa bir sürede koruyucu ekipmanların ulaştırılabileceği belirtildi. Daha önce kan örneği alma, ilaç ulaştırma gibi amaçlar için tıbbi alanda denemeleri yapılan drone’lar, koronavirüs döneminde daha etkin bir rol oynamaya başladı. Elbette bu örnek, koronavirüsle birlikte gelen benzeri görülmemiş zorluklarla başa çıkabilmek için uygulanan radikal teknolojik değişimlerden sadece bir tanesi.
İtalya’da az sayıda da olsa uçuşların gerçekleştirildiği Fiumicino Havalimanı'nda da yenilikçi bir çalışmaya imza atıldı. Sanal ve artırılmış gerçekliğin bir arada kullanıldığı, yani mixed reality teknolojiye sahip kasklar havalimanında kullanılmaya başlandı. Bu kaskı takan görevli bir gözüyle gerçek görüntüyü görürken, diğer gözüne ise kaskta yer alan termal kameradan görüntü yansıtılıyor. Kaskı takan kişi, 7 metrelik bir alanda tarama yapabiliyor ve çevresindeki kişilerin ateşini görebiliyor. Bu sayede olası bir sorunda direkt olarak ateşi yüksek olan kişinin, diğer kişilerle temasını önlemek için önlemler alınabiliyor.
Bununla birlikte teknoloji dünyasında; salgının takip edilmesi, salgınla ilgili öngörülerin oluşturulması ve COVID-19 teşhisini daha hızlı koyabilmek için de birçok çalışma yapılıyor. Salgının kontrol altına alınması için özellikle mobil uygulamalarla halkın konumunun takip edilmesi, bölgeler bazında risk haritalarının çıkarılması öne çıkan yenilikler arasında yer aldı. Yapay zeka ve yapay sinir ağı temelli sistemler ise hem salgının yayılım tahminlerinin yapılabilmesinde hem de COVID-19 teşhisinde etkin rol oynamaya devam ediyor. Örneğin Çin merkezli teknoloji devi Alibaba tarafından geliştirilen yapay zeka destekli sistem %96 doğrulukta teşhis koyabiliyor. Hatta yapılan bazı çalışmalarda radyologların 30 dakika süren COVID-19 teşhis süreleri, yapay zeka destekli sistemlerle 5 dakikaya kadar düşüyor.
Teknolojinin koronavirüsle mücadelesi, elbette sadece bunlarla sınırlı değil. Yalan haberlerin ve yanlış bilgilendirmelerin önüne geçebilmek için Google ve sosyal medya platformları ciddi önlemler aldı. Örneğin, Google COVID-19 ile ilgili bir arama yaptığınızda, tarayıcınızda bilgilendirme sekmesi açıyor. Böylelikle kullanıcıların doğru bilgiye ulaşması sağlanıyor. Facebook salgın hakkında yapılan yanlış bilgilendirme içeren paylaşımları engellemeye giderken, YouTube yayıncılara koronavirüs videoları konusunda ciddi kısıtlamalar getiriyor.
Salgınların tarihine baktığımızda, iletişim ve teknoloji eksikliğinin çok ağır sonuçlara yol açtığını görüyoruz. Belki de bundan birkaç yıl sonra bugünlere dönüp baktığımızda çok geri kalmış bir toplum olduğumuzu düşüneceğiz. Ancak bugünün teknoloji dünyası, dronelardan takip sistemlerine kadar birçok yenilikçi teknolojiyi entegre bir şekilde kullanarak elinden gelen mücadeleyi gösteriyor.