Güncelleme Tarihi:
İngiliz hükümet bir süredir, insanları daha küçük alanlara sığdırmak isteyen konaklama ve eğlence sektörünün baskısı altındaydı.
Hükümete koronavirüs konusunda danışmanlık yapan bilim kurulu üyelerine göre virüsün bulaşma riski açısından 1 metrelik sosyal mesafe, iki metrelik sosyal mesafeden 2-10 kat arası daha riskli.
Türkiye'de ise sosyal mesafe 1,5 metre olarak belirlendi.
En basit haliyle yakınınızda virüs taşıyan biri olması, bulaşma ihtimalini artıyor.
Dünya Sağlık Örgütü, en az bir metrelik sosyal mesafe öneriyor.
Sosyal mesafeyi bir metre olarak belirleyen ülkelerin önemli bir kısmı, insanların maske takmasını da zorunlu kılıyor.
Öte yandan ülkelerin kendi içlerinde de farklılıklar olabiliyor:
*Birleşik Krallık'ta İngiltere 4 Temmuz'da sosyal mesafeyi 1 metreye indirme kararı alırken, İskoçya bir süre daha 2 metre kuralına devam edeceğini açıkladı.
**Almanya'da genel kural 1,5 metre olsa da bazı eyaletlerde kurallar değişiyor.
***İspanya'da genel kural 1,5 metre fakat Katalonya'da açık hava etkinliklerinde herkesin maske takması koşuluyla bu mesafe azaltılabiliyor.
İngiltere Bilim Kurulu üyeleri, her binanın kendi koşullarına göre bir değerlendirme yapması gerektiğini söylüyor.
Riski azaltmak için ilk yapılabilecek şey, 2 metreden daha yakınınızdaki bir kişiyle geçirdiğiniz süreyi azaltmak.
Maskeler ve plastik vizör veya bölmeler, ağızdan çıkan damlacıkların bulaşmasını engelleyebilir.
İş yerlerinde vardiyalar değiştirilerek aynı anda binada olan kişi sayısı azaltılabilir.
Oturma düzeni değiştirilerek yüz yüze oturan insanların sayısı azaltılıp, bulaşma riskinin daha az olacağı şekilde yan yana ve sırt sırta oturan kişilerin sayısı artırılabilir.
Hava akımı, içeride temiz hava sağlayacak şekilde ayarlanabilir ve mekandaki yüzeyler sıklıkla silinebilir.
Lancet tıp dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre bulaşım riskini azaltmak için alınacak önlemler arasında en etkilisi kimseye 1 metreden fazla yaklaşmamak olabilir.
1 metreye kadar yüzde 13 olan ortalama bulaşma oranı, 1 metreyi aşınca yüzde 3'e düşüyor.
2 metrede yüzde 1,5, 3 metrede ise yüzde 0,75 oluyor.
Bu alandaki ilk araştırmalar 1930'larda yapılmıştı.
Bilim insanları öksürük veya hapşırık ile çıkan damlacıkların ya havada hemen buharlaştığı ya da yere düştüğü sonucuna ulaşmıştı.
Bu damlacıkların 1-2 metre içinde bir alana düştüğü anlaşıldı.
Bu nedenle virüsün bulaşma riskini artıracak en büyük etkenlerden biri, üzerinize birinin öksürmesi veya hapşırması.
Bazı bilim insanları virüsün aerosol denen küçük parçacıklar ile havada daha uzun süre ilerleyebileceği ve bunun bulaşma riskini artırdığını düşünüyor.
Massachusetts Institute of Technology'den (MIT) Prof. Lydia Bourouiba, yüksek hızlı kayıt yapan kameralar yardımıyla gerçekleştirdiği araştırma ile, öksürüğün 6 metreye ulaşan küçük parçacıklar saçtığını tespit etti.
Çin'deki hastanelerde koronavirüs kalıntıları tespit eden bir diğer araştırmada ise güvenli mesafe olarak 4 metre önerildi.
Öte yandan ABD Salgın Kontrol Merkezi; duman, sis ve spreyler gibi aerosollerin virüsün yayılımına etkisinin henüz net olmadığını söylüyor.
Mesafenin yanı sıra geçirilen süre da çok önemli.
Bilim insanları biriyle altı saniye 1 metre uzaklıktan konuşmanın, bir dakika 2 metre uzaklıktan konuşmaya denk olduğunu söylüyor.
Öksürük riski daha da artırıyor. Birinin 2 metre yanınızda öksürmesi, 2 metre yanınızdaki bir kişiyle 30 dakika konuşmanın riskine eşdeğer.
Kalabalık mekanlarda bulaşma riski artar.
Hava akımının yönü de önemli. Akımın kaynaklandığı noktada virüs taşıyan biri varsa, akımın bu virüsü diğer insanlara taşıyabilir.
Dışardan gelecek temiz hava da önemli bir faktör.
Çin'de dokuz kişinin koronavirüse yakalandığı bir restoranda, klimanın dışardan temiz hava vermek yerine içerdeki havayı dolaşıma sokmasının etkili olduğu düşünülüyor.
Japon araştırmacılar da kapalı mekanlarda bulaşma riskinin 19 kat fazla olduğu sonucuna vardı.
Koronavirüs ortaya çıkalı yalnızca birkaç ay oldu ve bu sürede bilim insanları onunla ilgili çok şey öğrendi.
Fakat hâlâ enfekte olmuş kişilerin ne kadar virüs yayabildiğini ve bir kişinin hastalanması için ne miktarda virüs kapması gerektiğini bilmiyoruz.