Güncelleme Tarihi:
ABD merkezli ’Wayfair adlı e-alışveriş sitesinin yüksek fiyatlara sattığı ürünlerin isimlerinin daha önce kaybolduğu iddia edilen çocuklara ait olduğunun ortaya çıkması, insan kaçakçılığı ile birlikte kriminal iletişim konusunu gündeme getirdi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof. Dr. Levent Eraslan, Wayfair şirketi ile ilgili gündeme gelen iddiaların ardından yeniden akıllara gelen kriminal iletişim kavramıyla ilgili DHA’ya konuştu. Prof. Dr. Eraslan, "Tüm dünyanın gündeminde yer alan Wayfair olayıyla beraber gördük ki, sosyal medya ve dijital dünya aslında kriminal iletişimin bir zeminidir. Kriminal iletişim; suç örgütlerinin, suç kişilerinin, kriminal kişilerin kendi iletişim bağlarını oluşturdukları, kendi jargonu olan, kendi kuralları, ritüelleri olan iletişim biçimidir. Kriminal iletişim; terör örgütlerinden uyuşturucu kaçakçılarına, insan kaçakçılarına kadar birçok suç örgütünün kullandığı bir ara yüzdür. Bu eskiden posta güvercinleri olmuş, günümüzde ise sosyal medya üzerinden oluşuyor. Kriminal iletişim, kendi ara yüzünü yaratır. Wayfair olayında biz bunu çok net olarak gördük" dedi.
’TEKNOLOJİ DÜNYASINDA HIZLI OLAN KAZANIYOR’
Prof. Dr. Eraslan, basit bir alışveriş sitesinin veya online bir oyunun haberleşme sürecine dönüşebileceğini belirterek, herkesin kullandığı mesajlaşma araçlarının, sosyal medya ağlarının tamamının bir kriminal iletişim sürecine dönüşebileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Eraslan, "Wayfair olayı ve daha önce böylesi olayların tamamında şunu çok net söyleyebiliriz; suç dünyasının iletişim biçimi artık sosyal medya ve dijital iletişim araçlarıdır. Bu yüzden kolluk güçleri, polisimiz, jandarmamız, istihbarat teşkilatlarımızın tamamı bu teknolojileri takip etmeli ve bunların hangi yollardan geçtiğini bilmelidir. Aksi takdirde hırsız bir adım öndedir ilkesini biz aşamıyoruz. Teknoloji dünyasında hızlı olan kazanıyor. Bu yüzden akla gelmeyen, kimsenin tahmin bile edemeyeceği yolları deniyorlar. Bu yüzden emniyet güçlerimizin yaptığı çalışmalar vardır. Fakat bu iş biraz daha dijital, biraz daha siber mühendislik bağlamına ulaşmaktadır. Yurtdışında bunların örnekleri vardır. Mutlaka kolluk güçlerinin buna dönük bir birim oluşturmaları, izleme, belirleme ve yakalama üçlüsünü kurmalarını öneriyorum" diye konuştu.
’ARTIK SOSYAL MEDYA SAVCI, SOSYAL MEDYA HAKİM’
Eğitimden, ticarete, kolluk sürecinden diplomasiye birçok alanda artık sosyal medyayla hareket edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, şöyle konuştu:
"Artık, sosyal medya ’savcı’, sosyal medya ’hakim’. Aklınıza gelmeyen her şey olabilir. Çünkü bu dünyanın kendi dijital olanakları var, bu dünyanın algoritması farklı. Bu yüzden kolluk güçlerinin, bizlerin bu süreçleri iyi bilmesi, anlaması gerekiyor. Tanışma programları, sosyal medya hesapları bunların tamamı o kadar farklı amaçlara hizmet edebiliyor ki, örgütlerin propagandasından tutun insan, silah kaçakçılığına, narkotiğe, pornografiye, fuhuşa aklınıza gelen bütün kriminal yapı sosyal medyada kendine yer buluyor. Bu yüzden hem bu işin yasal boyutunu düzenlememiz, hem de kolluk güçlerinin siber yeteneklerini geliştirmesi gerekmektedir. Eskiden ’Deep Web’, ’Dark Web’ vardı. Ben buna kirli sosyal medya diyorum. Sosyal medya gruplar halinde haberleşmeyi, iletişim kurduğumuz mesajlaşma araçları uçtan uca şifrelemeyi veriyor. Hatta ses algoritmasına sahip uygulamalar var. Telefonların sistemleri ise ietişim süreçlerini öyle sıkı tutuyor ki polisin araya girmesinin mümkünatı yok. Dijital dünya suç örgütlerine suçla uğraşan kişilere istedikleri zemini sağlıyor; ama kolluk güçlerine de engelleme şansı veriyor. Ancak takip etmek, teknolojiyi iyi bilmek ve bunu işlevselleştirmek gerekiyor."