Güncelleme Tarihi:
Lazer Lipoliz (Slimlipo)
Vücut şekillendirme ve bölgesel zayıflama amaçlı bir işlem olan Lazer Lipoliz, özellikle son 8-10 yıl içerisinde Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa’da en çok tercih edilen cilt altı yağ dokusunun alınmasi yöntemi.
Günümüzde lazer, medikal yaşamın her alanında kullanılmakta. Bunun başlıca sebebi son derece kontrollü bir enerji olmasıdır. Uygun lazer tipini, belirli bir frekans ve dalga boyunda kullandığınız takdirde sadece istediğiniz dokulara ulaşabilir ve onlara istediğiniz etkiyi uygulayabilirsiniz.
İşte Slimlipo’nun yani lazer enerjisinin derinin bu gerilme kapasitesine de etkisi var.. Gıdı, bacak içi, karın bölgesi ve kollar gibi cildin ince olduğu ve gerilmenin nispeten az olacağını düşündüğümüz yerlerde bu etki inanılmaz faydalı olabiliyor.
Lazer Lipoliz’in Liposuction’dan üstün olduğu konulara değinmek gerekirse, operasyon için kişinin sosyal yaşamından daha az zaman aldığını öncelikli olarak belirtmeliyiz. Hastanın günlük hayatına, işine, okuluna bir an önce dönmesi bu tedavi yöntemi ile mümkün. Özellikle yaz öncesi ve yaz aylarında hastalar tatil planlarından hemen önce bu operasyonu olup sonrasında rahatlikla denize girebiliyorlar.
Öte yandan bu yeni teknoloji, liposuction yönteminin yeterli olmadığı veya komplikasyon oluşturma riski oldugu durumlardaki etkisi ve doku sıkılaştırıcı özelliği nedeniyle bilimsel bir yöntem olarak öne çıkmakta.
2. Farksiyonel Altın İğneli Radyofrekans
Ameliyatsız yüz gençleştirmenin kabaca iki bölümü var:
1-Cildin kalitesini artırmak:
Burada cildin parlaklığını canlılığını geliştirerek daha sağlıklı, daha genç ve diri bir görünüm elde etmeye çalışırız. Çeşitli lazer platformları ile yapılan ve farklı katmanlarda etkili uygulamalar ve sonrasında vitamin ve aminoasit enjeksiyonlarının hedefi de budur. Son yıllarda kök hücre ve PRP uygulamaları da yüz gençleştirmenin bu ilk bölümünde faydalı olmaktadır.
2-Cildin gerginliğini artırmak
Cildin gerginliği artırmak için özellikle yüz ve boyun bölgesinde 2016’nın ikinci yarısında estetik cerrahinin kullanımına sunulmuş en yeni teknoloji Farksiyonel Radyofrekans. Bu, fraksiyonel atışlar şeklinde radyo dalgalarının belirli frekans aralığında cilt altı ve cilt yapılarını mikro hasarlar ile uyarması ve gerginleştirmesine dayalı bir teknoloji.
Radyofrekans (RF) çok yeni ve inanılmaz bir modifikasyon ile mikro iğneleri cilt içerisine batırıp, radyo dalgalarını buradan itibaren vermeyi sağlayabiliyor. Böylece hem enerji kaybı minimun oluyor hem de daha net ve kesin bir hedef belirlenebiliyor. Gerginleşme daha fazla olurken sonuçları da daha kısa sürede izleyebiliyoruz. Aslına bakarsanız biz bu mikro iğnelerin oluşturduğu deliklere işlemin hemen sonrasında PRP uygulayarak da yüz gençleştirmenin ilk safhası olan parlaklık ve diri görünüm içinde de bir etkileşimde bulunmuş oluyoruz.
3. Yeni Jenerasyon Hyaluronic Acid Dolgular
Biyogenetik alanındaki küçücük bir ilerleme, medikal anlamda büyük bir adım anlamına geliyor. Örneğin araştırmacılar biyomoleküller arasındaki kimyasal bağları düz yerine çarpraz bağlamayı keşfedince, kullanılan dolgu maddelerinin kıvamlarını da degiştirebildik. Böylece dudağa, elmacık kemiklerine, nazolabial oluklara ve göz altı çizgilerine hep aynı kıvamdaki dolguyu yapmaktan kurtulduk. Sonra bu çarpraz bağların miktarını azaltıp çoğaltmak gibi yenilikler geliştirildi. Daha sonra bu moleküllerin arasına aminoasitler yerleştirilebildi. Sonuç olarak şu an elimizde yüz veya vücut için her bölgeye uygun içeriğe ve akıcılığa sahip dolgu materyalleri var.
En dikkat çeken yeni dolgu maddesi göz altı ışık dolgusu. Hyaluronik asitleri yarı çapraz bağlayarak ve içlerine de güneş ile reaksiyona girdikçe aylar içerisinde yavaş yavaş harekete geçen 8 ayrı aminoasit, antioksidanlar koyarak inanılmaz bir dolgu üretildi. Su ile jel arası bir kıvamı olduğu için alt göz kapağı gibi oldukça ince ciltlerde bile kitle etkisi göstermeden kullanılabilen bir dolgu bu.
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Ali Duman'a göre göz altlarında torbalanma, kırışıklık veya yorgun, uykusuz hatta akşamdan kalma gösteren deformiteleri saniyeler içerisinde giderdiği gibi içeriğindeki maddeler yardımıyla zamanla mor-kahverengi renk değişikliklerini de yok ediyor.
4. Short Scar Lazer Facelift (Kısa İzli Lazer Yüz Germe)
Diyelim ki tüm bu radyofrekans, ultheraphy veya lazer ile ütüleme işlemlerinin de etki edemeyeceği derecede gevşek bir alt yüz, gıdı, boyun bölgeniz var. 8 saat süren bir yüz germe ameliyatını da istemiyorsunuz, sonrasında oluşacak alından başlayıp neredeyse saç içinden ensenize kadar uzanan izi de cabası..
O zaman lazer facelift sizin için icat edilmiş bir uygulama. Farklı dalgaboylarına ve frekansa sahip lazer platformları ile önce eğer varsa yanakta, gıdıda bulunan fazla cilt altı yağ dokusunu eritip bölgeden uzaklaştırıyoruz sonra yüzde diriliğini yitirmiş mimik kaslarını, fasya yapılarını hatta ligamentleri gerginleştiriyoruz.. Son olarak da kulağın tam ortasından arkasına dönen 3-4cm’lik bir cilt kesisi ile fazla deriyi çıkarıyoruz. İşlemin toplam süresi yaklaşık 1-1,5 saat sürüyor ama büyük kısmı lazer hallediyor.
5. Lazer Destekli Saç Ekimi (Laser Conditioned Transplantation LCT)
LCT yöntemi, yani Laser Conditioned Transplantation, 2011 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaya başlanmış ve Avrupa’da da günümüzde popüler olan son saç transplantasyonu tekniğidir.
İnsan vücudunda bir dokunun bir yerden başka bir yere nakli sonrası adaptasyon süresi 72 saattir. Örnek vermek gerekirse kulağınızdan alınıp burnunuza yerleştirilen bir kıkırdak parçasının, burun yapıları ile entegre olup orda beslenmeye başlaması için yaklaşık 72 saatlik bir zaman ihtiyaç vardır.
Aynı süre saç kökleri için de geçerlidir. Ancak saç kökü gibi son derece hassas ve komplex bir yapının 72 saat gibi bir süre içerisinde besinsiz hayatta kalabilmesi çok zordur. Bu nedenle klasik saç ekimlerinin hepsinde bu süre zarfında ekilen saç köklerinin neredeyse %15-17’si kaybedilir.
Özel bir dalga boyuna sahip Glass Lazer platformlarını yine çok kısıtlı bir frekans aralığında kullanan bir teknoloji ile saçlı deri belirli bir kalınlıkta uyarılabilir ve bu seviyedeki tüm hücreler aktive edilebilir. Bu uyarı neovaskularizasyon hücreleri (kan damarı oluşturan hücreler), kolajen üreten hücreler, fibrojen üreten hücreler, lenfatik drenaj hücreleri kısacası saçlı derideki tüm hücreler için yaklaşık 20 saatlik bir aktivasyon oluşturur. Yani kabaca 1 gücünde çalışan hücreler 20 saat için 100 gücünde çalışmaya başlarlar. Tam bu sırada yapılan bir saç ekimi sonrasında adaptasyon yani saç köklerinin tutma oranları %90-92’lere ulaşabilmektedir.