Güncelleme Tarihi:
Günümüzde kurumların karşı karşıya kaldığı en büyük siber tehditlerden biri DDoS saldırıları. Bu saldırılar, iş operasyonlarını bir anda durdurup önemli finansal hasar verebilmelerinin yanı sıra şirketlerin itibarını da zedeleyebiliyor. Ancak META bölgesindeki şirketlerin %40’ının bu tür saldırılara karşı kendini savunmasız hissetmesine rağmen, %51’lik bir kesim bu tehdit hakkında çok az bilgi sahibi olduğunu ve daha fazla şey öğrenmek istediğini, bu konu için ISP (%46) ve veri merkezi sağlayıcıları (%28) da dahil olmak üzereteknoloji ortaklarına güvendiklerini dile getiriyor.
2016’da Dyn sunucularını çökerten ve Amerika’nın internet erişiminin büyük bir kısmını etkileyen yüksek profilli DDoS saldırısında da gördüğümüz gibi, bu yaklaşım şirketleri risklerle karşı karşıya bırakıyor. Veri merkezi sağlayıcılarına veya ISP’lere yönelik bir saldırı, durum uygun şekilde yönetilmezse bu kurumların ortaklarına ve müşterilerine de aynı oranda zarar verebiliyor. Bu nedenle, şirketlerin DDoS saldırılarıyla ilgili riskleri iyi anlaması ve kendi önlemlerini alması gerekiyor.
DDoS saldırılarına nasıl müdahale edeceğine dair net bir strateji ortaya koyamayan şirketler, yedek sunucular ve veri yedekleri gibi temel önlemlerden bile yoksun kalıyor. Hazırlıksız oldukları için, saldırı gerçekleştiğinde müdahale olanakları da kısıtlı oluyor. Kendilerini DDoS saldırılarına karşı etkin bir şekilde koruyan META bölgesindeki şirketler ise bunu geçmişte bir saldırıya uğradıklarından (%30) ya da kanuni zorunluluklardan dolayı (%35) yapıyor.
DDoS saldırılarına daha iyi hazırlanmak isteyen şirketlerin bu tür saldırıların ciddiyetini iyi kavraması ve artan risklere karşı kendilerini koruma sorumluluğunu ele alması gerekiyor. Kurumsal verileri korumak ve operasyonların etkilenmemesini sağlamak için bunların içinde hem saldırıları engellemeye hem de saldırı gerçekleştiğinde müdahale etmeye yönelik önlemler yer almalı.