Shadow of The Colossus incelemesi

Çoğu kişi tarafından PlayStation 2, konsol tarihinin en iyi konsoludur. PlayStation 2'nin bu başarısının arkasında sadece çok iyi bir sisteme sahip olması, sorun çıkarmadan uzun süreler çalışması veya tasarım özellikleri yok. Ayrıca en başarılı oyun kataloğuna sahip olması da bu durumu etkiliyor. Konsolun en iyi oyunu hangisi derseniz kullanıcılar tarafından birçok cevap alabilirsiniz. Bu verilen cevapların hepsi iyi oyunlardır fakat en çok duyacağınız cevap ise Shadow of The Clossus olacaktır. Oyun etkileyici hikayesi sayesinde oyuncuların kalbine dokunuyor.

Oyun ilk olarak 2005 yılında PlayStation 2'ye çıktı. Daha sonra PlayStation 3'de de yer aldı. Oyun karakterimizin atı üzerinde bilinci yerinde olmayan ve belki de ölü olan bir kadını sessizliğin içinde taşıması ile başlıyor. Çok uzun bir yoldan geldiği tavırlarından belli oluyor. Atı ve kendisi yorgun düşmüş durumda. Ama yoluna devam ediyor. Sonra karakterimizin karşısına duvarlarını devasa heykellerin süslediği bir yapı çıkıyor. Karakterimizin tam karşısında bir sunak bulunuyor. Bu sunak karakterimizi istemsizce kendisine doğru çekiyor. Karakterimiz atından iniyor ve kadını sunağın üstüne yatırıyor. Sonra bu dünyaya ait olmayan ama bu dünyanın meselelerine dahil olabilecekmiş gibi görünen bir ses duyuluyor.

Karakterimiz bu sesi bulmak için yola çıktığını ve sunakta yatan kadının haksız bir şekilde öldüğünü söylüyor. Emin bir şekilde kadının ruhunun geri iade edilmesini isteyen karakterimize ses, ölümlü insanların kaybedileni geri kazanmayı ne denli kolay gördüğüne belki de biraz şaşırarak gülüyor. Ama karakterimiz yanında kudretli bir kılıç taşıyor. Sese göre bu kılıç sayesinde talep edilen isteği başarmak mümkün. Bu yüzden ses karakterimizden imkansızı talep ediyor ve devasa odanın duvarlarını süsleyen heykelleri yok etmesini söylüyor. Cümlesinin sonunda ses "Bunu yapmak mümkün ancak ne pahasına olduğuna dikkat et!" diyor. Karakterimiz sesi umursamayarak sunakta yatan kadını kurtarmak için o heykellerin yansıması olan devlerle çarpışmak üzere yola çıkıyor.

Oyunun hikayesi bundan ibaret, size arka plandaki bilgileri vermiyor. Ama oyun ilerledikçe size kendinizi sorgulamanıza itiyor. Hiçbir kimseye zararı olmayan devleri birer birer öldürdükçe bu hikayedeki asıl kötünün kim olduğunu sorgulamaya başlıyorsunuz. Oyun yapısal olarak iki bölümden buluşuyor. Bu bölümlerin birisi tapınaktan çıkıp öldürmeniz gereken deva kadar yaptığınız yolculuk. Bu bölümde karşınıza düşman çıkmıyor. Yani bu dünyada siz ve titanların dışında uğraşmanız gereken başka canlı bulunmuyor. Elinizdeki kılıcı titanları yok etmekte kullanmanızın dışında bu bölümde pusula olarak da kullanıyorsunuz. Güneş ışığı olan bir bölgede ışığı havaya kaldırdığınızda yansıyan ışık size gitmeniz gereken yönü belirtiyor. Devleri bulduğunuzda ise oyunun 2. evresi başlıyor. O zamandan sonra dev ile karşı karşıya geliyorsunuz. Artık tek yapmanız gereken devin zayıf bölgesini bularak onu öldürmeye çalışmanız. 

Devler ile kapışmalar oyunda önemli bir yer tutuyor. Her biri tasarımsal olarak yeniden tasarlanmış olan devlerin benzer ama farklı zayıf noktaları bulunuyor. Bu zayıf noktaları bulmak için devlerin üstlerine çıkmanız gerekiyor. Bulduğunuzda ise tek silahınız olan kılıcınız ile bu bölgeye yeteri kadar darbe yaptığınızda devi alt etmiş oluyorsunuz. Tasarlanan yeni grafikler sayesinde her ayrıntıyı görebiliyorsunuz. Oyunun eski versiyonuna göre yeni yapılmış gibi duruyor.