Güncelleme Tarihi:
“İstanbul Hatırası” yazılı siyah bezin önünde duran üç ayaklı, tahta kutulu fotoğraf makinesi halen hafızalardaki yerini korurken, hızına adeta yetişilemeyen dijital makineler ve cep telefonları ile saatte 1 milyon çekim yapıldığı tahmin ediliyor.
Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) Başkanı Tahsin Sezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk fotoğraf denemelerinin Nicephore Niepce tarafından 1826 yılında yapıldığını anımsattı.
Niepce'in, çalıştığı ofisinin penceresinden yaptığı uzun süreli pozlama sonucu ilk fotoğrafı elde ettiğini belirten Sezer, 13 yıl aradan sonra da Fransız Bilimler Akademisi tarafından fotoğrafın bulunuşunun ilan edildiğini söyledi.
Sezer, ilk zamanlarında flu ve grenli olan fotoğrafları büyütmenin zor ve pahalı olduğunu ifade ederek, “Büyük fotoğraflar istendiğinde büyük kameralar kullanılırdı. 1858 yılında Thuruston Thoson tarafından yapılan ve Mabut denilen fotoğraf makinesinde, 12 metre uzunluğunda ve 90x90 santimetre film kullanırdı” dedi.
Yıllar önce eski Türk filmlerinde gördüğümüz, üzerinde “İstanbul Hatırası” yazılı bezin önünde durarak fotoğraf çekilen üç ayaklı tahta kutulu ve arkasındaki siyah bezle dikkati çeken fotoğraf makinesinin henüz hafızalardan silinmediğini anlatan Sezer, şöyle konuştu: “Küçüklüğümüzde köşe başlarında gördüğümüz, yaşlı amcaların kullandığı flaşsız, körüklü fotoğraf makinelerinden stüdyolarda çekilen renkli fotoğraflara, avuç büyüklüğünde uzak doğu kökenli pratik makinelerden çift motorlu, flaşlı, teleobjektifli makinelere, film takılarak amatör ve profesyonellerin kullandığı mekaniklerden teknoloji harikası dijital fotoğraf makinelerine kadar bu alanda özellikle son yıllarda adeta baş döndüren hızlı bir değişim oldu. Ekonomik durumu orta halli hemen her evde bir dijital fotoğraf makinesi görmek mümkün hale geldi.”
TÜRKİYE'DE FOTOĞRAF
Sezer, ülkelerin ekonomik ve sosyal düzeylerinin, sanata bakış ve yaklaşımını belirlediğini söyledi.
Vesikalık ve düğün fotoğrafçılığı gibi işin ticari yönünün ilk anda ön plana çıktığını bildiren Sezer, ancak fotoğrafın da bir eleştirel, yorumcu yanı olabileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Sezer, fotoğrafın, çağımızda bu konuda birinci sıraya oturduğunu belirterek, “Hatta bir karikatürden ve köşe yazısından daha etkili diyebiliriz” dedi.
Türkiye'de fotoğrafın yerinin dünya ölçeğinde çok iyi konumda olduğunu anlatan Sezer, şöyle devam etti: “Bu gelişmeyi iletişim aracı internet üzerinden ve yarışmalardan izleyebiliyoruz. Gelişmeleri yakından takip ediyor ve yeniliklere hemen ayak uyduruyoruz. Fotoğraf sanatçılarımızın elde ettiği başarılarla gururlanıyor, yeni fotoğraf ustalarının yetişiyor olmasından mutlu oluyoruz. Sanat ve basın fotoğrafçılığındaki teknik engeller de uzun süre önce aşıldı. Hemen herkes günümüzde mekanik yerine teknoloji harikaları dijital makine kullanıyor. Teknik ayrıntılarla uğraşmak yerine, düşündüğünü en iyi aktaracak fotoğrafı üretenler arasında yarış var şimdi.”
SAATTE 1 MİLYONUN ÜZERİNDE FOTOĞRAF
Sezer, dünya genelinde saatte 1 milyonun üzerinde fotoğraf çekimi yapıldığının tahmin edildiğini söyledi.
Sadece Türkiye'de yaklaşık 10 bin kişinin ciddi anlamda fotoğraf çektiğini belirten Sezer, “Ülkemizde sanat fotoğrafı üreten Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu'na üye yaklaşık 5 bin kişi var. Bir o kadar da fotoğrafçılar odasına üye esnaf olduğunu düşünüyoruz. Ellerindeki cep telefonlarıyla da arada sırada düşük kalitede olsa bile fotoğraf çekenleri göz önüne getirdiğimizde, saatte çekilen fotoğraf sayısı tahminlerin üzerinde olabilir” diye konuştu.
DEVLET ADAMLARININ FOTOĞRAF İLGİSİ
Sezer, fotoğrafın etkisinin, çeken kişiye, zamana ve mekana göre değiştiğini de söyledi.
Fotoğrafın icadıyla birlikte birçok devlet adamının kendine özel fotoğrafçı edindiğini anlatan Sezer, şöyle konuştu: “Dönemin liderleri, Atatürk, Hitler, Churchill gibi ünlülerin özel fotoğrafçıları vardı. Liderlerin, liderlik özelliğini kamuoyuna aktarmanın tek yolu fotoğraftı, yani gazeteler. Atatürk, bir sohbetinde çiftçiye kendinin Atatürk olduğuna inandıramamış. Nedeni, 1.65 santimetre uzunluğundaki boyu. Atatürk'ü gören çiftçi 'benimle dalgamı geçiyorsun, sen Atatürk değilsin, Atatürk iri yarı dev gibi bir adam' demiş. İşte burada fotoğrafı çeken kişinin bakış açısı ve yeteneği ortaya çıkıyor. Bir görüntüyü nasıl aktardığınız çok önemli.”