Güncelleme Tarihi:
Dijital pazara ve Amazon'un Türkiye'de e-ticaret sektörüne girmesine ilişkin bir soru üzerine Torlak, ekonomideki dijitalleşmenin düzenleme ve denetlemeye yönelik bakış açısını da ciddi anlamda değiştirdiğini söyledi.
Torlak, Türkiye'de e-ticaret ve dijital ekonomi pazarının çok hızlı büyüdüğüne işaret ederek, Avrupa ve dünya ortalaması dikkate alındığında katedilecek ciddi bir mesafe olduğunu dile getirdi.
Elektronik ticaretin toplam ticaretteki payının gelişmiş ülkelerde yüzde 10 olduğuna dikkati çeken Torlak, Türkiye'de ise bu oranın yüzde 4 civarında gerçekleştiğini ifade etti.
Torlak, son yıllarda Türkiye ekonomisinde e-ticaretin büyüme hızının yüzde 40'ı bulduğunu aktararak, bunun önemli sebeplerinden birinin uluslararası aktörlerin piyasa girmesi olduğunu bildirdi.
"Artık dijital kartellerden bahsediyoruz"
Uluslararası aktörlerin piyasaya girmesinin olumlu ve olumsuz yönleri bulunduğunu anlatan Torlak, şöyle devam etti:
"Hükümetimiz, Amazon ve belki çok yakın bir tarihte pazara girecek olan Alibaba gibi kuruluşlarla oturup çok rahatlıkla 'Sizin Türkiye merkezli operasyonlarınızda bu pazara yönelik sunacağınız ürünlerin en azından yüzde 50'si Türk KOBİ'lerinin ürettiği ürünler olsun' diyebilir. Bunu demekte bir beis yok. Hükümetimizin bu konudaki politikaları belirleyici olacaktır."
Torlak, fiziksel olarak mal ve hizmetlerin el değiştirdiği piyasalarda tarafların belli olduğunu ancak e-ticarette iki veya daha fazla tarafın bulunduğunu vurgulayarak, "Platform ekonomisi olarak da isimlendirebileceğimiz bir piyasa türüne geçtik." diye konuştu.
İşletmeler arası ticarette de platform ekonomilerinin söz konusu olduğunu belirten Torlak, şunları kaydetti:
"Rekabet ve rekabet ihlalleri bakımından gelinen kritik nokta şu, artık dijital kartellerden bahsediyoruz. Amazon, Facebook, Alibaba ve benzeri gibi pazarın neredeyse tamamına hakim durumdaki teşebbüsler var ve ellerinde kazandıkları paranın ötesinde en önemli sermayeleri de veri. Kullanıcıların veya o platforma girenlerin kendi iradeleriyle bu platformlara bıraktıkları tabiri caizse teknolojik izler. 'Big data' olarak isimlendirdiğimiz bu veriler farklı algoritmalarla, farklı şekillerde çalıştırılabilir, şirketler kendi pazarları ve satış stratejileri bağlamında küçük oynamalarla karlılıklarını artırabilirler."
Dosya konularının önemli kısmı dijital platformlar
Torlak, rekabet kurumlarının 'big data' yoluyla bir rekabet ihlali yapılıp yapılmayacağı ve kurumların mevcut kapasiteleriyle bunları nasıl tespit edeceğiyle ilgilendiğini anlatarak, "Dünyadaki rekabet otoritelerinin konuştuğu en önemli konulardan birisi bu. Henüz dünyada hiçbir otoritede böyle bir kurumsal kapasite yok." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin de en kısa sürede bu açığı kapatmak için çalıştığını vurgulayan Torlak, bu anlamda insan kaynağı, kurumsal kapasiteye katkı sağlayacak eğitimler ve teknoloji transferini gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Torlak, son dönemde dosya konularının önemli bir kısmının dijital platformlar olduğuna dikkati çekerek, kurumun Google, Sahibinden, Yemek Sepeti ve Booking kararlarını hatırlattı.
Çok taraflı platform ekonomilerinin kendilerine ciddi bir "ev ödevi" yüklediğine işaret eden Torlak, "Dijitalleşmeyle birlikte rekabet otoritelerinin de kendilerini bunun getireceği sonuçlara hızlı şekilde uyarlamaları gerekiyor. Biz de bu çaba içindeyiz." dedi.
"Geçmişte olduğu gibi yeni düzenlemede gerekeni yaparız"
Torlak, Yeni Hal Yasası'nın yürürlüğe girmesi durumunda denetim mekanizmasında Rekabet Kurumunun yer alıp almayacağına ilişkin soruya, söz konusu yasanın Ticaret Bakanlığının konusu olduğunu söyledi.
Yapılacak düzenlemeyle hallerin iyileştirilmesi, lojistikte ortaya çıkabilecek firenin azaltılması ve arz-talep dengesinin sağlanmasının amaçlandığını belirten Torlak, şöyle konuştu:
"Bu iyileştirmelere rağmen öncesinde olduğu gibi sonrasında da rekabetin ihlal edildiği bir durum ortaya çıkarsa biz geçmişte olduğu gibi yeni düzenleme sonrasında da kendi sorumluluk alanımız bakımından gerekli işlemleri, soruşturmaları elbette yaparız. Dolayısıyla bu anlamda çok bir farklılık yok."
"Haksız rekabetle rekabet ihlalleri karıştırılıyor"
Torlak, Rekabet Kurumuna yapılan başvurularda haksız rekabet ile rekabet ihlallerinin karıştırıldığına da işaret ederek, haksız rekabet konusunun, rekabetin korunması alanının dışında olduğunu bildirdi.
Haksız rekabet kapsamında, dürüstlük kuralına uygun davranmamak, ticari bir sırrı rakibinin aleyhine ifşa etmek, yanlış bilgilerle karalama yapmak gibi eylemlerin yer aldığına dikkati çeken Torlak, "Bunlarla ilgili de bize müracaat yapılıyor. Tereddütlü bazı konular ise kurul gündemine geliyor, bizim alanımızla ilgiliyse işlemleri başlatılıyor, değilse 'Ticaret mahkemelerinin konusudur.' diyebiliyoruz. Bizim kanunumuz haksız rekabeti içermiyor, bu konu ticaret kanunlarında düzenleniyor. Bizim baktığımız konular, rekabeti bozan her türlü anlaşma, kartel, uyumlu eylem, hakim durumun kötüye kullanılması alanları." değerlendirmesinde bulundu.
Piyasada rekabetin sağlanması ve korunması için şirketlere yönelik önerilerde de bulunan Torlak, teşebbüslere önerilerinin, hem yönetim hem çalışanlar bazında bilinç ve farkındalık düzeyinin artırılması olduğunu dile getirdi.
"Kararlarımız yatırımcılara hukuki belirlilik sağlıyor"
Torlak, şirketlerin, bazen hiç umulmadık ve önemsemedikleri sebeple Rekabet Kurumunun muhatabı haline gelebileceğini belirterek, bu gibi durumlarla karşılaşılmaması için ilgili dernekler, iş örgütleri, sanayi ve ticaret odalarıyla iletişim halinde olduklarını söyledi.
Geleceğin iş dünyası temsilcileri üniversite öğrencileriyle de bir araya geldiklerini anlatan Torlak, şunları kaydetti:
"Teşebbüsler, rekabet hukukunu es geçmemeli. Bu konuda duyarlı olmaları onlara ciddi avantajlar sağlar, aksi halde hiç umulmadık olumsuzluklarla karşı karşıya kalabilirler. Kararlarımız yargıya taşınıyor ama yargının bozma verdiği kararlar yüzde 10 civarında."
Torlak, kurul kararlarının, içtihat bütünlüğü ve tutarlılık sağladığına, hukuki olarak öngörülebilir olduğuna dikkati çekerek, "Kararlarımız yerli ve yabancı yatırımcıya hukuki belirlilik sağlıyor. Türkiye'de piyasa ekonomisi önünde engel olmadığı, piyasa ekonomisini ciddi anlamda denetleyen bir kurum olduğu görülüyor." dedi.