Güncelleme Tarihi:
Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal, oturumda yaptığı konuşmada, Türk Telekom'un 180 yıllık bir maziye sahip olduğunu ve Türkiye'nin pek çok dönüşümüne tanıklık eden bir marka olduğunu söyledi.
Türk Telekom olarak 5G'ye ve 5G'nin de sonrasındaki yeni nesil teknolojilere odaklandıklarını dile getiren Önal, son 10 yıldır Türkiye'nin fiberleşmesini ve internet penetrasyonunun da artırılmasını aynı şekilde önceliklediklerini kaydetti.
"Şebekelerimizi hep beraber 5G'ye hazırlıyoruz"
Her şeyin kilit noktasında erişim ve iletişim prensiplerinin yattığını ve fiberin de bu iletişimin temel yapı taşı olduğunu belirten Önal, "Mobil baz istasyonlarımızı sahibi olduğumuz fiberle birbirine bağlıyoruz ve Türkiye'nin alt yapısını da 5G'ye hazır hale getiriyoruz. Bir taraftan artık gündemimizde olan yapay zeka, makine öğrenmesi, otonom sistemler, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik gibi yeni teknolojiler, bir taraftan da bunları tüm dünyayla beraber Türkiye'nin de deneyimlemesi noktasında bir gündemimiz var. Turkcell ile birlikte şebeke testleri de yapıyoruz ve şebekelerimizi hep beraber 5G'ye hazırlıyoruz." diye konuştu.
Önal, Türkiye'nin fiberleşmesi kadar en önemli gündemlerden birinin de Türkiye'deki internet penetrasyonunun artırılması olduğunu ifade ederek, "Çok kısa bir zaman önce, daha birkaç yıl önce yüzde 50'lerin altında olan fiberleşme ve , ya da internetle tanışma diyelim, yüzde 57'lere geldi 2019 yıl sonu rakamlarına göre. Öyle zannediyorum hep beraber bu yıl yüzde 59-60'ları görerek kapattığımız bir yılı yaşayacağız. Tabii bu Türkiye için istediğimiz tablo değil. Hep beraber en kısa zamanda el birliğiyle tüm paydaşlarla beraber bunu dünya standardı olan yüzde 70'ler ya da ortalaması en kötü olan yüzde 70'lere de bir şekilde çıkarmak gibi de bir gündemimiz var." dedi.
"Evlere kapanma ve daha az dışarıda olma, sosyalleşme ihtiyacını da ortaya çıkarıyor"
Siber güvenlik konusundaki çalışmaları da anlatan Önal, "Türkiye'nin siber güvenliği noktasında sadece erişim hizmeti vermekle kalmayıp siber güvenlikte de bu verdiğimiz erişim sisteminin güvenliğini de aynı şekilde sağlayarak hizmetlerimize devam ediyoruz. Türkiye'nin verisi korumak aynı zamanda ulusal güvenlikle de ilgili bir başlık. Dolayısıyla bu noktada da data güvenliğini sağlamak gibi bir sorumluluk da alıyoruz." diye konuştu.
Pandemi süreciyle dijital dünyadaki değişimlere değinen Önal, şunları kaydetti:
"5G, yapay zeka, akıllı şehirler gibi bir takım teknolojilerle aslında Türkiye'nin yarınlarını da şekillendirmeye çalışıyoruz. Tabii bu pandemi süreci özellikle dijitalleşme sürecini hepimiz için biraz öne aldı. Dolayısıyla evden çalışma, uzaktan eğitim, uzaktan alışveriş gibi konular artık hayatımızda çok daha fazla yer tutuyor ve tutmaya da devam edecek. Bununla beraber evlere kapanma ve daha az dışarıda olma, sosyalleşme ihtiyacını da ortaya çıkarıyor. Online toplantıların yanında artık online eğlence (entertainment) konuları da çok gündemimizde. Bütün bu perspektiflerden bakıldığında pandemi nedeniyle öne alınmış ihtiyaçlar ve dünyanın sanal gerçeklik, yapay zeka, artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, 5G, fiber hem bütün dünyanın hem de özelde Türk Telekom'un odaklandığı bir alan."
"Sağlık, enerji ve eğitim sektöründeki dijital uygulamalar bir trend haline gelecek"
Ümit Önal, moderatör tarafından sorulan dijital dünyada erişim anlamında 10-20-30 yıl içinde neler yaşanabileceği yönündeki soruya da yanıt verdi.
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin aslında bir miktar teknolojiyle ilgili ihtiyaçları, beklentileri ve çalışmaları öne çektiğine dikkati çeken Önal, "Başta sağlık, enerji ve eğitim sektöründeki dijital uygulamaların çok yakında bir trend haline geleceğini söyleyebiliriz. Elbette ki iletişimi sağlamak adına 5G'nin ve 5G ötesi teknolojilerin çok daha yaygın hale geleceğini ama yine bunun omurgasının fiber üzerinden geçeceğini ısrarla tekrar hatırlatmak istiyorum." ifadelerini kulandı.
Sağlık sektörünün dünyanın bir numaralı konusu haline gelmesiyle beraber uzaktan muayene veya tanı hizmetlerinin de yaygınlaşabileceğine işaret eden Önal, "Kritik durumlar haricinde belki artık hastaneye gitmekten bahsetmeyeceğiz. Akıllı medikal cihazlar sayesinde doktorların başka bir şehirden veya ülkelerden ameliyat gerçekleştireceğini görebileceğiz ki bu da ancak 5G ötesi teknolojileriyle mümkün." değerlendirmesinde bulundu.
"Düzenleyici kuruluşlarla sektör oyuncularının yakın iş birliği içerisinde olması önemli"
Türk Telekom'un son 15 yılda Türkiye'nin dijital dönüşümüne 16,6 milyar dolarlık yatırım yaptığını ve 310 bin kilometreye varan fiber ağı oluşturduğunu belirten Önal, "Dolayısıyla dünya ölçeklerine baktığımızda yatırım bölü gelir oranları yüzde 17-18'ler ortalamasında gezer. Türk Telekom'un 2020 yatırım/gelir ortalaması yüzde 21-22'ler oranında. Dolayısıyla Türkiye'nin yeni yenilikçi fikirlerinin gelişmesi noktasında da bir Türk Telekom'da var." dedi.
Ümit Önal, dijitalleşme konusunda kamu ile özel sektör iş birliğine yönelik ise şu değerlendirmede bulundu:
"Dijital dönüşümün sağlıklı ve hızlı bir şekilde gerçekleşebilmesi için kamu tarafındaki düzenleyici kuruluşlarla sektör oyuncularının yakın iş birliği içerisinde olması önemli. Dijitalleşmenin önünü açan kural ve çerçevelere açık ve net şekilde belirlemesi de sürecin hızlanmasına açık ve net bir katkısı oluyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde yasalaşan dijital abonelik süreçleri bizim bütün sektörün heyecanla beklediği ve dijitalleşme yolunda bize ivme kazandıracak önemli bir fırsattı."
"Dijitalleşme Vodafone ve Vodafone Grubu'nun bir numaralı stratejik önceliği"
Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Colman Deegan ise dijitalleşmenin Vodafone ve Vodafone Grubu'nun bir numaralı stratejik önceliği olduğuna dikkati çekerek, "Pandemi sürecinde şöyle bir değişim süreci yaşadık. Bizim dijitalleşme konusunda daha önceki mottomuz önce dijitaldi, pandemi sürecinde ise sadece dijital olarak değişti bu sloganımız. Bu bütün ticari faaliyetlerimizde, bütün arka ofis faaliyetlerimizde, bütün iş yapış biçimlerimizde, operasyon ve çalışma şeklimizi tamamen dijitale taşıdığımız, dijitale yönlendirdiğimiz anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de dijitalleşme yolculuğuna 3-4 yıl önce başladıklarını anımsatan Deegan, şu an Vodafone uygulamasının aylık 13 milyon kullanıcıya ulaştığını ve yaklaşık benzer sayıda kullanıcının da da web sitesini ziyaret ettiğini kaydetti.
Türkiye dijitalleşme açısından oldukça gelişmiş bir ülke olduğunu belirten Deegan, "Buradaki müşterilerimiz dijitale çok yatkın ve bu noktada dijital hizmetlere çok büyük bir rağbet söz konusu. Türkiye'de dijitalleşme konusunda çok büyük bir fırsat var. Sadece Türkiye sınırları içerisinde değil Türkiye aynı zamanda başka ülkelerde de dijitalleşmenin önemli bir destekçisi olabilir ve hep birlikte bu büyük fırsatı değerlendirebiliriz." diye konuştu.
"Oyun ve e-ticaret sektörüne odaklanıyoruz"
Bu noktada ana iş faaliyetleri ötesinde de dijital çalışmalar yapmaya karar verdiklerini anlatan Deegan, şöyle devam etti:
"Bir takım örnekleri paylaşmak istiyorum. Bunlardan birisi oyun sektörü. Türkiye'de oyun oynayan 30 milyon kişi var ve bu oyunlar çok geniş bir yelpazede yer alıyor. Gündelik olarak telefondan oynanabilen basit oyunlardan daha sofistike, daha fazla bant genişliği isteyen, daha fazla internet gerektiren oyunlar da var. Pandemi sürecinde oyun oynayan kullanıcıların artığını gördük. Oyun oynayanların yüzde 70 arttığını gördük ve gittikçe önümüzdeki dönemde de oyuna olan ilginin artacağını görüyoruz.
İkinci odaklanmak istediğimi alan ise e-ticaret alanı. Sahip olduğumuz geniş müşteri tabanını kullanarak e-ticaret alanında güçlü şekilde var olmak istiyoruz. Büyümek istediğimiz alanalar bunlar ve pazarda da büyük bir mevcudiyete ve markaya sahibiz. Bu alanlarda da giderek büyüyeceğimizden ve Türkiye'nin dijitalleşmesinde ve Türkiye'deki işletmelerin dijitalleşmesinde şirket olarak büyük bir rol oynayacağımıza inanıyorum."
"Pandemi dijitalleşmeyi ön plana çıkardı"
Deegan, pandemi sürecinin dijitalleşmeyi ön plana çıkardığını ve şu an içinde bulunduğumuz ortamda 10,20 ya da 30 yıl sonrasını tahmin etmekten ziyade gelecek 10 günü bile ön görmenin çok zor olduğunu dile getirdi.
Özellikle sağlık tarafında ortaya çıkabilecek uygulamaların çok net şekilde giderek artan bir trend haline geleceği ön görüsünü paylaşan Deegan, "Dijitalleşme yönündeki çalışmaların her geçen gün daha da artacağını ve bu noktada bugün hayalini kuramadığımız gelişmelerin gelecekte giderek yaygınlaşarak hayatımıza girebileceğini söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz bu süreçte bu trendler belki 2-3 kat ivmelendi. Örnek verecek olursa şu an yaptığımız gibi toplantılar, online toplantılar, iş birlikleri bütün bunlar geçmişte hayalken bugün gerçek oldu. Bunu gerçek kılan da teknoloji. Şu an ivme kazandığını gördüğümüz alanlar muhtemelen 3-4 yıl öne geldi ve bu trendler önümüzdeki dönemde de giderek artacak." dedi.
"Dijitalleşmede devletin çok temel bir rolü var"
Colman Deegan, dijitalleşmede devletin rolüne ve özel sektörle iş birliği konusuna da değindi.
Dijitalleşmede devletin çok temel bir rolü olduğunu vurgulayan Deegan, "Hem bunu uygulamaya döken merci olarak hem de bu konuyla ilgili düzenlemeleri yapan merci olarak çok önemli fonksiyona sahip devlet. Regülasyonların rekabete göre ve tüketicilerin daha fazla seçeneğe ulaşabileceği şekilde tasarlanması çok önemli. Telekom sektörüne bakacak olursak bu regülasyonların çok iyi bir şekilde hayata geçtiğini görüyoruz. Hatta rekabete izin veren bu regülasyonların olması daha fazla seçeneğe sahip olmasını sağlıyor tüketicilerin ama belli bir noktada bu regülasyonların aslında aşırıya kaçtığını da söyleyebiliriz. Bunun dengesini çok iyi tutturmak gerekiyor ki bir yandan rekabet korunurken diğer yandan da oyuncuların yatırım yapma kabiliyetlerini sınırlanmaması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Hayat Eve Sığar uygulaması kamu ve özel sektör iş birliğiyle geliştirildi"
Deegan, kamu özel iş birliğiyle hayata geçen pek çok girişim olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Devletin aslında buradaki destekleyici tavrı vatandaşların da daha fazla dijitalleşmeye ayak uydurmasını, bu hizmetleri kullanmasını sağlıyor. Kamu özel iş birliği çalışması sonrasında ortaya konan çalışmalara örnek verecek olursak Sağlık Bakanlığı'nın 'Hayat Eve Sığar' uygulaması kamu ve özel sektör iş birliğiyle geliştirildi. İlk baştaki gelişim aşaması operatörler tarafından yürütüldükten sonra bakanlığa devredildi uygulama. İçinde bulunduğumuz süreçte de özellikle ekonomik toparlanma sürecinde kamu ve özel sektörün birlikte çalışmasının çok önemli olduğunu ve bu sayede çok fazla fırsatlar yaşayabileceğimizi düşünüyorum."