Güncelleme Tarihi:
Bulut teknolojisi nereye gidiyor? Oracle Bulut'un geleceğini nasıl görüyor?
Aslında Bulut bilişim Dünya ve Türkiye için yeni bir konu değil. Uzun zamandır e-posta teknolojisi, akıllı telefonlar ve dosya paylaşım sistemleri ile farkında olmadan bulut bilişimden yararlanıyorduk. Tüm dünyada bulut kelimesinin yaygınlaşmasından sonra kullandığımız bazı teknolojilerin aslında bulut temelli olduğunun farkında vardık. Son yıllarda hızlı bir gelişim gösteren bulut bilişim şirketlere önemli bir maliyet avantajı sağlıyor. Bulut bilişim kullanımı şirketler için ilk yatırım maliyetini (CAPEX) neredeyse sıfıra indirirken, operasyonel maliyetlerde de %35 civarında tasarruf sağlıyor. Bu da şirketlerin daha fazla kar etmesini ve önceden BT bakım ve idame için ayırdıkları bütçeyi pazardaki rekabet koşullarına yeni ürün ve hizmetlerle, daha hızlı cevap vermelerine imkan sunuyor. Şirketlerin çalışma modellerininde iş süreçlerini lokasyon ve zaman bağımsız bir şekilde her yerden erişimlerinin olması da kuşkusuz iş verimliliği ve dolayısıyla performanslarının artmasında önemli bir etken.
Günümüzde dijital dönüşümün artık isteğe bağlı bir seçim olmadığı bir gerçek. İşletmelerin çevik olmaları, verilerle yönlendirilmeleri, değişimlere tepki verebilmeleri ve hızla yenilikler yapabilmeleri gerken bir devirdeyiz. Bulut teknolojisi sayesinde kuruluşlar bu nitelikleri benimsemeleri halinde daha yenilikçi, daha çevik ve daha entegre olabilmektedirler. Bulutun başarısı ve sağladığı dijital dönüşüm, kültürel ve organizasyonel değişimle birlikte gerçekleşmesi gereken önemli bir unsur haline gelmiş ve işletmelerin gündemine girmiş durumdadır.
İşletme çevikliğinin ön planda olduğundan kuruluşlar da doğru teknolojilere yatırım yapma konusunda hiç olmadığı kadar baskı altında. Teknolojiler arka ofis teknolojilerinden iş stratejisini etkinleştirici teknolojilere doğru kaydıkça günümüzdeki BT yatırımlarına yönelik kararların da iş performansı üzerindeki etkileri açısından ‘ya hep ya hiç’ halini aldığını ve bu nedenle de işletmelerin mutlaka doğru kararları almaları gerektiğini söyleyebiliriz. Konu bulut yatırımlar olduğunda yeni çevik işletmeler, genel ve özel bulut arasındaki klasik farklılığın da ötesine geçip her iki bulut modelinin seçeneklerini ve özelliklerini biraraya getiren daha eksiksiz bir modeli tercih ediyorlar. Gelişmekte olan dijital işletmeler iş yükleri konusunda da çevikliği talep ettikçe bu durum sadece kurumsal BT’nin çevre birimlerine değil kurumsal uygulamalarına da her geçen gün daha fazla uygulanıyor.
Bulut'a ne kadar güvenmeliyiz? Hacker saldırısına çok açık bir teknoloji mi?
Günümüzün kurumsal sınıftaki bulut platformları, doğası gereği güvenli olabilecek bir yapıda, yani işletmeler bulut bilişimin tüm çevikliğini ve maliyet avantajlarını rahatça kullanabilirler. Ancak bunun için işletmelerin, bulut sağlayıcılarının gereken üst düzey güvenliği sağlayıp sağlayamadıklarını araştırmaları gerekiyor. Bunun için altın standart ise güvenliği, donanımdaki en son yenilikler sayesinde en temel noktaya kadar yayabilen ve geçmişte işletmeleri savunmasız yakalamış saldırıları durdurabilecek özelliklere sahip, bulut çözümleridir. Bu sayede bulut platformları, kuruluşların mevcut ve yeni uygulamaları, günümüzün hızlı hareket eden iş ortamında rekabetçi kalmaya devam edebilmek için işletmeler açısından ideal nitelikteki, güçlü kimlik yönetimi, erişim yönetimi ve veri şifreleme özellikleriyle güvenli kılınmış, paylaşılan ve ortak bir mimaride konsolide edebilmelerine imkan tanımaktadır.
Konu şifreleme olduğunda ise dikkat edilmesi gereken bir konu var. Bulut sağlayıcılarının birçoğu, müşterilerinin verilerinin şifreleme anahtarlarını ellerinde tutuyor ve bu da, teoride, dış çevre güvenliğinin ihlal edilmesi durumunda bu ihlali gerçekleştirenlerin müşteri verilerine erişip bunları okuyabilecekleri anlamına geliyor. Bu konudaki en iyi hizmet, müşteriye kendi şifreleme anahtarlarının yönetim kontrolünü eksiksiz olarak veren ve bu sayede de harici tarafların ihlale uğramış verileri okumasına imkan tanımayacak olan bir hizmettir. Bu nedenle işletmeler için benim önerim, herhangi bir hizmeti satın almadan önce bu hizmeti sağlayanların şifreleme anahtarlarıyla ilgili politikalarını kontrol etmeleridir.
Tüm bu nedenlerle güvenlik artık bulutun benimsenmesinin önünde bir engel olarak görülmemelidir. Hatta bulut güvenliği günümüzde o kadar iyi bir durumdadır ki, işletmelerin bulutu benimsemeleri için de bir sebep olarak görülebilmelidir.
iOT (nesnelerin interneti) son yılların hiç kuşkusuz en çok konuşulan konusu. iOT yatırımlarınızı öğrenebilir miyiz? Oracle bu alanda neler yapıyor? iOT'un geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Nesnelerin İnterneti, göreceli olarak genç bir teknoloji olmasına rağmen güçlü getirileri nedeniyle birçok işletme tarafından kullanılmaktadır. Her tür Nesnelerin İnterneti kurulumunun önemli unsurlarından biri de muazzam miktarlarda veri üretmesidir. Yani, bir IoT kurulumunun sundukları, bu kurulumun sahibi olan şirket içinde teknik altyapıya sahip olmayan kitle tarafından da kolayca anlaşılabilmekte ve işlerini daha da geliştirmek için kullanılabilmektedir.
2016 ve sonrasında sanayi ve endüstriyel kuruluşların IoT yatırımlarını hızlandırması bekleniyor. IoT teknolojileri ile birlikte gelişen büyük veri ve analitik yetkinliklerin organizasyonların IoT projelerindeki başarı oranını giderek arttırması bekleniyor. Bu üç teknolojinin artık ana akım teknolojiler listesine girmesi ile birlikte firmaların IoT, Büyük Veri ve Analitik yetkinlikleri kullanarak iş süreçlerinde verimlilik ve değer araştırması üzerine odaklandıklarını görüyoruz. Firmalar operasyonlarını IoT’ler aracılığı ile detaylı olarak izleyebiliyorlar. Akan gerçek zamanlı ve depolanmış veri setleri üzerinde analitik yaklaşımlar geliştirerek sürekli bir optimizasyon çalışmasının yanında veri madenciliği ve keşfi aktiviteleri sayesinde daha önce fark edemedikleri değerleri analiz edebiliyorlar.
Global projelerin ve başarı hikayelerinin daha görünür bir hale gelmesi ile birlikte, yeni teknolojileri hızla benimseyen ve entegre eden bir ülke olmamız nedeniyle Türkiye’de bu konuda girişimlerin ve örnek projelerin çoğalacağına inanıyorum.
Oracle'ın Eylül ayında gerçekleştirilen Oracle OpenWorld etkinliğinde neler oldu?
Her sene global olarak 50bin katılımcının üzerinde sektör temsilcisini ağırlayan “Oracle OpenWorld” etkinliğimiz bu sene 18-22 eylül 2016 tarihleri arasında San Francisco’da düzenlendi. Özellikle Bulut alanında birçok yeniliğin ve stratejinin duyurulduğu etkinliği daha küçük ölçekli olacak şekilde 8 Kasım 2016 tarihinde İstanbul’da düzenliyor olacağız. IaaS, PaaS, SaaS, IoT ve benzeri sektöre yön verecek tüm yenilikleri ve stratejileri sektörümüz ile bu etkinliğimzde paylaşılıyor olacağız.
Türkiye pazarını nasıl görüyorsunuz? Oracle'ın Türkiye'deki faaliyetlerinden kısaca bahseder misiniz?
Ülkemizde özellikle 2015 yılında başlayan buluta yönelim ivmelenmesi 2016 yılında artarak devam etti ve önümüzdeki dönemde de daha çabuk ve daha fazla kuruluş tarafından benimseneceğini düşünüyorum. Ülkemizde akıllı telefonların ve akıllı cihazların artmasına ve 4.5G gibi bir altyapının başlamasına paralel olarak bu ürünler üzerinde uygulamaların ciddi anlamda arttığını görüyoruz. Mobil geliştiricilerin sayısı her geçen gün artıyor ve uygulama geliştirebilecekleri altyapının da kurumsal olmasını ve her platform ve ürünle entegre olabilir olmasını istiyorlar. Oracle olarak Mobil platform çözümlerinde ve nesnelerin interneti konusunda kendi çözümlerimiz mevcut ve bu hizmetleri PaaS ve SaaS uygulamaları ile diğer bulut hizmetleriimiz ile beraber vermekteyiz.