Omensight: Büyük bir karanlık, dünyanın sonu

Spearhead Games isimli geliştiriciyi duymadıysanız, önce daha evvel ürettikleri Stories: The Path of Destinies isimli yapımlarına bir bakın derim. Bu arkadaşlar eğlence, ciddiyet, duygusallık ve savaş halini harika şekilde harmanlayan bir ekip. İlk oyunlarından beri peşlerinde olduğum Spearhead Games, bu sefer de kendi şanına uygun bir yapım ile karşımızda: Omensight. Büyük bir karanlığın aydınlanması için ter döktüğümüz oyunu, gelin sizlere biraz daha yakından anlatmaya çalışayım.

Oyunumuzun teması bir hayli farklı zira aksiyon ve gizem bir arada. Tabii bu tarzın ortaya çıkmasının çok da önemli bir sebebi var. Kontrol ettiğimiz karakterimizin adı Harbinger. Bu arkadaşlar sadece dünya büyük bir tehlike altındayken ortaya çıkan mistik varlıklar. Urralia olarak bilinen dünya ise karanlık bir Tanrı tarafından yok ediliyor. Oyunun henüz başında, Harbinger olarak bu yıkımı birinci elden görüyoruz. Urallia’nın gözü ve kılıcı olarak görevimizse, bu yıkımı bir şekilde durdurmak. Bu işi tamamlamak için, geçmişe gitmemiz gerekiyor. Bildiğimiz tek şey, tüm bu yıkımın bir cinayet ile başladığı. Bizim yapmamız gerekense, karşımıza çıkan karakterlerle etkileşime geçip, neler yaşandığını çözmek ve bu yıkımı bir şekilde durdurmak. Pek tabii oyunun en güzel mekaniği de burada devreye giriyor zira Omensight bizim verdiğimiz kararlara göre şekil değiştiren, bir hayli etkileşime açık bir senaryoya sahip. Karşımıza çıkan karakterlerle savaşıp savaşmayacağımız tamamen bize kalmış. Kendileriyle arkadaş da olabiliyoruz düşman da. Ayrıca verdiğimiz karara göre geçmişte ne olduğunu daha farklı şekillerde deneyim edebiliyoruz.

Zamanın kullanımı bu oyunda büyük önem arz ediyor zira olayları farklı şekillerde deneyim edebiliyoruz. Her karakterin hikâye akışına olan katkısı bambaşka. Bu arkadaşlar hakkında öğrenebileceğimiz bilgiler de oyunun devamında ne gibi kararlar alacağımızı derinden etkiliyor. Anlayacağınız sürekli bir ipucu arama durumu söz konusu.

İşler kızıştığı zaman da pek tabii kılıçlar ve büyüler devreye giriyor. Ana karakterimiz, birçok benzeri yapımda olduğu gibi hızlı ufak bir saldırı ve de yavaş ama büyük bir diğer saldırı modeline sahip. Karakterimizi geliştirdikçe farklı saldırılar ve büyüler de yapabilir hale geliyoruz. Özellikle saldırı ve büyülerin bir arada yapıldığı kombolar bir hayli eğlenceli. Yaratılan renkli dünya da bir diğer dikkat çeken başlık. Etrafta bulunan gizli eşyalar da cabası. Can sıkıcı noktaların başındaysa yapay zekâ geliyor. İçerisine daldığım tüm savaşları fazlasıyla rahat bir şekilde geçtim. Acaba senaryo gereği güçlü bir varlık olduğumdan mı böyle bir yapıya gidildi diye de düşünmedim değil ama yine de düşmanların kolay lokmalar olması can sıkıcı. Ayrıca ana karakterimiz bir noktadan sonra tek düze hareketlerle ilerlemeye mahkum edilmiş. Seviye atladığımız zaman da geliştirilebilecek yetenek sayısı biraz limitli. Uzun lafın kısası, haritalar üzerinde de daha fazla bulmaca ve daha fazla etkileşim olsa, bu oyun tadından yenmezmiş.