Güncelleme Tarihi:
ODTÜ Psikoloji Bölümü araştırmacıları, dokunmatik ekranlara nesnelerin hangi malzemeden yapıldığını da anlama yeteneği kazandırarak "hissetmatik" ekran teknolojilerinin geliştirilmesine katkı verecek yeni proje başlattı.
"Akışkan Malzemelerin Haptik Algısındaki Çok Boyutluluk" isimli projesiyle, L'Oreal Türkiye ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğinde yürütülen "Bilim Kadınları İçin" programının Türkiye ayağında "2020'nin Bilim Kadınları" arasında yer almayı başaran ODTÜ Psikoloji Bölümü'nden Doktor Öğretim Üyesi Dicle Dövencioğlu, projenin detaylarını AA muhabirine anlattı.
Doktorası sırasında İngiltere'de sinirbilim ve beyin görüntüleme üzerine araştırmalar yaptığını bildiren Dövencioğlu, ardından Türkiye'ye dönerek ODTÜ'de "Algı Laboratuvarı"nı kurduğunu belirtti.
Yumuşak malzemeleri dokunarak algılamanın günlük yaşamda kritik bir yetenek olduğuna işaret eden Dövencioğlu, elma satın almaktan gömlek seçmeye kadar çeşitli kararlar verilirken nesnelerin algısının dokunarak yapıldığını vurguladı.
Yumuşak malzeme denilince akla ipek kumaş veya krem gibi malzemelerin geldiğini ancak bunların doğaları gereği büyük ölçüde farklılık gösterdiğini aktaran Dövencioğlu, "Daha önce yaptığımız çalışmada, insanların farklı yumuşak malzemeleri dokunarak keşfederken farklı el hareketleri kullandıklarını göstermiştik. Örneğin insanlar genelde süngeri deforme etmek için basınç uygularken, ince kumları tarayarak veya parmaklarının içinden akıtarak yumuşaklık değerlendirmeleri yaparlar." bilgisini verdi.
Yeni çalışmada ise hissetmatik ekran teknolojilerinin geliştirilebilmesi için algısal yumuşaklık konusunu ortaya çıkarmaya dönük araştırmalar yaptıklarına değinen Dövencioğlu, araştırmalarının disiplinlerarası olduğunu kaydetti.
ODTÜ Algı Laboratuvarı'nda özellikle yumuşak malzemelerin algılanması konusunda araştırmalara başladıklarına işaret eden Dövencioğlu, "İnsan algısı çok karmaşık. Laboratuvarımızda insanların görmedikleri malzemelere dokunurken elleriyle yaptığı hareketleri modelleyeceğiz. Bu hareketleri yapay zeka ile bilgisayarlara öğreteceğiz. Bu kapsamda farklı insan gruplarıyla deneyler yapacağız." dedi.
Her yerde bulunan akıllı sistemlere dikkati çeken Dövencioğlu, telefonların insan yüzünü tanıyabildiğini, insansız araçların nesne tanımayı az çok öğrendiklerini ama bu nesnelerin hangi malzemeden yapıldığına ilişkin çözümlerin henüz üretilemediğinin altını çizdi.
"Yürüttüğümüz proje ile dokunulan dünyayı ekrana taşımayı hedefliyoruz." diyen Dövencioğlu, şöyle devam etti:
"Yumuşaklık algımızdaki boyutları tanımlama hedefi taşıyan projemizle malzemeleri nasıl algıladığımızı anlamayı amaçlıyoruz. Malzemeleri nasıl algıladığımızı anlamamız, yakın gelecekte robotların sadece sert metallerle araba yapmamasını, yumuşak malzemelerle de çalışabilmelerini sağlayabilecek. Dokunmatik ekranların yerini hissetmatik ekranların alması yönünde pek çok araştırma laboratuvarında çalışmalar yürütülüyor. Hatta bilgisayar ekranlarından kokunun da algılanabilmesi yönünde çalışmalar var. Bir çalışmada, bahçeden elma toplayabilen yani elma algısını dokunarak anlayabilen yapay zekalı robotlar geliştirildi. Bizim yürüttüğümüz çalışmalar, robotların daha yumuşak malzemelerle etkileşime girmesine de katkı sağlayacak.
İnternet alışverişlerinde de yakın zamanda görselliğin yanında dokunma bilgisine de ihtiyaç duyulacağını öngörüyoruz. Bu konuda çalışan laboratuvarlar hissetmatik ekranların geliştirilmesi için çalışıyorlar. Psikoloji ve sinirbilim alanında yaptığımız çalışmaların, hissetmatik ekran teknolojilerinin gelişmesine katkı vereceğini düşünüyoruz. Dokunmatik ekranların yerini hissetmatik ekranların almasıyla internetten sipariş ettiğimiz gömleğin kumaşına dokunmak mümkün olabilecek."
Dövencioğlu, çalışmalarında insanların gündelik akışkan malzemeleri dokunarak algılarken davranışlarını inceleyeceklerini, malzemelerin reolojik karakteristiklerini laboratuvar ölçümleriyle sınıflandıracaklarını, algısal ve reolojik yumuşaklık arasındaki ilişkileri modelleme ve makine öğrenme yöntemleriyle tanımlanacak.
Dicle Dövencioğlu, çalışmalarının özgün yönünü açıklarken, "Dünyanın farklı laboratuvarlarında algı araştırmaları yürütülüyor. Bizim çalışmamız, uluslararası yayınında da gösterdiğimiz gibi insanların tamamen kendi özgür hareketlerini modellemeye dayanıyor. Yani insan algısı sırasında el hareketlerini tamamen özgür bırakıyoruz." diye konuştu.