Güncelleme Tarihi:
Web’in doğumundan bugüne geçen çeyrek asırda tüketiciler, hayatlarını dijital teknoloji olmadan sürdüremez hale geldiler. Verileri dijital hale getirmenin faydaları ve yeni dijital teknolojilere geçmemenin getirdiği riskler hızla belirgin hale geliyor. Benzer şekilde, işletmenizi online tutmak ve diğer ülkelerle şirketlerin geldiği düzeyle aynı seviyede olmak da kesintisiz bir takibi zorunlu kılıyor.
Dijital dönüşüm, her sektörde eldeki verileri kullanarak benzersiz bir müşteri deneyimi yaratmak için önemli bir adım. Bununla beraber iş sürekliliğinin avantaj sağladığı perakende, sağlık, bankacılık ve kamu gibi sektörlerin ise olmazsa olmazı… Teknik altyapısını ve iş süreçlerini dijitalleştiremeyen şirketler gittikçe daha da zorlaşan rekabette geride kalmayı kabullenmiş sayılıyor. Verilerin dijital hale getirilmesi işletmeler için faydalı olmasının yanı sıra müşteriler için de yeni fırsatlar yaratıyor. Hayatlarını sadece kolaylaştırmakla kalmıyor aynı zamanda çok daha verimli olmalarına da yardımcı oluyor. Mobil telefonlarıyla hızlıca gidecekleri rotayı belirleyebiliyorlar. Sürekli veri iletimi hizmetlerinden yararlanarak düşük abonelik bedelleriyle sanal olarak sonsuz miktarda müzik ve filme erişiyorlar. Sosyal ağlar da istedikleri zaman ve yerden arkadaşları ya da meslektaşlarıyla hızlı ve kolayca iletişim kurmalarına olanak veriyor.
İşletmeler ve tüketiciler verileri dijital hale getirmenin faydalarından yararlanırken bu aynı zamanda bazı sistem açıklarına da yol açabilir. Temassız ödemenin kullanımı arttıkça tüketiciler artık daha az nakit para taşıyor. O zaman düşünün ki kartlı ödeme sistemleri çalışmıyor. Sabit telefonların yerine cep telefonları geldi. Peki ya mobil ağlar çalışmazsa ne olur? Tüketiciler artık eskisinden çok daha fazla kişisel bilgisini online’da paylaşıyor ki bu da hassas bilgileri teşhir etme riskini artırıyor.
En fazla kullanıcıların o anda sıkıntı duyacakları bu tür olaylarla artan şekilde karşılaşmak ya da hizmetlere güvenememek şirketin saygınlığına zarar verecek ve uzun dönemde de tüm verileri dijital hale getirme süreci bundan zarar görecektir.
2017 Veeam Erişilebilirlik Raporu’na göre, planlanmayan işletme kesintileri yılda 21,8 milyon dolara mal oluyor. Doğrudan masraflara ek olarak kesintiler parayla ölçülmesi zor olan sonuçlara da yol açıyor. İşletmelerin yarısından fazlası (yüzde 53) bunların müşteri güvenini düşürebileceğinden endişelenirken yarıya yakını da (yüzde 45) markaya zarar verebileceğinden korkuyor.
Bu nasıl önlenebilir ve verileri dijital hale getirmeye olan güveni nasıl koruyabiliriz? Tüm kurumların ve yetkililerin çok daha yakından incelemesi gereken konular var. Bu konular müşterilerin şirketteki kesintilerden etkilenmesini önlemekte kullanılan sistem ve rutinlere sahip olması.
Eğer şirketler müşterilerinin kendilerinden beklediği tam erişilebilirliği sağlayamazsa kullanıcılar da kendi “yedekleme” çözümlerini uygulamaya başlıyor. Örneğin kartla ödemenin çalışmayabileceği günlerde kullanılmak üzere cüzdanlarında bir miktar para bulunduruyor, başka bir operatörün hattına sahip ek bir cep telefonu taşıyor ya da diğer bir TV operatörüne bağlı başka bir televizyona sahip oluyor. Bu sadece gerçek dışı değil aynı zamanda da sıkıntı verici. Kullanıcılar ev ağları için kullandıkları sistemlere güvenmeli, kendi “yedek” çözümlerini bulmak zorunda olmamalılar.
Türkiye, plansız kesintilerin en büyük nedenlerinden biri olan siber saldırılar karşısında siber savunma altyapısını ve ülkenin kritik altyapısını koruma yetkinliğini güçlendirmek için daha fazla bütçe içi fon tahsis etmeli. Ama hükümet bunu tek başına yapamaz. İşletmelerin bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor. Veeam’in araştırması büyük çok uluslu şirketler de dahil birçok şirketin geleneksel yedekleme / kurtarma becerileriyle sorun yaşamaya devam ettiğini göz önüne seriyor. Ayrıca üretkenlik ve karlılığı etkilemesinin yanı sıra dijital dönüşüm gibi stratejik girişimleri de engelliyor.
Verilerin dijitale hale dönüştürülmesi büyük olanaklar sunuyor ama işletmeler de kullanıcıların gizlilik, erişilebilirlik ve benzeri endişelerini görmezden gelmemeliler. Kurumlar müşterilerinin onlara güvenmelerini ve buna devam etmelerini sağlayacak şekilde güçlü sistemleri olduklarından emin olmalılar. Günümüzde yaygın olan erişilebilirlik ve koruma uçurumlarını göz önünde bulundurarak BT’nin iş birimleri ve müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamada sorunlar yaşadığını söyleyebiliriz. Bu BT yöneticilerini ve yönetim kurullarına cevap vermekle yükümlü kişileri büyük bir endişeye sevk etmeli.