Güncelleme Tarihi:
Uzun süren inanç yıllarından akıl yıllarına geçiş Avrupa’nın sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik düzenini baştan aşağı değiştirivermiştir. Leonardo Vinci, Copernicus, Galileo, Kepler, Newton gibi yaşadığı çağı derinden etkileyen dehalarla başlayan aydınlanma,150 sene içinde, endüstriyel devrime dönüşmüştür. Toprak ağaları yerlerini fabrika sahiplerine bırakırken, geçimlerini tarımdan sağlayan köylüler yeni düzenin işçi sınıfını oluşturmuşlardır. Fütüristler 21 inci yüzyılın, endüstriyel devrimden daha kapsamlı değişimlerin yaşanacağı bir yüzyıl olacağını ileri sürmektedirler.
Dünya bilgi üretebilenler, bilgiyi depolayabilenler, bilgiyi dağıtabilenler, bilgiye ulaşabilenler bilgiyi kullanabilenler ve bunları yapamayanlar olarak ikiye ayrılacaktır.
Sanayi devrimi işçiler yerlerini bilgi üreten beyaz yakalı araştırıcılara, fabrikalar büyük şirketlerin ve devletlerin kurduğu araştırma merkezlerine bırakacaktır. Küreselleşme bu değişimlerin uluslararası ilişkilere yansımasından başka bir şey değildir. Bu yazımızda önümüzdeki 20 sene içinde toplumu şok etmesi beklenen değişimlerin bazıları aktarılacaktır.
Maddenin makroskopik davranışlarını, yani çıplak gözle veya optik mikroskopla veya benzeri ölçü aletleri ile gözlenen dinamiklerini ve özelliklerini, klasik fizik (mekanik, optik, elektrodinamik, termodinamik) atomik boyutlardaki dinamiklerini ve özelliklerini kuantum fizik kanunları belirler.
Metrenin milyarda biri kadar küçük molekülerin, genel anlamda, atomik ve nükleer boyutlarda maddenin, dinamiğini belirleyen kuantum fiziği, endüstriyel devrimi doğuran klasik fizik gibi,21’inci yüzyılın siyasal, sosyal, ekonomik yapısını değiştirecek NANOTEKNOLOJİ devrimini şekillendirmektedir
Bilgi her türlü gelişmenin, sosyal ve siyasal etkinliklerin temel parametresi haline gelmiştir. Şimdiden ekonomi literatürüne Bilgi Kaynaklı Üretim Ekonomisi(Knowledge Base Economy) terimi yerleşmiştir. Ülkemizin bu önemli değişimi algılayan bilim teknoloji sistemi ile bu gelişimi programlarına yansıtabilen bir siyaset kültürüne sahip değildir.
İnsanlık, çevresi ile bilinçli ilişkiler kurduğu ilk günden itibaren, evreni oluşturan maddenin en küçük yapıtaşları ile uzayın sonsuz derinliklerine gömülen gizemleri anlamaya çalışmıştır. Mikroskobik boyutlarda üretim, moleküler seviyede başlar. İstenilen özelliklere sahip malzemeyi atomik boyutlardan başlayarak elde etmek anlamına gelir. Nano teknoloji 21 inci yüzyılda ülkelerin performanslarını etkileyecek stratejik bir üretim sistemi olmaya namzettir. Nano bir fiziksel büyüklüğün milyarda biri anlamına gelir. Örneğin, bir nanometre bir metrenin milyarda biri kadar bir uzunluğu bir nanosaniye bir saniyenin milyarda biri kadar bir zaman aralığını ifade eder. Bir nanometre insan saçının milyonda biri kadardır ve bu uzunluğa ancak 3 veya 4 tane atom yerleştirilebilir. Atomlar çıplak gözle veya optik mikroskoplarla görülemeyecek kadar küçük yapılardır. Eğer yerküreyi bir futbol topu kadar küçültmek, atomu aynı oranda büyütmek mümkün olsa, atom ancak bir kiraz büyüklüğünde olabilir. Çevremizde gördüğümüz her nesne, çok sayıda atomun bir araya gelmesi ile oluşur. Örneğin küçük bir fincan su içinde 100 milyar çarpı bir katrilyon tane atom bulunur. Nano boyut, maddenin milyarlarca atomdan oluşan yoğun haldeki özellikleri ile kuantum fiziğinin etkin olduğu tek tek atom veya molekülden oluşan yapının sınırı olarak tanımlanır.
Tusanami okyanusun ortasında kendisini fazla fark ettirmez; ancak kıyılara vurduğunda bir felaket olur, ortalığı kasıp kavurur. Dünya, henüz fark edemediği teknolojik bir tusanami, olayına gebedir. Nano teknoloji üretim pazarına bir tusanami dalgasının kıyaya vurması gibi girecektir; önümüzdeki 15-20 sene içinde sosyolojik, politik, ekonomik kavramları alt üst edecektir. Nano teknoloji, birbirini takip eden önemli bilimsel buluşların oluşturduğu yeni bir bilgi paradigması yaratacaktır. Biyologlar ilk canlı hücrenin 3,5 milyar yıl önce oluştuğunu tahmin etmektedirler. Hücre nano boyutta bir biyolojik makineye benzer. Enerji girişi sürdükçe genetik malzeme üretir. Nano teknoloji doğanın bu olağanüstü düzenini örnek alarak üretim yapmayı tasarlamaktadır.
Bilimsel ve teknolojik alanda elde edilen bu gelişmeler hükümetleri ve şirketleri nano teknoloji alanında yatırım yapmaya araştırma laboratuarları kurmaya yöneltmiştir. Nano teknolojinin dayandığı mantık sade ve basittir. Nasıl doğa, atom ve molekülleri kendi fabrikalarında üreterek canlı yaşamı meydana getiriyorsa, nano teknoloji doğanın bu olağanüstü işleyişini örnek alarak geliştireceği teknikler ile atom ve moleküllerden başlayarak ürünlerini meydana getirmeyi amaçlar.
Bilimsel ve endüstriyel devrimi yaşamayan Türk toplumu bedelini bir dünya devleti olan Osmanlı imparatorluğunu kaybederek ödemiştir. Nano-teknoloji, hem fikir hem de yöntem arayışı olarak üniversitelerde doğmuştur ve hızla gelişmektedir. Cumhuriyet Türkiye’si, şayet bu devrimi ıskalarsa, kanımca durum onu gösteriyor, gelecekte siyasi bütünlüğümüz dahi tartışma konusu olur. Üniversiteleri bilimsel kalite ile değil, sadece rektör seçimi ile fark eden ve değerlendiren toplum ve siyasetin ülkemizin geleceğine bir katkı yapması mümkün değildir.
Nano-teknolojinin önümüzdeki 20 sene içersinde yaşantımızda meydana getireceği olası değişimler veya nano-teknoloji rüyasından beklenen gelişmeler bilimsel mantık sınırları içinde kalınarak aşağıda özetlenmiştir
1-Endüstriyel devrimin neden olduğu su, hava, toprak, deniz kirliliği, küresel ısınma gibi
Gezegeni felaketlere sürükleyecek etkinlikler kontrol altına alınacak ve bazıları tamamen önlenecektir.
2-Ormanların tüketim amacıyla yok olmasının önüne geçilecektir.
3-Kanserden, bakteriyel kökenli ve vürütik hastalıklara kadar tedavisi mümkün olmayan pek çok hastalığın tedavisi mümkün hale gelecektir.
3-Beyin, kalp, böbrek gibi kritik organların zaman içinde kayıp olan dokularını yeniden üretebilecek nano-robotlar devreye girecektir.
4-İnsanlık sağlıklı yaşlanma ve uzun yaşam imkânlarına kavuşacaktır.
5-İlaçları sadece sorunlu bölgelere taşıyabilen nano-robotları kullanır hale gelecektir.
6-İnsülün gibi yaşam için gerekli hormonları üretme kabiliyetini kaybetmiş organlar, nano-robotlar yardımıyla tekrar hormon üretebilme kabiliyetine kavuşacaklardır. Dünya üzerindeki şeker hastalarının sayısı göz önüne alınırsa böyle bir teknolojinin önemi anlaşılır.
7-Çelik kadar dayanıklı ve insan kemiği üreten nano-robotlar yapılacaktır. Kemiklerdeki metal kökenli tranplantosyonlar sona erecektir. İnsan yaşlanmasına rağmen kemiklerinde yük taşıma kaybı olmayacaktır.
8-.Cerrahi müdahaleleri minimuma inecek özel bir hücre cerrahisi uzmanlık alanı doğacaktır.
9-Uzay yolculukları aile bütçeleri ile karşılanabilecek kadar ucuzlayacak, uzayda özel mülkiyet söz konusu olacaktır.
10-Günümüzdeki imalat sanayinin en önemli girdisi olan işçilerin yerini, kendi kendine üretim ve tasarım yapabilen akıllı nano-robotlar alacaktır.
11-Tüketim çeşitlenecek, ucuzlayacak, akıllı tüketim malları piyasa sürülecek, kullanın süreleri uzayacak, imalat sanayi kabuk değiştirecektir.
12-Global yaşam ile birlikte bireysel davranış normları değişime uğrayacaktır
13-Eğitim felsefesi bilgi edinmek yerine yaratıcı kabiliyetler edinmek şeklinde değişecek ve eğitim ömür boyu sürdürülecek bir etkinlik haline dönüşecektir.
14-Dünya üzerindeki enerji kaynaklarının paylaşımından ortaya çıkan gerginlikler yeni enerji teknolojilerinin devreye girmesi ile gevşeyecektir.
15- Bütün bu değişimlere nano-teknoloji ve onun türevleri neden olacaktır.
16-Moleküler boyutta üretilen tranzistörler tüm elektronik ve iletişim teknolojisine hız ve inanılmaz boyutlarda bilgi depolama olanağı sunacaktır.
Mühendislik, tıp ve askeri alanlardaki uygulamalar, nano-teknolojiyi devlet ve özel sektörün ilgi odağı haline getirmiştir. Nano-teknoloji yukarda belirtildiği gibi kuantum fiziği kanunlarının, fizikçiler, mühendisler, kimyacılar tarafından istenilen özelliklerde ürün geliştirmek amacıyla yaptıkları uygulamalar sonucu oluşturdukları bir teknolojidir
Ülkemizin Koç, Sabancı, zorlu, Eczacıbaşı gibi büyük şirket toplulukları kuracakları nano-teknoloji araştırma laboratuarları ile bu yarışta yer almazlarsa 20 sene içinde büyük bakkallara dönüşeceklerdir.