Güncelleme Tarihi:
Bulut uygulamaları ve mobil cihazların yaygınlaşması şirketlerin verimliliğini artırırken, çeviklik ve yenilikçilik konusunda da hızlı ilerlemelerini sağlıyor. Uzak ofis ve uzaktan çalışan kavramları, çalışan verimliliğine olumlu etkileri kadar mâliyet avantajı sebebiyle de son dönemde birçok şirket tarafından uygulamaya koyuluyor.
Her 10 çalışandan 4’ü mobil olacak
Hâlihazırda şirketlerin neredeyse yarısının (%48) esnek iş gücü uygulamalarına sahip olduğunu gösteren Upwork’ün çalışması, departmanların yüzde 63’ünde zamanının büyük bölümünü uzaktan çalışarak geçiren biri bulunduğunu ortaya koyuyor. Araştırma, 2028 yılına kadar tüm çalışma gruplarının içerisinde uzak çalışanların bulunacağını kaydediyor. Strategy Analytics’in çalışması ise 2022 yılına kadar dünyadaki tüm iş gücünün yüzde 42,5’unun mobil çalışanlardan oluşacağını gösteriyor. Tecla’nın araştırmasına göre uzaktan çalışanlar şirketlere yılda ortalama 7 bin dolar tasarruf ettiriyor.
Uzak ofis olarak da bilinen uzaktan çalışma eğilimi yükselişe geçerken, beraberinde siber güvenlikle ilgili çeşitli endişeler getiriyor. Farklı bir ağ, cihaz, konum ve uzak çalışmayı kolaylaştıran bulut hizmetleri şirketlerin karşılaşabileceği tehdit yüzeyini artırıyor. Çalışanların şirketlerin korunaklı siber güvenlik yapılarının dışına çıkması, kritik verilerin şirketlerin kontrol edemediği ağlarda ve cihazlarda kullanılması anlamına geliyor.
Kendi cihazını getir (BYOD) yaklaşımı güvenliği azaltıyor
Gereken güvenlik politikalarının belirlenmesi ve önlemlerin alınmasıyla uzaktan çalışanların güvenlik endişesi olmadan şirketlere katkı sunabileceğini belirten Forcepoint Türkiye, Rusya, CIS Bölge Direktörü Levent Turan, “İşletmeler coğrafi kısıtlamalar olmadan çalışanlarının emeğinden faydalanmak istiyorlarsa, mobil iş gücünün getirdiği avantajlar kadar problemleri de kabullenmeli ve tedbirleri buna göre almalılar. Uzak çalışanlara uygun bir güvenlik yaklaşımı için mobil cihazlarla ilgili bir politika öncelikli olmalı” şeklinde konuştu.
iPass’in mobil güvenlik raporu, şirketlerin yüzde 34’ü mobil çalışanların cihazlarındaki açıklar yüzünden veri kaybına uğradığını gösteriyor. Mobil çalışanların kendi cihazlarıyla şirket ağına ve kaynaklarına uzaktan eriştiğini belirten Turan, böylece ofisteki fiziksel ve elektronik güvenlik katmanlarından uzaklaşıldığının altını çizdi. Bu tip durumlarda bağlanılan kablosuz ağların güvenliğinden emin olmak gerektiği gibi, VPN gibi araçlarla veri kaçaklarının önüne geçilebiliyor.
Bulutta erişim temelli bir yaklaşım benimseyin
Mobil çalışanlara sahip işletmeleri bekleyen bir diğer güvenlik problemi ise bulutta yaşanıyor. Turan, “Bilişim güvenliği uzmanları, bulut üzerindeki verilerin güvenliği için erişim temelli bir yaklaşımı benimsiyor. Verilere kim, nereden, ne zaman, nasıl erişiyor ve hangi bilgilere erişiyor sorularını yanıtlayabilen bir güvenlik politikası, buluttaki verileri güvende tutmanızı sağlar” dedi.
Forcepoint, bulut güvenliğini CASB ile sağlıyor
Turan, Forcepoint çözümleriyle bulut ortamında güvenliği sağlamanın son derece kolay olduğunu belirtti ve ekledi: “Forcepoint Bulut Erişimi Güvenlik Aracısı (Cloud Access Security Broker) ile ister özel ister hibrit bulut ortamı kullanın; sistemin kullanımını otomatik keşfetmek, riskleri analiz etmek, SaaS ve üretim uygulamaları için belirli kontrolleri yaptırmak son derece kolay. Araştırma şirketi Gartner’ın 2019’un En İyi 10 Güvenlik Projesi listesine aldığı Forcepoint CASB’nin yanı sıra, Web Security aracımız da bulut uygulamalarını kontrol modülü ile bulut işlemlerinin görünürlüğünü artırıyor ve entegre bir yaklaşımla kontrol imkânı veriyor.”