Güncelleme Tarihi:
Peki, bilişim teknolojileri bağımlılığı ya da daha yaygın kullanımıyla "internet bağımlılığı" bir hastalık mı? Öyle ise tedavisi var mı? En riskli yaş grupları hangisi? Sorunlu internet kullanımı hangi aşamadan sonra başlıyor ve en önemlisi bu "salgın"a karşı hangi önlemler alınabilir?
Alanında uzman kişileri dinleyen TBMM komisyonu, sorunun çözümüne ilişkin önerilerinin yer aldığı bir rapor hazırlayıp, kamuoyunun bilgisine sunacak.
Komisyonun, TBMM tatile girmeden önce yaptığı son toplantısında, internet bağımlılığıyla ilgili sunum yapan isimlerden birisi de Türkiye Bilişim Derneği İcra Sektör Kurulu Üyesi Doç. Dr. Özhan Yalçın'dı.
Yalçın aynı zamanda çocuk ve ergen ruh sağlığı alanında uzman.
Gençler arasında bazı intihar vakalarında sorumlu görülen Mavi Balina oyununa özel bir başlık ayıran Yalçın'ın, bağımlılığın boyutu ve buna karşı alınabilecek önlemlere ilişkin TBMM komisyonuna sunumunda öne çıkan tespitleri derledik:
"Bağımlılık" deyince eskiden sadece alkoldür, esrardır yani legal ya da legal olmayan maddelerin bağımlılık yapması söz konusuydu. Ama artık son 20-30 yılda internet ve teknolojinin yaygınlaşmasıyla beraber böyle bir terim de ortaya çıktı.
Bunlar arasında en sık görülenleri aşırı internet oyunu oynama, sürekli "selfie" çekme, aşırı cep telefonu kullanma, sürekli dizi izleme gibi hem daha "benign" (iyi huylu) hem de daha "malign" (habis) olabilecek bağımlılıklar olabiliyor.
İhtiyaç için internet kullanımı, işiniz için, bankacılık gibi yararlı kullanımı kapsarken, sık ve düzenli kullanımı eğlence ve boş zamanları geçirmek için de yani iş, akademik, mesleki alanlar dışında da kullanmayı içeriyor ama bunları kullanan herkes tabii ki bağımlı olmuyor.
Kişi, bağımlılık düzeyinde olmasa da gene de işlevselliğini etkilemeye başlayan şekilde teknoloji kullanmaya başlıyor.
Yani bir ergene arkadaşlarıyla buluşmak keyif verirken artık onunla buluşmak yerine bahaneler üreterek oyun oynamaya başlayabiliyor.
İnternet bağımlılığı geliştikten sonra ise kişide artık akademik, mesleki işlevsellikte ileri derecede bozulma, iş kaybı, okul kaybı, aileyle ilişkili sorunlar, kimlik kazanımında bozulmalar, kişide internetten, oyundan ayrı kaldığında sinirlilik, madde kullanımındaki gibi çekilme belirtileri ortaya çıkabiliyor ve bunlar da aynı zamanda sağlık sorunları, sedasyonel, yani sürekli internet başında olduğundan obezite gibi sorunlara yol açabiliyor.
Dünyada yaygınlıklarına baktığımızda öncelikli olarak Tayvan, Güney Kore'de gibi Uzak Doğu ülkelerinde çok sık görülürken ve bir halk sağlığı sorunu haline gelmişken, yavaş yavaş Orta Doğu ülkeleri, Katar, ABD ve son yıllarda Avrupa'da da bir artış var. Avrupa biraz daha korunaklıydı, ama özellikle İngiltere'de de sıklıkla artış var.
Her zaman ulaşılabilir olması ve her ortamda kullanılabilmesi nedeniyle.
Mesela bir sunuma girdiğimde burada sigara içebilir miyim? İçemem, ama bir alışveriş merkezine gittiğimde wi-fi ücretsiz, istediğim gibi kullanabilirim. Kontrol kişide, istediğim zaman uzaklaşırım.
Facebook'ta birisiyle yazışırken tartışıyor muyum? Bilgisayarı kapatırım ama normal hayatınızda tartışırken bir anda ilişkiye son verebilir misiniz? Hayır.
İstediğiniz kimliğe bürünebilirsiniz. Özellikle sosyal sorunları olan, sosyal ilişki kurmakta zorlanan bireyler internet ortamında ilişki kurmaya daha yatkın olabiliyor.
İstenilen kimliğe bürünebilme de özellikle ergenler için önemli. Kendilerinden hoşnut olmayan özelliklerini sanki iyiymiş gibi gösterebiliyorlar.
Aşırı kullanım sadece psikiyatrik bulgulara yol açmıyor, bedensel belirtilere de yol açıyor.
Bu kişiler hipertansiyon (yüksek tansiyon), obezite, kardiyovasküler (kalp ve damarla ilgili) sorunlar, duruş bozuklukları ve gözle ilgili sorunlar yaşayabiliyorlar.
Aşırı vakalar, Güney Kore'de, Tayvan'da ölümle birleştirilmiş. Çünkü 24 saat internetin önünde atıştırıp doğru dürüst yemek yemeyen, hiç uyumayan kişiler tabii ki obez hale geliyorlar ve bununla ilgili sağlık sorunları yaşıyorlar.
Daha çok aşırı sayıda çok oyunculu, çevrimiçi rol oynama oyunları ergenlikte bağımlılıkla ilişkili.
Burada bir grup halinde hareket ediyor, kendine bir hedef koyuyor. Çünkü bunlar ergenlikte önemli. Ya da sorunları bunlarla oynayarak, gerçekten koparak yok sayıyor.
Ama bunlar tabii ki ergenin sorunlarını çözmediği gibi, çok daha fazla sorunlara yol açıyor.
Sosyal sorunları varsa, arkadaş bulmaktansa internet üzerinden "chat"leşmek daha kolay gelebiliyor.
Alkol kullanan bir bireyde (alkolden mahrum kaldığında) ellerde titreme, çarpıntı gibi çekilme belirtileri olabilir.
Ağır vakalarda biz buna benzer bulgular görebiliyoruz. Hatta yatırdığımız bazı vakalarda ileri derecede çekilme belirtisi, sanki madde bağımlısı gibi çekilme belirtileri gözlenebiliyor.
İki çeşidi var aslında, bir genelleşmiş internet bağımlılığı. Burada kişi, hayattaki sorunlarını çözemiyorsa bunları sanal ortamda ayrı kimlikler kullanarak çözmeye çalışıyor, yani stresle baş etme yöntemi gibi.
Ama bu durum tabii ki kişinin sosyal becerilerini de bozduğundan kişi iyice internete düşüyor.
Özelleşmiş internet bağımlılığı ise pornografi, cinsellik, oyun ve kumar oynama gibi daha spesifik şeyleri içeriyor.
Ergenleri, genelde çevrimiçi, çok sayıda oyuncu içeren oyunlar kötüye kullanıyor.
Burada sorun şu: Örneğin Güney Kore'deki Han ile Ankara'daki Meral aynı anda internete giriyor. Orada belki günün uygun bir saati, ama Meral girdiğinde gecenin 3'ü. Yani zaman kavramı bulanıklaşmaya başlıyor.
Gene sanal rekabet, yapay olarak grup halinde hareket etme gibi ergenlikte önemli olabilecek şeylere, kişi buradan da uyum sağlamaya çalışıyor. Yani bilgi edinmek yerine sıkıntı gidermeye çalışıyor.
Kullanım sırasında da kişi ne kadar zaman geçtiğini anlamakta zorlanıyor, bu da prognozu, yani ilerleyişi artırıyor. Bu, özellikle koruyucu ruh sağlığı açısından önemli.
İnternet ve video bağımlısı olan gençlerde genelde çoğu çalışmalarda aile içi iletişim sorunlarına rastlanıyor. Yani aile içinde iletişim sorunları olan, ailenin genel olarak ruh sağlığının bozuk olduğu durumlarda çocuklar çok daha kolay bağımlı hale geliyorlar.
Bir diğer şey de intihar riskinin artması. Bu bir sonuç olabilir; yani kişi bilgisayar başında durduğu için, davranışsal aktivasyon sağlayamadığı için, uyku bozuklukları nedeniyle depresyon geliştiriyor olabilir. Ya da depresif bir birey sosyal ortamdan kaçındığı için teknolojiye sığınıyor olabilir.
Ergenler tabii çok yatkın bir grup ve bu internet ya da teknoloji bağımlılığı ergenlikte geliştiğinde yetişkinlikte gelişene kıyasla çok daha yıkıcı seyrediyor.
Niye? Çünkü biz bu çocuklardan ergenlik döneminde cinsel, akademik, mesleki bir kimlik oluşturmalarını bekliyoruz.
Bir erişkin bu kimlik öğelerini tamamlamışsa yıkıcı etkisi daha azdır. Ama bunları tamamlayamamış bir birey, zaten teknolojiyle aşırı uğraşa devam edecektir.
Ergenler için kimlik arayışı, farklı kimlikler edinme internette çok daha kolay olabiliyor; bu da ergenlerin daha riskli olmasına neden oluyor.
Diyelim ki alkol bağımlısısınız ve bırakmak istiyorsunuz. Hedefimiz net: Zor da olsa hiçbir zaman alkol kullanmayacaksın, arada bir arkadaşlarla içmek gibi bir durumumuz yok. Sigara bağımlılığında, arada kahveyle beraber içebilirsin demiyoruz, çünkü o zaman tedavi olmaz.
Ama internetin çok fazla yararlı kullanımı da var. Mesela ben bir doktorum, bilgisayar mühendisi değilim, ama her işimi, reçete yazmaktan tutun da hasta kayıtlarına kadar, burada sunum yapmaya kadar bilgisayardan yararlanıyorum.
Peki, ben ne diyeceğim ergene ya da gence? "Hayatından interneti, teknolojiyi tamamen çıkar" mı diyeceğim? Hayır, böyle bir şey mümkün değil. O yüzden, bununla mücadele etmek de çok daha zor.
Oyun bağımlılığında oyun oynanmasının sonlandırılması hedefken, internet bağımlılığı yani oyun dışı internet bağımlılığında hedef interneti uygun, yararlı bir şekilde kullanmasını sağlamak.
Sonuç olarak, yavaş ilerleyen, genelde saklanılan, genelde tedavi olmak istemedikleri için çoğu zaman bize başvurmayan kişiler söz konusu.
Bize o kadar ciddi anlamda internet bağımlıları geliyor ki… Ailesi engellediği zaman saldırganlık gösterenler… Polis zoruyla, neredeyse madde bağımlısı gibi çocuklar gelebiliyor.
Genel olarak baktığımızda, kişinin dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, depresyon, sosyal fobi gibi internet, teknoloji bağımlılığına yatkın bir durumu varsa bunlar tedavi edildiğinde bazen yüz güldürücü sonuçlar alabiliyoruz.
Ama özellikle bağımlılık geliştikten sonra, çoğu zaman psikoterapi ve ilaç girişimlerine dirençli bir durum görüyoruz. O yüzden koruyucu ruh sağlığı çok önemli.
'Mavi Balina, profesyonel bir şebeke gibi'
Mavi Balina, Filipp Budeykin adında 25 yaşında bir Rus tarafından geliştirilmiş, 2013 yılında ortaya çıkmış, kurbanlarını biyolojik atık olarak görüyor.
Platformlarda uygulaması yok. Yani, "Ben Mavi Balina'ya gireceğim" diye giremezsiniz. Direkt kullanıcılara ulaşıyor.
Psikiyatrik sorunları olduğunu anladıkları, yani bilişimde bu tarz ayak izleri bırakmış çocuklar, intiharı araştırmış çocuklar, kendine zarar vermeyi araştırmış çocuklara ulaşıyorlar ve direkt ulaşıyorlar, mesajlar, cep telefonları yoluyla. Veri hırsızlığı yapıyorlar.
Çok profesyonel bir şebeke. Kurucusu hapiste ama diğer yöneticilerinin nerede olduğu bilinmiyor.
Bilişim ve Teknoloji Kurumu (BTK) engelleyemiyor. Ülkemizde 150 çocuğun ölümünden sorumlu olduğu iddia ediliyor. Giderek artan bir yaş aralığı var, erişkinlere doğru da kayıyor.
Mesela balina, depresyon ve intiharla ilişkiliymiş; mavi renk daha depresyon rengi. Algı yönetimi var, profesyonel yönlendirme ve sizi yönlendiren, size ulaşan kişiler, mail yoluyla olabilir, cep telefonuyla olabilir, hep üst düzey bireyler.
Kişiye aşağılık olduğunu hissettiriyor ve mottoları şu: "Sen bir mavi balinasın, ölmelisin, kurtulmalısın" ve reenkarnasyondan bahsediyorlar, "Yeniden doğacaksın" diye.
50 görev var, genelde geceleri veriliyor. Kendine zarar vermeyi normal hale getiriyor. Korku içerikli video ve müzikler kullanılıyor. Hepsi depresif ve intiharla ilgili. Son görev ise intihar.
Çocuğa cep telefonu ve tablet mümkün olduğunca geç alınabilir.
Evde laptop yerine masaüstü bilgisayar kullanımının bağımlılık riskini azalttığını biliyoruz, çünkü laptopu her yere taşıyabilir.
Bilgisayarın ise salon ya da oturma odası gibi ailenin olduğu ortamlarda kullanılması gerekiyor. Bunun iki avantajı var: Çocuk neye giriyor görüyorsunuz. İkincisi de etrafta konuşma, dikkat dağıtıcı şeyler olduğu için çocuk daha az dalıyor bilgisayara, bu da bağımlılık riskini azaltıyor.
En önemli şey, küçük yaşlardan itibaren zaman ve yer kısıtlamalarının uygulanması. Mesela, özellikle ödevler, görevler bittikten sonra kısa süreli izinler verilebilir.
Arkadaşlarının bulunduğu ortamlara giderken veya doğaya çıkıldığında tablet yanlarına alınmayabilir. Arkadaşlarla buluşulacaksa tüm aileler anlaşma yaparak teknolojik materyallerini evde bırakabilirler. Şarj aletinin sürekli taşınması da oynamaya devam et anlamına geliyor.
Süre önceden belirlenmeli, "Peki, 5 dakika daha" denilmemeli. Nöbeti de olsa zaman kısıtlaması konusunda geri adım atılmamalı.
Wi-fi bağlantının sürekli açık olmaması, bilgisayarın ve televizyon açık olmaması gerekir. Wi-fi bağlantı yerine daha çok HDMI jet gibi takılabilen 3G ya da 4.5G üzerinden aletlerin daha az bağımlılıkla ilgili olduklarını biliyoruz.
Okul günleri ödev ve akademik çalışmalar haricinde internet ya da oyun için kısıtlı süre verilmesi küçük yaşlardan itibaren uygulanmalı.
Güven kazanıldığında, yani diyelim ki interneti çok yoğun kullanan bir çocuk interneti kaldırdığınızda ilerleme kaydetti, bir güven oluştu, tekrar vermeniz gerekiyor.
Aile içi iletişimin artırılması, yemek yerken televizyonun açık olmaması, ailenin birlikte yemeğe oturması çok önemli.
Ayrıca küçük yaşlardan itibaren oyuncak seçimi mekanik olmamalı. Sinema, sanat, spor gibi şeylere yer verilmeli.
Çocuğun mutlaka okul öncesi eğitime gönderilmesi de bağımlılık riskini azaltır. Evde sınır koymayan bir babaanne, anneanne "Aman, oynasın canım" gibi şeyler söylüyorsa onların uyarılması gerekir.
Daha büyük çocuklar ise bilgisayarların farklı kullanım alanlarının olabileceği konusunda eğitilmeli.
Ergenlik dönemine kadar sosyal paylaşım sitelerinde hesap açmamak gerekir. Ama ergenlik sonrasında açılma şartı olarak da 18 yaşına kadar şifreyi ebeveynlerin bilmesi kuralı uygulanabilir.
Karanlıkta bilgisayara girilmemesi de önemli. Çocuk karanlıkta bilgisayara girdiğinde çok daha fazla odaklanıyor, oradaki görsel ve işitsel uyaranlara çok daha fazla maruz kalıyor ve bunlar da çocukta bağımlılık riskini artırıyor.
Küçük yaşlardan itibaren oyunun sessiz oynanması kural haline getirilmeli. Sesli oynamak bağımlılık riskini artırıyor. Ekran ışığının ve renklerin maksimumda olması da benzer bir etkide bulunuyor.