Güncelleme Tarihi:
Kuantum bilgisayarların, günümüzdeki çoğu şifreleme yöntemini etkisiz kılabileceklerinin büyük bir sır olduğu söylenemez. U.S. National Institute of Standards and Technology de toplumun, bu tehlikeye karşı kendilerine yardımcı olmalarını istiyor.
Federal ajansın yakın bir zaman önce yayınladığı raporda, oluşacak olan kuantum dünyasında şifreleme üzerine odaklanılmakta ve bu sorun, ortaya çıkmadan önce çözülmeye çalışılmakta. NIST'in söylediğine göre kuantum bilgisayarlarda geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişimler, "büyük bilgisayar firmalarından hükümetlere kadar herkesin şifreleme sistemlerinin 'kuantum dayanımlı' olmalarını istemeleri" ile sonuçlanmakta. Bu yüzden de biri büyük ölçekli bir kuantum bilgisayar ürettiğinde, kırılamayacak algoritmaların kullanımda olmaları isteniyor.
Şifreleme sistemleri genel olarak büyük sayıların devreye sokulması ile güvenliği sağlamak üzerine kurulmakta ancak MIT ve Avusturya'daki University of Innsbruck araştırmacıları, ilk beş-atomlu kuantum bilgisayar olduğunu söyledikleri cihazın bu şifreleme sistemlerini rahatlıkla aştığını belirtmekteler.
Geleneksel bilgisayarlar sayıları 0'lar ve 1'ler olarak tanımlarken, kuantum bilgisayarları atom ölçeğindeki kuantum parçalarına veya "qubitleri" kullanmakta ve bunlar, aynı zamanda 0 ve 1 olabiliyorlar. Aynı anda iki şey olabilen bu sistem, etkinlik ve performans anlamında büyük bir avantaj sunmakta.
NIST'in raporundaki önerilerden biri, organizasyonların "kripto çeviklik" veya kullandıkları algoritmaları hızlı bir şekilde yeni ve daha güvenliler ile değiştirmek üzerine odaklanarak başlamalarını söylemekte. Bu daha güvenli algoritmaları oluşturmak ise daha uzun süreli hedef olarak görülmekte.
Bu hedefe ulaşmak için NIST'in çalışmaları, toplumun yeni şifreleme sistemleri geliştirmelerini ve test etmelerini içermekte. Benzer bir yarışma, dijital mesajları doğrulamaya yarayan SHA-3 hash algoritmasının gelişimine imkan tanımıştı. Ajans, yeni yarışmayı önümüzdeki aylarda sunmayı planlamakta.
NIST, yeni bir şifreleme standardına karar verilmesinin 10 ile 20 yıl arasında bir zaman alabileceğini söylerken, çalışmaya şimdiden başlamanın büyük bir avantaj olduğunu belirtmekte.