Güncelleme Tarihi:
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) hastalığının genetik temellerini araştırmak üzere, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 22 ülkeden 35 kurumun katılımıyla uluslararası konsorsiyum kuruldu.
Türkiye'den Bilkent ve Hacettepe Üniversiteleri ile Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi araştırmacıları ve klinisyenlerinin yer aldığı konsorsiyumda, Kovid-19'a yakalanma riskini arttıran genlerin keşfedilmesi amaçlanıyor.
Kovid-19'a hiç yakalanmayan bireylerin de genetik yapısının inceleneceği konsorsiyumda, 22 ülkeden yaklaşık 35 farklı kurum bulunuyor.
Araştırma kapsamında ABD, Avustralya, Belçika, Birleşik Krallık, Brezilya, Çin, Fas, Finlandiya, Fransa, Hindistan, Hollanda, İspanya, İsrail, İsviçre, İran, İtalya, Kolombiya, Meksika, Japonya, Suudi Arabistan ve Türkiye'den yaklaşık 2 bin kişinin genom dizilemesi gerçekleştirilecek.
Konsorsiyumun yönetim kurulunda yer alan Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 ile ilgili genlerin keşfinin, pek çok potansiyel yararı bulunduğunu vurguladı.
"Hastalığın önlenmesi ve tedavisinde genlerin bize yol gösterici olacağını iyi biliyoruz." diyen Özçelik, "'Hangi sinyal ileti yolları hastalıktan etkileniyor, mevcut ilaçlarla hastalığı tedavi edebilir miyiz, yeni ilaçlar hangi genleri hedeflemeli' gibi soruların cevaplanabilmesi için virüse konaklık yapan insanın yatkınlık genleri belirlenmeli. Bu kapsamda 50 yaş altında olup herhangi bir kronik hastalığı olmayan Kovid-19 hastalarında genom dizilemesi yapacağız." ifadelerini kullandı.
Bireyin genetik yapısının, başta viral hastalıklar olmak üzere bulaşıcı hastalıklara karşı vücudun verdiği yanıtın temel belirleyicisi olduğunu ifade eden Özçelik, son 20 yıl içinde, araştırma gruplarının çalışmaları da dahil olmak üzere, viral enfeksiyonlarla nedensel ilişkisi olan gen mutasyonlarının tanımlanmasında öncü nitelikte buluşlar yapıldığını bildirdi.
Özçelik, çalışmalarına ilişkin şunları kaydetti:
"Hastalık tanısı konan bireylerin klinik tablosunda görülen ileri derecede farklılıklar, Kovid-19'a yanıtta bireysel genetik faktörlerin önemli bir yeri olduğunu gösteriyor. Kovid-19 enfeksiyonun patogenezini daha iyi anlayabilmemiz için genetik araştırmaların yaşamsal önemi haiz olduğunu düşünüyoruz.
Halen dünyada, koronavirüse yanıtta konağın genetik yapısının rolünü inceleyen araştırmalar, son derece kısıtlı şekilde ve SARS-CoV ile enfekte farelerde yürütüldü. Burada üzerinde durulması gereken ikinci husus, virüs ile karşılaşıp enfekte olmasına rağmen asemptomatik kalan bireyler. Serolojik incelemelerin, kısa bir süre içinde enfeksiyon ile karşılaşıp asemptomatik kalan bireyler ile enfeksiyonla hiç karşılaşmamış bireyleri ayırması beklenmektedir. Projemizin ikinci amacı, asemptomatik enfekte bireylerde nasofarengial virüs salgılanmasında etkili olan genetik faktörlerin tanımlanması."
Genetik araştırmalar, "Grup A: Virüse maruz kalmasına rağmen antikor testi negatif çıkan", "Grup B: Virüse maruz kalıp testi pozitif çıkan ancak herhangi hastalık belirtisi taşımayan" ve "Grup C: Hastalığın ortaya çıktığı" bireyler olarak belirlenen üç farklı kategori üzerinde yürütülecek.
Hasta sayılarına bağlı olmak üzere alt grupların da oluşturulması hedefleniyor.
Konsorsiyumda 22 ülkenin önde gelen araştırma kurumları ve bilim insanları yer alıyor. Bu ülkeler ve kurumlar şöyle:
"Amerika Birleşik Devletleri (Rockefeller Üniversitesi, Columbia Üniversitesi, NIH Ulusal Sağlık Enstitüsü ve Icahn Tıp Fakültesi Mount Siani), Avustralya (Garvan Enstitüsü), Belçika (Leuven Üniversitesi), Birleşik Krallık (Imperial College), Brezilya (Sao Paulo Üniversitesi), Çin (Fudan Üniversitesi), Fas (Hassan II Casablanca Üniversitesi), Finlandiya (Helsinki Üniversitesi), Fransa (INSERM ve Paris Üniversitesi), Hindistan (Bai Jerbai Wadia Hastanesi), Hollanda (Utrecht Üniversitesi), İspanya (Gran Canaria Üniversitesi), İsrail (Tel Aviv Üniversitesi), İsveç (Karolinska Enstitüsü), İsviçre (İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü), İran (Shahid Beheshti Üniversitesi), İtalya (San Raffaele Hastanesi ve Telethon Enstitüsü), Kolombiya (Antioquia Üniversitesi), Meksika (Ulusal Pediatri Enstitüsü), Japonya (Tokyo Üniversitesi ve Hisroshima Üniversitesi), Suudi Arabistan (Kral Saud Üniversitesi) ve Türkiye (Bilkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi)."