Güncelleme Tarihi:
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Bakırdere ve ekibi tarafından, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisinde kullanılan "klorokin" ve "hidroksiklorokin" adlı ilaçların izotoplarının yerli imkanlarla sentezlenmesi amacıyla geliştirilen projenin desteklenmesi için Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına (TÜSEB) başvuruldu.
Projenin kabul edilmesinin ardından 52 kişilik Bakırdere Araştırma Grubunun üyeleri, bilimsel çalışmalara başladı.
Proje kapsamında, Kovid-19 tedavisinde birçok ülkede kullanılan "klorokin" ve "hidroksiklorokin" kimyasallarının aktif bileşenlerinin izotopları yerli imkanlarla sentezlenecek, enfekte olmuş insanların vücut sıvılarında bu kimyasalların hızlı ve doğru bir şekilde tayin edilmelerine yönelik analitik yöntemler geliştirilecek.
Araştırma ekibinde yer alan YTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Tahir Günkara'nın sentezleyeceği izotopların analitik uygulamaları ise ekibin diğer üyelerince Fen Edebiyat Fakültesi'ndeki Analitik Kimya Araştırma Laboratuvarı'nda yapılacak.
Çalışmayla sıtma tedavisinde de kullanılan ve sağlık açısından olumsuz durumlar oluşturabilme potansiyeli bulunan bu kimyasalların vücutta ne tür metabolitlere dönüştüğü ve oluşan bileşenlerin sağlığı ne derece etkilediğine yönelik çalışmaların önünün açılması hedefleniyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Asosye Üyesi de olan YTÜ Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezgin Bakırdere, bilim insanları olarak Kovid-19'la mücadele için üzerlerine düşen görevi yapmak amacıyla hayallerini projeye dönüştürdüklerini belirterek, TÜSEB'e sundukları çalışmanın kabul gördüğünü ve desteklendiği söyledi.
Proje kapsamında, eskiden sıtma hastalığının uzun yıllardır kullanılan, şu anda da Kovid-19'un tedavisinde kullanım alanı bulan "klorokin" ve "hidroksiklorokin" kimyasalları üzerinde çalışacaklarını belirten Bakırdere, bu kimyasalların da yan etkilerinin bulunduğuna dikkati çekti.
Bakırdere, bu kimyasalların özellikle deriyle ilgili problemler oluşturduğunun, sağırlığa ve körlüğe neden olduğunun literatürde raporlandığını, ölüm vakalarının da azımsanmayacak derecede fazla olduğunu kaydederek, şunları anlattı:
" 'Bununla ilgili neler yapabiliriz?' diye proje ekibimizle konuştuk. Yerli ve milli olarak bu kimyasalları sentezlemek için çalışmalara başladık. Bu ilk kez mi yapılacak? Hayır. Klorokin ve hidroksiklorokin dünyada sentezi yapılan kimyasallar ama biz onların izotoplarını sentezleyeceğiz. İzotopların sentezleri dünyada ilk olacak. Bu kimyasalların döteryumları ile azot-15'lerini sentezleyip kimyasallarını işaretleyeceğiz. Bunların kan ve idrarda çok eser seviyelerde yüksek doğrulukta tayinleri için analitik yöntem geliştireceğiz."
Sentezleyecekleri klorokin ve hidroksiklorokin izotoplarını hastalarda denenmek üzere doktorlara ulaştıracaklarını aktaran Bakırdere, "Hastalarda doz ayarlaması yapılabilecek. Tedavi mekanizmasının nasıl etki ettiği tespit edilebilecek. Bir hekim bunun izotopunu alıp hastaya verdiğinde onun hangi dokuda ne tür etkilere sahip olduğunu rahatlıkla gözlemleyebilecek. Buna göre ilacın dozunu ayarlayabilecek. Bu ilaçların sağlık üzerine negatif etkilerini minimuma indirebilecekler." diye konuştu.
Bakırdere, projenin 14 Mayıs'ta kabul edildiğini, ertesi gün de çalışmalara başladıklarını belirterek, "Nihai hedefimiz 8 ay içerisinde bu projenin bitmesi ama yakın hedefimiz 4-5 ay içerisinde tamamlamak. Çünkü dünya genelinde yüz binlerce kişi öldü, ne kadar kişinin de öleceğini bilmiyoruz. O yüzden hızlı hareket etmemiz lazım." dedi.
Bu kimyasalların kan ve idrarda yüksek hassasiyette tayinine yönelik izotop esaslı bir yöntemin olmadığına, bunu ilk defa geliştireceklerine dikkati çeken Bakırdere, şunları kaydetti:
"Hedeflerimize ulaşabilirsek dünya genelinde kullanılabilecek bir referans yöntem olacak. Proje sonuçlarını yayınladığımız zaman literatürde birçok çalışmanın önünü açmış olacağız. Literatürdeki diğer bilim insanları da bunların hangi metaboliklere dönüştüğünü, vücutta hangi dokulara gittiğini, o dokularda ne oranda biriktiğini, kanda verilen kimyasalın olduğu gibi mi kalıp kalmadığını veya herhangi bir fregmanta bölünüp bölünmediğini rahatlıkla tespit edebilecekler. Biz metabolit araştırmaların önündeki taşı kaldıracağız. Arkasından birçok projenin geleceğini ümit ediyoruz."
Bakırdere, çalışmaların büyük bölümünü GC-MS cihazında yapacaklarını, sentezlere hızlı bir şekilde başlayacaklarını ve veri elde ettikçe de TÜSEB'i bilgilendireceklerini söyledi.
Kovid-19'la mücadele için Türkiye'de yapılan aşı ve ilaç projelerine değinen Bakırdere, bu alanda TÜBİTAK ve TÜSEB'in çok iyi çalışmalar yaptığını belirtti.
Salgın sürecinin çok iyi yönetildiğini vurgulayan Bakırdere, "Virüs gelmeden önce Bilim Kurulu oluşturuldu ve Kurul'un önerileri harfiyen uygulanmaya başladı. Türkiye'yi Kovid-19'la savaşan ekip olarak düşünürsek, dünyadaki 234 ülke arasından ilk 3'e girer. Çünkü çok iyi bir takım oluşturuldu. Devlet büyüklerimiz sağ olsunlar, bu alanda çok gayret sarfettiler. Türkiye, Kovid-19 liginde bilim anlamında şampiyonluğa oyunuyor." değerlendirmesini yaptı.
Bakırdere, dünyadaki gelişmiş ülkeler arasında yer alan ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya'da ölümlerin katbekat arttığına ama Türkiye'de salgının kontrol altında tutulduğuna işaret etti.