Güncelleme Tarihi:
Parmak izi, yüz tanıma teknolojileri, biyometrik kimlik saptaması gibi bilinen yöntemler dışında, insanların kendine özgü başka özellikleri de var.
Kulağın kıkırdak yapısının kıvrımları ve çizgileri kişiye özgüdür. 1950'lerden bu yana adli tıpa intikal eden suçlarda kulak tanıma yöntemlerine başvuruluyor. 1998'de ise araştırmacılar bilgisayarların kulak resimlerini birbirinden doğru bir şekilde ayırabildiğini göstermişti.
Bugün üç boyutlu tarama teknikleri sayesinde kulağın geometrik özellikleri tespit ediliyor ve bunların analizi sayesinde net olmayan bir fotoğrafta bile kişinin kulağından kimlik tespiti yüzde 99,6 doğruluk payı ile 0,02 milisaniyede yapılabiliyor.
İnsan yaşlandıkça kulağı büyüse de orantılar aynı kalır. Fakat kulağın başka ayırt edici özellikleri de vardır. İç kulaktaki mikroskobik tüy hücreleri ses dalgalarının beyinde elektrik sinyaline dönüşmesini sağlar; bu tüylerin titreşim sonucu kendi yarattığı, kulakla duyulmayan, ama hassas mikrofonla tespit edilebilen bir ses de vardır ve bu ses her insanda farklıdır.
Teknoloji şirketi NEC, mikrofon da içeren bir kulaklıkla, kulak boşluğunda yankılanan sesin titreşimlerini inceleyerek yüzde 99 doğruluk oranıyla kimlik tespiti yapabildiğini söylüyor.
İster hoşumuza gitsin ister gitmesin herkesin kendisine özgü bir vücut kokusu var. ABD ordu araştırma merkezinin yaptırdığı bir araştırmada, insanların hareket ederken etrafında bıraktığı kimyasallardan kimlik tespiti yapılmasının mümkün olduğu görüldü.
Bristol Üniversitesi'nden araştırmacılar, vücuttan salgılanan 44 bileşime bakarak kişilerin ayırt edilebileceğini ortaya koydu.
Bazı bilim insanları vücut kokusunun bu özelliğinden dolayı biyometrik pasaportlarda kimlik tespit yöntemi olarak kullanılabileceğine inanıyor.
İnsanları yürüme biçiminden tespit etme yöntemi on yıllardır biliniyor ve güvenlik güçleri tarafından kullanılıyor.
Farklı kemik yapısından dolayı adım atma sırasında herkesin kendine özgü vücut hareketleri ortaya çıkıyor. Bunların bir kısmı çıplak gözle görülemese de bilgisayarla tespit edilebiliyor. Kişinin yürüyüşü analiz edilerek üç boyutlu kinetik modeller çıkarılarak yürüyen birinin görüntüsü veri tabanıyla kıyaslanıp doğru kimlik tespiti yapılabiliyor.
Koşma tarzı ise çok daha kişiye özgü bir eylem ve koşma incelenerek rahat kimlik tespiti yapmak mümkün olabiliyor.
Cep telefonu imalatçıları, kullanıcıları hareketinden tanıyan yeni teknoloji geliştiriyor. Böylece telefonun kayıtlı olduğu kişide olup olmadığı tespit edilebilir.
Ancak farklı bir ayakkabı giymek veya yağmurda ya da çimende yürümek yürüme tarzının değişmesine neden olabileceği için bu durumlarda yanılma payının nasıl giderilebileceği sorunu üzerinde duruluyor.
Parmaklarınızla kulaklarınızı tıkayıp o şekilde dirseklerinizi masaya veya oturduğunuz koltuğun kenarına koyduğunuzda bir uğultu duyarsınız. Dirseklerinizi kaldırdığınızda ses kaybolur. İşte bu, etrafınızdaki ses titreşimlerinin kafatasınız yoluyla kulağınıza iletilmesidir.
Kemikler sesi bu şekilde iyi iletir. Ama kafatasının büyüklüğü, etrafındaki yumuşak doku miktarı ve içerdiği boşluklar farklı olduğu için her insanın duyduğu titreşim de farklıdır. Bu şekilde yüzde 97 doğruluk payı ile kimlik tespiti yapılabilir.
Parmak izi uzun zamandır en yaygın kimlik tespit yöntemlerinden biri olarak kullanılıyor. Fakat araştırmalar gösteriyor ki tırnaklarda da kişiye özgü kıvrım ve şeritler var.
Doğru ışıkta incelendiğinde, tırnağın şeffaf keratin proteininden oluşan sert kısmında yer alan şekiller ortaya çıkar. Tırnakta oje olduğunda bile bu özgün şekilleri görmek mümkündür.
Yüzük, orta ve indeks parmağının tırnaklarını tarama yöntemiyle insanlarda doğru kimlik tespiti yapılabileceği belirtiliyor.
Ancak tırnaklar uzadıkça bu şekiller her altı ayda bir değişir. Bu nedenle araştırmacılar tırnak altındaki deri üzerinde yoğunlaşıyor. Tırnak yatağındaki girinti çıkıntılar kişiden kişiye farklılık gösteriyor ve ömür boyu aynı kalıyor.
Bir teknoloji şirketi, düşük lazer ile ölçüm yapma yoluyla 'tırnak kimliği' adı verilen yeni bir kimlik tespiti yöntemi geliştirme üzerinde çalışıyor.
Tıpkı çileğin üzerindeki minik çekirdekler gibi burnumuz da yüzlerce gözenekle kaplıdır.
Bu gözenek dağılımının ömür boyu aynı kaldığı ve bu yolla kimlik tespiti yapılabileceği belirtiliyor.
Fotoğraflara bakarak burundaki gözenekleri tespit edip bir veri tabanı ile karşılaştıran bir sistem geliştirildi. Sadece burun gözeneklerine bakılarak yüzde 88 doğruluk payı ile kimlik tespiti yapılabiliyor.
Şifre kullanımının giderek arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Parmak izi teknolojisi kullanan cep telefonlarına korsan yoldan girmeyi başaranlar oldu. Bu nedenle kişiye özgü birkaç özelliği birleştiren bir sistemin geliştirilmesi ve bunlardan birinin de burun gözenekleri olabileceği belirtiliyor. Klavye kullanma şekli, nabız atışı, saçtaki proteinler vs. de diğer seçenekler arasında bulunuyor.
Bu özelliklerin daha yoğun bir biçimde kişiye özgü olduğu görülüyor.
Japonya'daki araştırmalara göre insanları sadece kalçasından tanımak mümkün.
Herhangi bir koltuğa monte edilebilecek ve çok sayıda sensör içeren küçük ve düz bir minder ile kişilerin oturma biçiminden kalça yapısı tespit edilebiliyor.
Sensörler bu bilgiyi bilgisayardaki veri tabanına aktararak kimlik tespitini mümkün kılıyor. Bu tekniğin otomobil hırsızlığına karşı veya bilgisayarda şifre yerine kullanılabileceği belirtiliyor.