Güncelleme Tarihi:
İŞTE PROF. DR. CENGİZ YALÇIN'IN YAZISI
Aklın almayacağı kadar hassas, ilginç, dakik bir düzen ve güzellik içeren canlılık, nasıl ortaya çıkmıştır? Kelebeğin kanadı, gelinciğin yaprağı, karanfilin kokusu, kuzunun sesi, ağacın gölgesi, nedir bizleri kendine âşık eden merak uyandıran bu güzellik?
Bu sorunun yanıtı verebilmek için bilim, aklını başına aldığı günden beri, düşünür durur. Bir başka gurupta; hiç düşünmeden hiç gayret etmeden canlılık, pat diye ortaya çıkmış ve işte benim gözün kulağım ben ürüyorum işte çocuklarım torunlarım be canlıyım diyerek soruyu yanıtladığını zanneder ve herkesi de inanmaya zorlar. Soruya pat diyenler, demeyenlere neden düşünüyorsunuz, her şey kutsal kitaplarda yazılığı gibidir, der dururlar. Bu gurubun, sesi en çok çıkan sofu dindarları, başta Darwin’nin evrimsel biyoloji ile Einstein’ın evrimsel kozmoloji kuramını çürütmek için, ellerinden gelen tüm çabayı sarf ederler. Milyonlarca liraya mal olan pahalı kâğıtlara basılmış fiyakalı atlaslar yaparlar, bunun hiçbir bilimsel tarafı yoktur diyenleri yaylım ateşine tutarlar, internet sitelerini erişilemez hale getirirler.
Kutsal kitaplarda yaratılış: Genesis(yaradılış)Â
Tanrı dünya’ya dört ayaklı ve büyük baş hayvanların ve sürüngenlerin ve benzeri canlıların indirilmesini istedi ve hemen yerine getirildi
Tanrı erkeği topraktan yarattı, burun deliğine üfleyerek ona nefes, can ve ruh verdi.
Canlılığın başlangıcını yaklaşık yukarda verilen cümleler ile ifade edilir.21’inci yüzyılda akıl, canlılığın kaynağını böyle bir efsaneye bağlamakta zorlanır. Karanfilin kokusu nerden geliyor? Gelinciğin yaprağını bu güzel kırmızıya kim boyuyor? Gibi soruları sorar durur. Gördüğü her şeyi sorgular. Kutsal kitapların, bilgi çağına yaşayan dünyada ancak söylem değeri vardır
Bilimsel devrimin mimarları Copernicus, Galileo, kepler, Newton gibi bilim adamlarının uygarlık bilgisine yaptıkları katkı yadsınamaz, ancak uygarlığın gelişmesine yaptıkları esas katkı entelektüel düzlemede olmuştur. Evren dinamiklerinin doğa kanunlarının belirlediği olgusu, başta kilise olmak üzere inanç istismarı yapan çevreleri tedirgin etmiştir. Kilise ve ruhban sınıfının günlük yaşam üzerindeki etkilerini, bilim alanındaki gelişmeler minimuma indirgemiştir. İngiltere kıralı VIII Henry eşi kraliçeden boşanmak için artık Papa’dan izin olmak zorunda olmadığını fark etmiştir. Aradan asırlar geçtikten sonra İngiltere kral Edward tahtı bırakıp sevdiği kadınla evlenmek için Roma’dan izin almamıştır. Artık Avrupa monarşilerinin kutsaldan aldıkları güç, özellikle Fransız ihtilalından sonra, halkın eline geçmiştir. Toplum dünya olaylarına seküler, yani laik gözlükler ile bakmaya alışmıştır. Günümüzde Darwin kopartılan fırtınanın nedeni, kutsalın söylemleri ile bilimsel söylemler arasındaki çelişkinin, sofu dindarlarca hala sürüyor olmasıdır.Bizde de bunlardan fazlasıyla mevcuttur.
Bu kadar gürültü koparan doğal seçim nedir? Şimdi Darwin’in ağzından okuyalım:
As more individuals are produced than possibly survive,there must in every case be struggle for existance,either one individual with another of the same species,or with individuals of distinc species,or with physival conditions of life…..Can it, then,be thought imporobable,seeing that variation useful to man have undoubtedly occurred, that other varitions useful in some way to each being in the great and complex battle of life,should sometimes ocur in the course of thousans of generation?İf such do ocur,can we doubt tahat individuals having any advantage,however sligt,over others,would have the best cahance of surviving and procreating their kinds?On the other hand, we may feel sure that any variation in the least degree injurious would be rigidly destroyed.This preservation of favorable variations and rejections of injurious variations.I call
                                               ÂNATURAL SELECTÄ°ONS
 (Charles Darwin, On The Origin Of Species, bölüm 3 sayfa 63,Atheneum ,1967)
                                          ÂDarwin burada ne demek istiyor:
Bir canlının çoğalarak sayısını artırması, o türün neslini sürdürme olasılığını yükseltir. Bir canlı türünde, binlerce nesil boyu sürecek karmaşık yaşam savaşı içinde, hiç şüphesiz, kimi değişimlerin yanında, daha baskın olarak türün neslini sürdürmesini sağlayacak değişimler meydana gelir. Ne kadar küçük olursa olsun, bu özellikteki bir değişim, bireyin yaşama şansını diğerlerine göre artırır ve neslini sürdürebileceğinden şüphe edilmez. Ne kadar küçük olursa olsun meydana gelen değişiler, canlının neslini sürdürme işlemine pozitif bir katkı sağlamaz ise, canlının neslini sürdürmesi olanaksızlaşır. Doğa yaşam savaşında canlıya neslini sürdürecek özellikler katan değişimleri desteklerken, bu değişimleri başaramayan canlıları yok eder. Buna ben:
                                                    DOĞAL SEÇİM
Diyorum.
                           I can see no limit to this power
Yani:
                                Bu gücün bir limit yoktur.
Akla böylesine yakın bir kuramdan korkmanın bir anlamı var mıdır? Bunu
                  Hayatta En Hakiki Yol Gösterici Bilimdir
Diyenlerin değerlendirmelerine bırakıyorum.