Güncelleme Tarihi:
Üniversite eğitimine devam ettiği Ağustos 1999'da Kaçkar dağlarında yaptıkları bir tur sırasında endemik bitkiler ile çiğdem türlerine ilgi duymaya başlayan Yüzbaşıoğlu, ilk kez orada gördüğü ve sonbaharda çiçek açan yaylakovan (Crocus scharojanii) adlı türü toplayarak inceledi.
Yüzbaşıoğlu, ilerleyen yıllarda da gerek sistematik botanikçi olarak profesyonel hayatında gerekse de amatör olarak yaptığı doğa sporları için gittiği arazilerde çok sayıda çiğdem türü topladı, fotoğrafladı, teşhis etti ve adlandırdı.
Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu'nun Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde yaptığı araştırmalar sonucunda keşfettiği endemik bitki türü, "Keltepe Çiğdemi" adıyla literatürde yerini aldı.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yüzbaşıoğlu, eski adı "Keltepe" olan Kartepe'de ilk çiğdem örneklerinin 1974'te Asuman Baytop ve Ertan Tuzlacı tarafından toplandığını, İÜ Eczacılık Fakültesi Herbaryumu'nda (ISTE) muhafaza edildiğini belirtti.
Buradan toplanan örneklerin, Türkiye florasına "Crocus" cinsini işleyen İngiliz sistematikçi Brian Mathew tarafından görüldüğünü ve "Crocus biflorus"un alt türü olarak değerlendirildiğini aktaran Yüzbaşıoğlu, bu taksonun Bursa, Kocaeli, Bolu ve Ankara çevresinde yayılış gösteren endemik bir tür olduğunun kabul edildiğini kaydetti.
Keltepe popülasyonu üzerine dikkatini amatör bir çiğdem meraklısı olan İbrahim Sözen'in çektiğini dile getiren Yüzbaşıoğlu, çalışmalarını şöyle anlattı:
"Keltepe (Kartepe) başta olmak üzere daha önce aynı olduğu düşünülen Bursa (Uludağ), Bolu ve Ankara popülasyonlarını canlı olarak arazide görmek için Mart 2014'te arazi çalışmalarına başladım. Aynı sezon içerisinde, olgun meyve ve tohum yapılarını incelemek için çiçekli dönemde belirlediğim lokaliteleri tekrar ziyaret ederek gerekli materyali elde ettim. Bundan sonraki aşamada, literatür ile birlikte daha önce yapılan arazi çalışmaları sırasında toplanmış ve herbaryumlarda muhafaza edilmiş kuru bitki örneklerini inceleyip bu yeni olduğunu düşündüğüm türün sınırlarını çizerek yakın olan türden farklılıklarını ortaya koymaya başladım. Son olarak aklıma takılan bazı sorulara cevap bulmak adına Keltepe popülasyonunu Nisan 2019'da tekrar ziyaret ederek yeni bir tür olduğuna dair son kararımı verdim. Son aşamada ise verileri bilimsel bir dergide yayınlanmak üzere kurallara uygun bir şekilde yayına hazırladım. 'Keltepe Çiğdemi' adı 2019 yılı sonunda bilim dünyasına duyuruldu.
Çiğdem türlerinin çiçeklenme zamanına göre, ilkbahar ve sonbaharda çiçek açanlar olmak üzere ikiye ayrıldığını aktaran Yüzbaşıoğlu, "Keltepe Çiğdemi ilkbaharda çiçek açanlar grubuna dahil bir türdür. Çiğdemler içerisinde tanımlaması zor bir grupta yer almakta olup yakın türlerden amatör gözlerle izlenmesi zor morfolojik farklarla ayrılır. Bu nedenle de ülkemizin genelinde yayılış gösteren benzer renge sahip türlerle karıştırılabilir." ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, tür isimlerinin iki sözcükten meydana gelen bir kombinasyondan oluştuğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunlardan birincisi cins adı, ikincisi de sıfat niteliği olan özel epitet ismidir. Bu iki sözcük ilgili türün ismini oluşturur. Yeni türü adlandıracak olan yazar, epitet seçiminde özgürdür. Epitet bitkinin bir özelliğini yansıtan bir sıfat olabildiği gibi, anma epiteti şeklinde bir şahıs adı da olabilir. Ayrıca bitkinin yetişme ortamı, coğrafik yer isimleri de epitet olarak bitkilerin adlandırılmasında kullanılabilir. Bu yeni türün adlandırılmasında, epitet seçiminde yer ismi kullanmayı tercih ettim. Coğrafik yer adı kullanmanın gerek yöre halkı gerekse yerel yönetimler üzerinde etkili olduğunu, farkındalık yaratmada ve sahiplenmede önemli rol oynadığını görüyoruz."
Keltepe'nin, Samanlı dağ sırasının en yüksek yeri ve bitki zenginliği açısından da önemli bir bölgesi olduğuna dikkati çeken Yüzbaşıoğlu, alanda daha önce bitki örtüsünü tespit etmek amacıyla floristik çalışmaların yapıldığını söyledi.
Bu bölgeden farklı cinslere ait "Berteroa physocarpa" ve "Aubrieta ekimii" isimli iki yeni bitki türünü son yıllarda çalışma arkadaşlarıyla tanımladıklarını ifade eden Yüzbaşıoğlu, "Yapılan floristik çalışmalara ve kendi arazi gözlemlerime göre, bu bölge ve yakın çevresinde ilkbahar ve sonbaharda çiçeklenen farklı çiğdem türlerinin olduğunu biliyoruz." dedi.
Doç. Dr. Yüzbaşıoğlu, bitki örtüsü zenginliği söz konusu olduğunda, genel bitki türleri sayısının yanı sıra sadece bir ülkeye veya bölgeye has endemik türlere de dikkatle bakmak gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin endemik bitki türleri bakımından da oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip olduğunu vurgulayan Yüzbaşıoğlu, şunları kaydetti:
"Avrupa'daki 3 bin 500 endemik bitki türüne karşılık, tek başına Türkiye'de yaklaşık 3 bin 700 endemik tür vardır. Türkiye haricinde Avrupa'nın en çok endemik bitkisine sahip ülkesi olan Yunanistan'da endemik sayısı 800 iken, ikinci zengin ülkesi olan İtalya'da 712, İspanya'da 500'dür. Bu zenginlik çiğdem türlerinde de geçerlidir. Ülkemiz dünyada en fazla çiğdem türüne sahip ülkedir. Dünya genelinde 200'ün üzerinde farklı çiğdem varken, ülkemizde bu sayı 140 civarındadır."
Bir ülkenin floristik zenginliği ve çeşitliliğinin, içerdiği nadir ve endemik taksonların çokluğuyla önem kazandığını ifade eden Yüzbaşıoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Keltepe Çiğdemi, hem ülkemiz hem de Kocaeli açısından önemli bir değerdir. Korunması ve gelecek nesillere taşınması gereken önemli bir gen kaynağıdır. Gelecekte bu ve buna benzer türler üzerine yapılacak farklı disiplinlerden bilimsel çalışmalar gerek ülkemiz gerekse dünya bilimine katkılar sağlayacaktır. Keltepe Çiğdemi de eminim ki ülkemizin ve özellikle Kocaeli'nin tanınmasında büyük bir paya sahip olacaktır. İyi bir tanıtım ve bilgilendirmeyle Kocaeli Belediyesinin bu değere sahip çıkacağına eminim."
Bitkilere olan merakın gün geçtikçe arttığını, yurt dışından Türkiye'ye çok sayıda bitki meraklısının geldiğini belirten Yüzbaşıoğlu, Türkiye'de belli dönemlerde özellikle soğanlı bitkileri arazide görmek ve fotoğraflamak için turlar düzenlendiğini, bu turlara ilginin gün geçtikçe arttığını sözlerine ekledi.