PROF. DR. CENGÄ°Z YALÇIN / cengizyalcin1934@gmail.com
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2012 13:32
Çoğunluk İran'ı ABD'nin veya İsrail'in vuracağını beklerken, iki taraf arasında Türk kamuoyu ve medyasının gözünden kaçan bir dijital savaş yaşanmaktadır.
Ülkemizi yakından ilgilendiren bu savaştan tüm ilgililerin haberi vardır, kimi zaman sürprizler ile karşılaşıyoruz. Bu arada dünya merak içinde ABD
seçim sonuçlarını bekliyor. Özellikle çılgın günler geçiren Orta doğu ve en başta ülkemiz, adeta kaderini seçim sonucuna bağlamış durumda. Günlerdir TV ekranlarında kadrolu çokbilmişler bunu tartışıyorlar. Obama kazanırsa Suriye'nin kanlı diktatörü Esat'a ne olacak? Suriye'deki rejim karşıtlarını kim kontrol edecek? İsrail veya ABD İran'ın nükleer tesislerini vurursa, Malatya'daki füze kalkanı başımıza dert açar mı? Kimileri, tanrıdan bunlara akıl vermesini diliyorum, ABD vurursa İran bundan çok memnun diyor. Irak'ta veya Mısır'da veya Libya'da olduğu gibi, İran'ın da demokrasiye, sancılıda olsa, geçeceğini iddia ediyor. Rusya ve petrolünü İran'dan sağlayan Çin seyirci mi kalacak? Hiç düşünmüyor. Güce tapan bu yorumculara göre sanki dünya Orta doğu'yu karıştıranı alkışlayacak.
Bağımsız bir dış politika gütmeyen Türkiye kaygan zemine kendini nasıl uyduracak? Kimin yanında yer alacak? Şam'da kim cuma namazı kılacak? Stratejik derinlik Rusya'ya haddini bildirecek mi? Toplum enerjisini bu saçma sapan tartışmalarda ve yorumlar ile tüketmektedir. Tökezleyen siyaset cumhuriyetin geçmişini özelikle
'yurda sulh cihanda sulh' ilkesini kötüleyerek ne kazanacak, Osmanlı imparatorluğunu mu kuracak?
Sadece ülke çıkarlarını korumayı amaç edinmiş bir politikanın takipçisi olan Türkiye Cumhuriyeti geçmişte, Kıbrıs'taki haklarımızı savunurken, ABD'nin ve NATO'nun tehditleri karşısında
         NATO yıkılır yeni bir dünya kurulur Türkiye'de bu dünyada yerini bulur
                                                                                                             İsmet İnönü
Diyebilmiştir. Bu bir cesaret işidir, kabadayılık değil. Şimdi böyle dirayetli bir siyaset adamı var mı, görünürlerde? Neymiş efendim, Stratejik derinlik. Rahmetli İsmet İnönü'nün saçma sapan işler karşısında kullandığı ünlü 'hadi canım sende' deyişini buruk bir geçmiş özlemi ile amatör dış politika uzmanlarına hatırlatıyorum. İnönü bu çıkışı yapabildiği için Ecevit Kıbrıs'a ABD ve AB'yi dinlemeden asker çıkarttı, bağımsızlık budur işte, tabii anlayana. İki Alman zırhlısı boğazlardan geçti diye Osmanlı kendini dünya savaşının içinde buluverdi. Umarım stratejik derinlik bu kadar derin değildir, aklını başına toplar.
 Optik ve sinyal istihbaratını beceremeyen bir Türkiye var karşımızda. Onun bunun işine karışacağına sen önce bu problemi çöz. Ona buna yalvar yakar yanlış istihbarat elde edersen, onun bunun siyasi isteklerinden gebe kalırsın. Otuz dört vatandaşını kendin öldürürsün, istihbaratı kimden aldığını açıklayamazsın, birileri de bıyık altından güler.
Şimdi gelelim adı konmamış burnumuzun dibinde yaşanan dijital bir savaşa. Ülkemize olası etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Savaş otomatik kontrol sistemleri, üzerinde düğümleniyor.
İşin içine insan faktörü girmeden, bir sistemin işleyişini elektronik olarak denetleyen ve düzenleyen kontrol sistemleri günümüzde üretim teknolojilerinin beynidir. Özellikle yapay zekâ konusundaki gelişmeler kontrol sistemlerinin uygulama alanlarını genişletmiştir. Akıllı robotlar, özellikle insansız hava araçlarında olduğu gibi, yaşamın her alanında yer almaktadırlar. Teknoloji karmaşıklaştıkça kontrol sistemlerini oluşturan basit elektronik devreleri yerlerini bilgisayar işlemcilerine bırakmıştır. Nükleer tesislerde, yakıt üretiminden reaktörün kalbindeki sıcaklığa veya difüzyon ortamındaki nötron sayısına kadar tüm fiziksel büyüklükleri, dijital teknoloji kontrol eder.
Kontrol sistemleri ciddi bir tehdit ile karşı karşıyadır. Batı elektronik ortamda geliştirdiği yöntemler ile nükleer silahların yayılmasını önlemenin yollarını aramaktadır. Bilgisayar güvenlik uzmanları, nükleer bomba yapma girişimlerini, savaş yaparak değil, Stuxnet olarak bilinen bir yazılım ile engellemeyi başarabilmişlerdir. Yazılım, tüm kontrol sistemlerine bulaştırılabilir. Bilgisayarları çökerten bir virüs gibidir. Nasıl bir iletişim ağına bağlı bir bilgisayara virüs bulaşıyorsa, benzer şekilde bir iletişim ağı içinde yer alan kontrol sistemlerine de Stuxnet bulaşabilir. Yazılım, kontrol sistemlerinin ayak izleri takip edip hedefi bulunca otomatik olarak kontrolü ele alır. Artık hiçbir dinamik önce tasarlanan direktifler doğrultusunda gerçekleşemez Bu bir anlamda sanal uzayda sabotaj hareketidir. Yazılım sistemde hiçbir iz bırakmadan kontrolü ele alır. Bir bilgisayar korsanı, herhangi bir bilgisayara girdiğinde, muhakkak bir iz bırakır, bu bırakmaz. Bu nedenle devletlerin gizli bilgilerine ulaşanlar mutlaka yakayı ele verirler. Stuxnet bilinenlerden çok farklı bir dil ile yazılmıştır. İran’ın Bushari nükleer tesisinde açıklanmayan ertelenmelerin nedeni, kontrol sistemlerine Stuxnet bulaşmış olmasıdır. İran kontrol sistemindeki problemi çözmüş ve makalenin başlığında söylediğimiz gibi ABD'ye sanal saldırısını def etmiş ve karşı saldırıya geçmiştir. Bu ülkemizi birinci dereceden ilgilendiren bir konudur.
15 ağustosta Suudi petrol devi Aramco şirketinin tüm bilgisayarlarını benzer bir yazılım devre dışı bırakmıştır. ABD savunma bakanı Leon Panetta'ya göre 30 000 bilgisayar çökmüştür. Bütün sürümler silinmiş ve yerine ekrana yanmakta olan bir Amerika bayrağı yansıtılmıştır. Bakan doğrudan İran'ı suçlamamış, fakat üst düzey yönetici durumundaki uzmanlar, Tahranı işaret etmişlerdir. Aradan bir kaç gün geçtirten sonra, dünyanın en büyük doğal gaz üretim ve dağıtım şirketi olan, Exxon Mobil ile Katar Rasgas ortaklığı, benzer bir dijital saldırıya maruz kalmıştır. Yine Leon Panetta'ya göre, bu şimdiye değin özel sektörün karşılaştığı en yıkıcı dijital saldırıdır. Ortaklık yönetimi çaresiz kalmıştır. İşin ilginç yanı saldırının Hazreti Muhammet'e Kuran'ın vahiy olmaya başladığı kadir gecesi yapılmış olmasıdır. Exxon-Rasgas ortaklık yönetimi hiç bir şeyi yönetemez duruma düşürülmüştür. Bilgisayarlarındaki tüm bilgiler aniden silinivermiştir. Saldırı hem Katar hem de Suudi hükümetine bir mesaj niteliğindedir. Hürmüz boğazını kapatmak yerine bilgisayarlarınızı çökertir tüm ticaretinizi sıfırlarız, bunu biz de yapabiliriz, demek istemişlerdir.
Kimi uzmanlar yazılımın Aramco'da çalışan bir Şii köstebek tarafından sisteme bellek çubuğu ile bulaştırıldığını iddia etmişlerdir. Şirketin 60000 çalışanının %70'ni Şii Müslümanlar oluşturmaktadır. Petrol yatakları, Suudi Kral'lığının Şii nüfusun yoğun olduğu doğu bölgelerinde bulunmaktadır. Şii Müslümanlar arasında içten içe krallığa karşı ciddi bir karşı tavır vardır. Arap baharının bu bölgede çiçek açması çok ilginç sonuçlar çıkarabilir. Bahreyn Şii'lerde Suudi monarşisinden pek hoşnut değildir. İran ile sıkı bağları olan Şii'ler için bölgede faaliyet gösteren Aramco bir hedef haline gelmiştir.
Ä°ran'ın bilgi teknolojilerinde ve yazılım uzmanlığında böylesine uzmanlaÅŸması, Ä°srail'in savunma kontrol sistemlerine benzer bir yazılımın sızdırılması olasılığını artırmıştır. Bizim açımızdan bunun önemi nedir derseniz, eÄŸer bir dijital saldırıya karşı kendimizi savunacak donanıma sahip deÄŸilsek, bu konuda ben bir bilgiye sahip deÄŸilim, umarım sahibizdir, Ä°ran ile aramızdaki her anlaÅŸmazlık bir risktir. Ülkemizdeki tüm kontrol sitemleri, örneÄŸin THY, tüm enerji sektörümüz de dâhil ciddi bir tehdit altındadır.Â