Güncelleme Tarihi:
İTÜ Bilgi İşler Daire Başkanlığı'nda yer alan bilgiye göre, Amerikan Federal Hükümeti Savunma Bakanlığı'nın araştırma ve geliştirme kolu olan "Savunma İleri Düzey Araştırma Projeleri Kurumu"na (DARPA - Defense Advanced Research Project Agency) geliştirdiği proje olan ARPANET'le başladığı kabul edilen internet, ilk zamanlarda askeri araştırma projeleri için tasarlandı.
Kişisel bilgisayarların ortaya çıkması ile sadece kurumlar arasında kullanılan ARPANET artık, vatandaşların da kullanabildiği bir hale geldi. İlk zamanlar oldukça kısıtlı bir kullanım alanına sahip olan internet, bugün özel kullanımdan ticarete, günlük haberleşmeden eğitime kadar pek çok alanda en çok kullanılan iletişim aracı haline geldi.
Akıllı telefonların da sahneye çıkması ile artık günün her anında internete bağlanabilen kullanıcılar aynı zamanda 7/24 veri üretir hale geldiler. Yapay zeka sistemlerinin de gelişmesi kişilerin internette yaptığı aramalar, alışveriş geçmişleri, sağlık durumları gibi pek çok bilgi akıllı sistemler aracılığıyla internetten toplanarak işlenebilir hale dönüştü.
Veri analiz kuruluşu Statista’nın verilerine göre, dünyadaki tüm kullanıcıların ürettiği senelik veri miktarı 2010 yılında 2 zettabyte (2,000,000,000,000 GB) iken, 2018 yılında 33 zettabyte veri üretildi. Nesnelerin interneti gibi teknolojilerin etkisiyle, yakın gelecekte hayatımızdaki çoğu cihazın internete bağlı olacağı ve buna bağlı olarak üretilen veri miktarının 2025 yılında 175 zettabyte'a ulaşması tahmin ediliyor. Daha çarpıcı bir ifadeyle son 2 senede üretilen veri miktarı, insanlığın başlangıcından itibaren toplanmış veriden daha fazla.
Verinin öneminin her geçen gün artması ile birlikte teknoloji şirketlerinin de değerleri doğru orantılı olarak artmaya devam ediyor. "2019'da Piyasa Değerine Göre En Büyük 100 Şirket" raporuna göre en değerli 10 şirketten 7'sini dijital teknoloji üzerine yoğunlaşan şirketler oluşturuyor.
Teknoloji şirketleri daha fazla veri elde etmek ve etkilerini artırmak için ise yeni teknolojik cihazlara yatırım yapmaya devam ediyor. Son yıllarda kullanılırlığı giderek artan akıllı saatler, kişilerin uyku düzenlerinden kalp atış ritimlerine kadar pek çok biyolojik durumu veriye dönüştürebiliyor.
Gelecekte insan beynine yerleştirilecek çipler ve göze takılabilen ve video kaydı ve fotoğraf çekip kaydedebileceği iddia edilen kontak lensler ve ile insanın her hareketinin veriye dönüştürüleceği bir geleceğin de kapısı açılıyor.
İstanbul Medipol Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Berrin Kalsın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, verilerin geçtiğimiz yıllarda sıklıkla tartışılan konulardan bir tanesi olduğunu söyledi. Sosyal medyada ve dijital medya ortamlarında bıraktığımız ayak izlerinin büyük teknoloji şirketlerine ciddi miktarda veri sağladığına dikkati çeken Kalsın şunları söyledi:
"Gittiğimiz mekanlardan aldığımız uçak biletine kadar her türlü bilgiye erişen ve bunu depolayan bir sistemle karşı karşıyayız. Bu durum özellikle ürün/hizmet satışlarında yani dijital pazarlamada başvurulan bir yöntem. Firmalar bu sayede istenilen hedef kitleye rahatlıkla ulaşabiliyor. Anlık mesajlaşmalarımızı, kişiselleştirilmiş haber kaynaklarımızı ve tek tıklamayla alışveriş yapmamızı sağlamak adına farkında olmadan, şimdiye kadar kendimize sakladığımız kişisel bilgilerimizi hiç tanımadığımız büyük şirketlere kiralamayı kabul etmiş durumdayız ve bugün dünya genelinde birçok internet kullanıcısı bilgisi dahilinde veya bilmeden bu ortamların karanlık yüzüne maruz kalıyor.
Özellikle sosyal medya platformları çok sayıda kullanıcının eş zamanlı etkileşime girerek veri oluşturmasıyla gündeme geliyor. Fakat diğer taraftan bu verilerin kişisel ve mahrem bir nitelik taşımasıyla birlikte büyük bir soru işareti beliriyor. Sonuç olarak büyük veri kaynağı olan sosyal medya platformlarının bu amaçla kullanılmasından dolayı birçok etik problemlerle karşı karşıya kalınıyor."
Günümüz dünyasında her geçen gün yeni bir teknolojik gelişmeyle karşı karşıya kaldığımıza vurgu yapan Kalsın, sözlerine şöyle devam etti:
"Her seferinde şaşırıp ‘Bundan daha fazla ne olabilir ki?’ dediğimiz birçok gelişme çok kısa bir zamanda 'eski' olarak nitelendirilebiliyor. Geçtiğimiz günlerde Elon Musk’ın, nöroteknoloji şirketi Neuralink'in önümüzdeki yıl insan beynine yapay zeka çipi yerleştirebileceğini açıklaması üzerine konuyla ilgili tartışmalar gündeme geldi. Geliştirilen çiple birlikte insan beyniyle bilgisayar arasında doğrudan arayüz oluşturulması hedefleniyor. Bu çalışmaların her ne kadar insanların sağlığına yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için geliştirildiği söylense de aslında birçok yönüyle düşündürücü gelişmeler olduğunu söyleyebilirim.
Böylesi bir durumda dijital gözetim olgusunun veya diğer bir tanımlamayla 'dikizleme kapitalizminin' tüm gücüyle devreye gireceğini tahmin etmek hiçte zor değil. İnsanlığın yararına olarak lanse edilen birçok gelişmenin ortaya çıkmasıyla meydana gelen sıkıntıların neler olabileceğini az çok deneyimledik. Bugün en masumane niyetle geliştiren sosyal medya platformlarının bile nasıl bir dünya yarattığını gördük. İlk başlarda sevdikleriyle iletişim haline olma, sosyalleşme amacıyla geliştiren bu ortamlara bugün baktığımızda bambaşka bir dünya doğurduğunu görüyoruz. Dolayısıyla insanı robotik bir varlık haline getirme çabalarının insanlığın hayrına mı yoksa zararına mı olacağı tartışması tüm boyutlarıyla ele alınması gereken bir konudur."