Güncelleme Tarihi:
ABD Adalet Bakanlığı, Huawei'ye dava açtığını, bununla birlikte şirketin Mali İşler Direktörü (CFO) Mıng Vancou'nun da 13 ayrı suçtan yargılandığını bildirmesi Çinli teknoloji devi üzerindeki baskının devam edeceğine işaret etti. Huawei'nin "bankalara yalan söylemek", "kara para aklamak" ve "para transferi dolandırıcılığı" gibi suçlarla adaleti engellediği öne sürülen ABD Adalet Bakanlığı açıklamasında, şirketin aynı zamanda ABD'li telekomünikasyon şirketi T-Mobile'ın ticari sırlarını çalmakla da suçlandığı kaydedildi.
Kanada'da tutuklanan Huawei Mali İşler Direktörü Mıng'ın ABD'ye teslimi için resmi başvuruda bulunan ABD Adalet Bakanlığı, Mıng’ın, ABD'ye teslim edilmesi durumunda bir an önce yargılanacağını bildirdi.
Kanada, ABD'nin İran yaptırımlarını delmek için sahtekarlık yaptığı gerekçesiyle Washington yönetiminin talebi üzerine Huawei CFO’su Vancou'yu 1 Aralık 2018'de Vancouver'da uçakla aktarma yaparken gözaltına almış, Mıng, 12 Aralık 2018'de çıkarıldığı mahkemece 10 milyon Kanada doları kefaletle şartlı serbest bırakılmıştı.
“ABD devlet gücünü kullanarak Çinli şirketlere saldırıyor”
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gıng Şuang, ABD Adalet Bakanlığının Mıng Vancou ile ilgili suçlamalarda bulunmasının ardından yaptığı yazılı açıklamada "Çin, ABD Adalet Bakanlığının Mıng Vancou'a dava açmasından ciddi endişe duyuyor." ifadelerini kullandı. ABD'nin bir süredir devlet gücünü kullanarak "belirli Çinli şirketlere saldırdığını, isimlerini karaladığını" kaydeden Gıng, bunun arkasında "çok güçlü siyasi kasıt ve manipülasyon olduğunu" kaydetti. Gıng, ABD'yi, Huawei dahil Çinli şirketlere "mantıksız baskı yapmayı bırakmaya" ve bu şirketlere "adil ve tarafsız şekilde" davranmaya çağırırken, Çinli şirketlerin yasal çıkarlarını kararlılıkla koruyacaklarını vurguladı.
"ABD'yi bir an önce Mıng'a yönelik tutuklama talebini geri çekmeye, resmi iade talebinde bulunmamaya, yanlış yolda daha ileri gitmemeye çağırıyoruz." ifadelerini kullanan Gıng, Kanada'ya da Mıng'ı serbest bırakması çağrısını yineledi.
Mıng'ın ABD'ye iadesi davasında duruşma, bugün (6 Şubat) Kanada'nın Vancouver kentinde başlayacak. Bu süreçte Kanada hükümetinden yapılan açıklamada da Çin'in 1 Aralık'tan bu yana 13 Kanada vatandaşını gözaltına aldığı ancak bunlardan 8'inin serbest bırakıldığı bildirilmişti.
ABD'nin Kanada ile birlikte attığı bu adımın; mobil telefon ve teknoloji alanında çok hızlı büyüyen Huawei şirketini durdurmak için atılmış olabileceği tartışılırken, ABD'nin uluslararası ilişkilerini kullanarak bazı diğer ülkelerin de Huawei'ye sınırlamalar getirmesini sağlaması ve ABD'de uyguladığı yasaklar bu görüşün ağırlık kazanmasını sağladı.
Kısıtlama ve sınırlamaların ardı arkası gelmiyor
Başta Huawei olmak üzere Çinli teknoloji firmalarının özellikle 5G teknolojisiyle ilgili elde ettiği başarılar, ABD'li firmaların bu yarışta geride kalacağı yorumlarına neden olurken, aynı zamanda mobil telefon satışında Apple'a fark atan Huawei'nin marka değerindeki hızlı artış da dikkat çekici boyuta ulaştı.
ABD'nin, 2016 yılından bu yana Huawei şirketine karşı getirdiği kısıtlama, yasaklama ve uyarılar, 16 Ocak'ta Cumhuriyetçi ve Demokrat bir grup ABD’li senatörün Huawei ve ZTE başta olmak üzere ABD yasalarını ihlal eden Çinli firmalara komponent satışını yasaklamayı hedefleyen bir tasarı hazırlamaları ile yine gündeme gelmişti. Tasarının yasalaşması halinde ABD Başkanı Trump, söz konusu Çinli firmaların ABD menşeli çip ve elektronik komponent alımını yasaklayabilecek.
ABD'li yetkililerin, 2016'da Çin hükümetinin, Huawei akıllı telefonlar ve telekomünikasyon ekipmanları üzerinden istihbarat topladığı iddiasında bulunmasının ardından askeri üslerde satılan Huawei telefonları raflardan kaldırılmıştı. Trump'ın güvenlik endişelerini öne sürerek Huawei teknolojisinin kullanılmasını yasaklayan bir yasa tasarısı imzalaması sonrası medyaya yansıyan haberlere göre, ABD, diğer Batılı ülkeler ve Japonya'ya da Huawei'nin ekipmanlarını kullanmaktan kaçınmaları için baskı uygulamaya devam ediyor.
5G yarışı 2019'da daha da kızışacak
1987 yılında 21 bin Çin yuanı sermayeyle Huawei'yi kuran ve halen markanın en üst düzey yöneticisi olan Ren Zhengfei, önceki gün yaptığı açıklamada, şirketin, 5G ile ilgili 30’dan fazla ticari sözleşmeye imza attığını ve 2 bin 570 farklı 5G patent sahipliğine ek olarak, 25 bin 5G baz istasyonunu da dünyanın farklı bölgelerine şimdiden ulaştırdığını kaydetti. Ar-Ge yatırımlarına hızlı bir şekilde devam ettiklerini açıklayan Zhengfei, Huawei’nin yıllık ortalama Ar-Ge yatırımının 15-20 milyar doları bulduğunu ve halihazırda Ar-Ge özelinde toplam 100 milyar dolar yatırım planlarının bulunduğunu söyledi.
Huawei'nin 2018’de gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak 108,5 milyar dolara ulaşırken, şirketten yapılan açıklamada 2019 yılı için yüzde 10'un üzerinde bir büyüme hedeflendiği ve 125 milyar dolarlık gelire ulaşılabileceği belirtildi.
Çinli şirketin CEO’su Eric Xu da özel bir şirket olduklarını ve halen Huawei'de çalışan ya da geçmişte emek veren çalışanlardan oluşan 96 bin 768 hissedarının bulunduğunu, Huawei'de çalışmadan şirketin yüzde birine dahi sahip olan tek bir kişinin söz konusu olmadığını kaydetti. Herhangi bir kurum ya da devlet dairesinin de Huawei eko-sistemine dahil olmadığını, tüm hissedarların şeffaf ve kamuoyuna açık olduğunu söyledi.
Huawei en son 24 Ocak'ta Balong 5000 çipsetini ve bu çipset ile çalışan ilk 5G cihazı olan Huawei 5G CPE Pro'yu kamuoyuna açıklamıştı. 5G çalışmalarına 2009 yılında başlayan ve şu anda uçtan uca 5G sistemi tedarik edebilen dünya üzerindeki tek şirket olan Huawei'nin 5G'ye özel Ar-Ge bölümünde 5 bin 700 mühendis ve 500’ü aşkın 5G uzmanı çalışıyor.
Özellikle 2020'den sonra 5G teknolojisinde geride kalan şirketlerin teknoloji geliştirme ve uygulama konusunda havlu atmasına kesin gözle bakılırken, 2019'da bu yarışın daha da kızışması bekleniyor. Huawei'nin 5G konusundaki başarıları da özellikle Batılı şirketler ve hatta ülkeler tarafından önemli bir risk olarak değerlendiriliyor.
Huawei markasının değeri 3 yılda yüzde 147 arttı
Huawei, 2018 verilerine göre akıllı telefon satışında ABD merkezli Apple’a fark atarken, Brand Finance tarafından hazırlanan "Dünyanın En Değerli 500 Markası-Global 500-2019" araştırmasına göre Çinli teknoloji devinin marka değeri 62,3 milyar dolara yükseldi. Brand Finance değerlendirmesine göre 2017'de 25,2 milyar dolarla en değerli şirketler sıralamasında 39'uncu sırada yer alan Huawei, 2018'de 38 milyar dolarla 25'inciliğe, 2019'da da 62,3 milyar dolarla 12'nciliğe yükseldi. Huawei böylece 3 yılda marka değerini yüzde 147 artırırken, uzmanlar bu yıl şirketin 100 milyar dolar sınırını geçebileceğini söyledi.
Marka değeri sıralamasında dünyanın en değerli 2'nci şirketi olan Apple'ın değeri 2019'da bir önceki yıla göre sadece yüzde 5 artarak 153,6 milyar dolara çıkarken, Huawei'nin bir diğer önemli rakiplerinden Samsung'un değeri ise aynı dönemde yüzde 1,1 azalarak 91,3 milyar dolara indi.
Dünyanın en değerli 20 markası içinde 11 teknoloji, yazılım ve telekomünikasyon şirketi bulunuyor. Bu şirketlerin toplam marka değerleri ise 1,2 trilyon dolara yaklaşıyor.
Akıllı telefon satışında ise 2018'de Apple'ı geçen Huawei, Samsung'dan sonra dünyanın ikinci büyük akıllı telefon markası oldu. ABD'nin yasak ve baskılarına rağmen akıllı telefon pazarındaki payını artırmaya devam eden Huawei, 2018'in 3'ücü çeyrek verilerine göre 52 milyon adetlik telefon satışı ve yaklaşık yüzde 15'lik pazar payına ulaştı. Aynı dönemde Apple'ın satışları ise 46,9 milyon adet, pazarda lider konumda olan Samsung'un satışları ise 72,2 milyon adet oldu.
Şirket, Türkiye'de yatırım ve iş birliklerine devam ediyor
Türkiye'de 2002'de faaliyetlerine başlayan Huawei'nin halen yüzde 87'si Türk olan yaklaşık bin 500 çalışanı ve 220 milyon doların üzerinde yatırımı bulunuyor. 600'ü aşan yerli şirketle yaptığı ortak çalışmalara her geçen gün bir yenisini ekleyen şirket, adını en son geçen hafta Türk Telekom ile yaptığı iş birliği ile duyurdu.
Türk Telekom ile Huawei birlikte geliştirdikleri, sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) tabanlı eğitim içeriklerine 5G üzerinden bulut bağlantısı kullanarak uzaktan erişimi 1 Şubat'ta test etti. Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kıraç konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim sektöründe aktif olarak kullanılması ülkemize büyük verimlilik sağlayacak. Huawei ile gerçekleştirdiğimiz ve Türk Telekom’un girişim hızlandırma programı PİLOT’un mezunlarından Nara EdTech şirketi tarafından sağlanan AR/VR içeriği ile 5G üzerinden eğitim denemesi sayesinde 5G alanında çalışmalarımızı bir adım öteye taşıdık." dedi.
Huawei ile birçok alanda iş birliği gerçekleştiren Turkcell'in Genel Müdürü Kaan Terzioğlu da son dönemde gündeme gelen güvenlik zafiyeti iddialarına karşın Huawei'in güvenilir bir iş ortağı olduğunu ve birlikte çalışmaya devam edeceklerini açıkladı. Terzioğlu, dijital emperyalizmin kişisel verileri izinsiz olarak işleyerek bireyi her alanda kuşattığını ve kararlarını manipüle etmeye çalıştığını aktararak, "Mesele; sadece kişisel verilerin güvenle saklanması değil, global birkaç şirketin her şeye karar verme hevesidir." diye konuştu.