Güncelleme Tarihi:
COVID-19, kurumların çalışma şekillerinde hızlı ve büyük bir değişime neden oldu. Küresel salgının başlangıcında, mevcut dijital dönüşüm programları ve özellikle uzaktan çalışma gereksinimleri katlanarak hızlandı, tüm işletmeler ve sektörler dijital işlemlere ve etkileşimlere geçiş yapmaya başladı. Bu süreçte siber suç faaliyetleri de hızlı bir artış gösterdi. Teknolojinin; uzaktan çalışma, çevik iş modeli ve dijitalleşmeye katılım sağlayarak işletmeleri ayakta tutmada anahtar olduğu kanıtlanırken, IDC Türkiye analistleri de pandemi sonrası dönemde Türkiye’de güvenlik yatırımlarının artacağını öngörüyor. Güvenlik uygulamaları ve güvenlik stratejileri yeni iş modelleri içerisinde kritik önem kazanırken, CISO'nun rolü artık sadece geleneksel güvenlik ve tehditleri yönetmekten ibaret değil. Geleceğin CISO'sunun “dijital güven” kavramına odaklanması gerektiği net bir şekilde görülüyor.
Bilgi yönetimi ve kimlik gibi teknolojilerle desteklenen ve güvenlik, gizlilik ve uyumluluk gibi unsurları içeren dijital güven kavramı, iş dünyası için giderek daha kritik bir önem arz etmeye başladı.
Dijital güven; finans, ekosistem ve sürdürülebilirlik gibi iş değerinin temel unsurlarını birbirine bağlarken, şirketlerin de yalnızca güvenlik açısından değil, çok daha bütünsel bir anlamda güvenilir olduklarını göstermeleri gerekiyor. CISO'lar, etik, sorumlu ve sürdürülebilir iş uygulamalarına bağlılığı iletmek için CIO'lar ve CFO'larla birlikte çalışarak güven ölçütlerini kullanmaya başlıyor. Güven odağının, güvenlikten Dijital Risk boşluğunu doldurmaya doğru genişleyeceği öngörülüyor. Geleceğin CISO'su, organizasyonları genelinde güven ölçümlerini yönetme ve düzenlemede önemli bir rol oynuyor.
Etkinlikte siber güvenlikle ilgili görüşlerini paylaşan IDC Türkiye Ülke Direktörü Nevin Çizmecioğulları: “COVID-19 salgınıyla hızlanan dördüncü sanayi devrimi, dijital olarak daha bağlantılı bir dünya yaratıyor. Siber saldırganlar ve siber dolandırıcılar, çoğu çalışanın uzaktan çalıştığı bu dönemde genişleyen teknoloji ayak izlerinden ve yeni saldırı yüzeylerinden yararlanmaya çalışıyor. Geleceğin CISO'larının nasıl dijital güvenin gardiyanları haline geleceğini konuştuğumuz IDC CISO Zirvesi’nde, uzaktan çalışmanın beraberinde getirdiği güvenlik riskleri, operasyonel teknolojilerin (OT) güvenliği, uygulama güvenliği, DevSecOps, bulut güvenliği, veri güvenliği ve gizlilik gibi birçok konuyu derinlemesine değerlendirdik. Sektör içindeki deneyim paylaşımının, dayanışmanın, ekosistemle birlikte yaratılacak sinerjinin en büyük değer olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Microsoft Türkiye Modern Çalışma ve Güvenlik Grup Lideri Ozan Öncel ise, “Ölçek fark etmeksizin tüm kuruluşların siber güvenlik alanında ‘sıfır güven’ modelini ivedilikle uygulamaya başlaması gerekiyor. Türkiye'de buluta olan güvenin istikrarlı bir şekilde arttığını görmek bizleri motive ediyor. Buluta tamamen geçiş yapan şirketlerde büyük bir artış görmesek de, birçoğunun hibrit bir yaklaşımı tercih ediyor olması ümit verici. IDC Türkiye’nin araştırması, söz konusu şirketlerin neredeyse üçte birinin (yüzde 30) hem iş yerinde fiziki depolamayı hem de bulut hizmetlerini kullandığını gösteriyor. Bu oranın iki yıl içinde yüzde 37'ye çıkması bekleniyor. Ancak bulutun, yalnızca bir inovasyon platformu olarak değil; bir şirketin verilerinin nihai koruyucusu olarak görülmesi gerekiyor.
Dijital platformda gerçekleşen zirveye, ülkemizin önde gelen finans, telekom, holdingler, perakende, üretim, hizmet, enerji şirketlerinden üst düzey BT güvenlik yöneticileri ile sektörün lider teknoloji hizmet ve ürün sağlayıcıları katıldı.