Güncelleme Tarihi:
2020’li yıllara giriş yaptığımız bugünlerde tüm dünya teknolojik olarak yeni bir döneme kapılarını açtı. Oyun dünyası yeni nesil konsollar olan Sony PlayStation 5 ile Microsoft Xbox’ı beklerken, birkaç sene önce popülerleşen VR teknolojisi artık hayatımızdaki yerini aldı.
Yani yeni tip corona virüsü olan Covid-19, nasıl bir anda farkında olmadan hayatımıza girip, tüm düzeni yerle bir ettiyse, olumlu bir şekilde de VR teknolojisi bir anda hayatımıza girip, hepimize yeni deneyimler sunmaya başladı.
Birbirinden farklı bu iki örnek, bugünlerde birbiriyle bağdaşmış durumda. Geçtiğimiz senelerde Stephen Hawking; “Yapay Zeka insanlığın en büyük ve en son buluşu olacak” kanısındaydı. 2020’li, 2030’lu yıllarda insanlık Skynet’in gerçekleşeceğini ve yapay zekanın, robotların, her şeyin tamamen hayatımızı etkisi altına alacağını düşünülüyordu. İnternete olan saldırılar, girilemeyen uygulamalar, izlenilemeyen yayınlar da buna gerçek bir örnek olabilirdi. Yaşanan durum şu ki: Maalesef corona yüzünden 14. Yüzyıldan kalma ilkel bir salgın ile karşı karşıyayız. Virüs her ne kadar yeni ve tehlikeli olsa da, yaşanan durum, evlere kapanmamız, doğanın yeniden egemen olması gerçekten 14. Yüzyıldan farksız.
O döneme kıyasla yaşanan tek büyük fark: İnternet sayesinde, sanal hizmetlere erişim daha fazla arttı. Online alışverişler, dizi ve film izleme platformlarına yapılan ödemeler ve alınan hizmetler, çöpçatan uygulamalar sayesinde insanların yazışarak yeni insanlarla tanışması, gündemi online olarak takip etmek derken, video oyunları konusunda da spor yapmak isteyenler, hareket yaşamak isteyenler sanal gerçekçilik gözlüğü olan VR’a olan ilgisinin ve bunun da satışlarını arttırdı.
Bu yaşanan virüs salgını ile sosyal hayatın da, insanların birbiriyle etkileşimi de azaltırken, sanal gerçekçilik ile dijital yapıma olan sosyal yaşam değişikliğe uğradı.
Oyun dünyası, insanlar evlerine kapanmış durumdayken tesadüfen yaşanan bu salgın ile çıkış tarihi aynı dönemi bulan Half Life: Alyx’e odaklanmış durumda. Yani şu an geride bıraktığımız 2000’li yıllara damgasını vuran Half-Life’ın, seneler sonra gelen Half Life: Alyx ile bizlerle buluşması ve VR özelliği ile eşsiz bir deneyim verdi.
Ve genelde pek oyun çıkarmaya niyetli olmayan Valve’ın, Alyx ile gelecek için sunduğu bir VR yapımı ile birlikteyiz. Bir nevi geçmişten gelen salgın hareketi, geleceğin dijital eğilimini yarattı. Hem de hiç umulmadık ve farkında olmadığımız bir hamleyle…
Özellikle Far Cry ile hayatımızda yer edinen ve 2007 senesinde piyasaya sürdüğü Crysis ile tüm dünyanın dikkatlerini kendilerine çeken Crytek’in, Türk oyuncuları için çok değerli ve hassas noktalarına dokunan bir muhteşemliği vardı.
O da şirketin kurucularının ve içlerinde barındırdıkları birçok kişinin Türk olmasıydı. Bugün sıradan bir durum olarak gelse bile Crysis ile yaşanan ilk profesyonel dublaj işi, hepimizi fazlasıyla etkilemeye yetmişti. Sony gibi firmalar da, zamanında bu firmanın hamlelerini takip ederek PlayStation oyunlarının dublajlı olmasını bir gelenek haline getirdi. Her iki firma da bu işi en güzel haliyle tamamladı.
Oyun dünyasında ilkleri yaşatan Crytek, VR ve Online yapımlar konusunda da çok erken adımlar attı.
Crytek, 2013 senesinde piyasaya sunduğu Crysis 3 ile AAA oyunlar defterini de bir süreliğine kapattı. Sektörün Online tarafına odaklanan firma, daha VR kelimesini bile duymamışken üstün grafik motorları CryEngine ile VR için oyunlar geliştirmeye başladılar. Hemen ücretsiz olarak “Back to Dinasaur Island” adlı demoyu yayınladılar. Evet demoydu ve dinozor adaları ise Crytek için çok değerli bir önem taşıyordu. Çünkü Crytek günümüzdeki gibi resmi bir şirkete dönüşmeden evvel Yerli kardeşler tarafından geliştirilen X-Isla adlı demo sayesinde NVDIA ve Ubisoft ile anlaşarak Far Cry’ın temellerini atıp, Far Cry 1’in son hali ile onları bugünkü durumlarına getirdi.
Yerli, her ne kadar haklı çıksa da o görüş ve ifade o günlerde kaldı. Eğer ki bu sözü birkaç sene söylemiş olsaydı, gerçekten Crysis 3 için hissedilenler, bugün hissedilenlerden farklı olurdu.
“ONLINE oyunlar kaliteden değil, insanoğlunun doğasındaki rekabetten dolayı var!”
Avlanma içgüdüsünün kökeni türümüzün evriminde çok eskilere dayanır. Avlanma ve dövüşme içgüdüleri çeşitli görünümler ile birleşir (…) Kana susamışlık insanoğlunun öylesine ilkel bir parçasıdır ki yok edilmesi çok zordur. Özellikle de dövüş ya da av, eğlencenin bir parası olarak sunuluyorsa…
William James - Psikoloji, XXIV (1890)
Crysis 3’ün sloganında “Become the Hunter” derken, oradan da bir nevi geçmişten bugüne ışık tutan sözler vardı. Olay avcılıktı. Hikaye modu kısa tutularak bir anda son buluyor ve Online tarafa odaklanılıyordu.
Bir diğer online yapımları olan Warface, bir güncelleme ile sanki yeni bir oyun yapılmış gibi güncellenerek rekabet dozunun gerçeğe yakın grafikleri bir anda oyuncuları mest etmişti. Diğer yandan da geçtiğimiz aylarda tam sürüme ulaşan Hunt: Showdown, bir nevi insan içgüdüsüne odaklı yapımlar oldu.
Crysis 3’ten “Become the Hunter” derken, Crytek’in son harikası Hunt: Showdown ile kartları açarak, güç gösterisi yaparak hayatta kalma içgüdümüzü ya diğer insanlara, ya da salgından zombileşen sanal düşmanlara gösterdik. Aslında Online yapımlar bir nevi AAA oyunlarda olduğu gibi kalite için, hikaye için, sanat için değildi. İnsanlığın avlanma hissini uyandıran, rekabeti uyandıran insan içgüdüsüne dönelik yapımlardı. Buna rağmen Crytek, bu iki sistemi birbiriyle bağlantılı tutmuştu. Bir sene sonra gelen ve eski Call of Duty yapımcılarının elinden çıkan Titanfall, bu örneği yaşatmak istedi ancak daha sonra Apex: Legend’a kadar tam olarak istenilen sonucu veremedi. Yine online ve sanatsal olarak kaliteyi üstün tutmayı başardı.
Nasıl ki sporcular ya da avcılar, koşar, zıplar, vurur, kayar, fırlatır, tekmeler ve birbirinden kaçarak “kale” denen yere doğru yönleniyorsa, PvP ve Online türü yapımlar işte bunu bizlere sundu. Bu durum eski Mısırlılar, Persler, Yunanlılar, Romalılar, Mayalar, Göktürkler, Selçuklular ve Osmanlıdan beri gelen bir rekabetti. Avcılık önce spora, daha sonra online yapımlara, bugün ise VR deneyimlere ulaşıyor… Online yapım deyip geçmemek bu yüzden önemli.
Artık Gelecekteyiz!
Crytek’in, 2013’ten bugüne kadar gelen Online ve VR girişimleri mantıklı ve yerinde hamlelerdi ancak erken atılan adımlardı. Crysis: Wars eklentisi de bir nevi “Battle Royale” modların atası niteliğindeydi. Gelecekte ne olacağı bilinmez ancak insanların ve oyuncuların temeline ikisini birden bağlayarak etkilemek için bir yandan AAA oyunlar, bir yandan da günümüz şartları ile Online ve VR yapımlar bir arada gelmeli ki hem oyuncular, hem firma istediği başarıya ulaşabilsin.