Fotoğraflara konum bilgisi ekleyelim

Güncelleme Tarihi:

Fotoğraflara konum bilgisi ekleyelim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 09, 2008 12:29

Geçen girişini yaptığım navigasyon olayını bir adım daha ileri taşıyorum: Fotoğraflara enlem ve boylam bilgisi ekliyorum.

Haberin Devamı

Birçoğumuzun başına gelmiştir: 'Bu fotoğrafı nerede çektim' ya da 'burası neresiydi' soruları. Özellikle dijital fotoğraf makinesinin hayatımıza girmesiyle beraber çok fazla fotoğraf çektiğimizden, bu kadar fotoğrafın düzenlenmesi, tasniflenmesi ve nerede çekildiğinin ayrılması ayrı bir iş haline geldi. Özellikle benim gibi işi dijital teknolojiler olanlar ve gittikleri her yerde fotoğraf ve video üretenlerin işi daha da zor.

İşte bu zorluğu gören üreticiler GPS yani Global Positioning System - Küresel Konum Belirleme sistemini devreye soktular. GPS sisteminin amacı dünyanın yörüngesindeki uydular yardımı ile yeryüzünde noktasal konum belirlemek. Bu sistem kullanıcıya dikey ve yatay izdüşümü veriyor. Bunlara ise enlem ve boylam adı veriliyor. Bu sayede kullanıcı dünya üzerindeki yerini tam olarak belirleyebiliyor.

GPS teknolojisi önceleri sadece gemiciler, dağcılar, sporcular gibi özel bazı iş grupları ve kişiler tarafından kullanılırken sonraları artık sokakta bile karşımıza çıkar oldu. Hatta cep telefonları ile cebimize de giren navigasyon teknolojisi yardımı ile eczane, hastane, kültür merkezi gibi 'İlgi Noktaları'nı (İngilizce'de POI yani Point of Interest adı veriliyor) bulmak mümkün. Ayrıca navigasyon cihazları kullanıcılara bir noktadan diğerine gitme, hız ve konum bilgisi gibi detayları görme imkanı da veriyor. Hatta Nokia'nın henüz test aşamasında olan bir teknoloji yardımı ile trafik yoğunluğunu da ölçtüğü ve kullanıcıyı daha az yoğun rotalara yönlendirmek üzere çalışma yaptığı da biliniyor.
GPS gibi bir sistem fotoğrafçılıkta nasıl kullanılır demeyin. Mantık çok basit: Uydulardan gelen enlem ve boylam bilgileri fotoğrafın içinde bulunan EXIF datasına işleniyor. EXIF ise bütün fotoğraf makinelerinin desteklediği ve çekilen fotoğrafın içine gizlenen özel bir kod. Bu kodun içinde fotoğraf makinesinin markası, modeli, fotoğrafın çekim saati ve günü, diyafram, enstantane, fokal uzaklık gibi onlarca farklı bilgi bulunuyor. Bütün bu bilgilere ek olarak eklenen enlem ve boylam kullanıcıya o fotoğrafın nerede çekildiğini kesin olarak belirleme imkanı sağlıyor.

Bu işleme Geo Tagging yani Coğrafi Etiketleme adı veriliyor. Bu şekilde etiketlenmiş fotoğrafları Picasa yazılımı otomatik olarak tanıyor ve oradan Google Earth'a doğrudan gönderebiliyorsunuz. Bu yöntemle Google Earth'e gönderdiğiniz fotoğraflar doğrudan harita üzerindeki doğru yere yükleniyor ve size haritan fotoğrafı çektiğiniz yere bakmak kalıyor.

Ayrıca Panoromia ve Flickr gibi siteler Coğrafi Etiketleme özelliğini destekliyorlar. Yani bu siteye yüklediğiniz bu tip özelliğe sahip fotoğraflar harita üzerinde siz bir müdahale yapmadan doğru noktalarda görünüyorlar.

Bu özellik birkaç yıldır özellikle profesyonellerin kullandığı üst seviye dijital SLR fotoğraf makinelerinde ek aksesuar yardımı ile sunuluyordu. Ancak bu makinelerin çok pahalı olması (5000-6000 dolardan başlayan fiyatlara sahipler) herkes tarafından kullanılmalarına engel oldu. Ancan son iki yıldır fotoğraf makinesinden bağımsız bazı aksesuarlar yardımı ile Coğrafi Etiketleme kompakt ürünlere de entegre edilir hale geldi.

Bu aksesuarların ilk örneğini 2006 yılında Sony piyasaya sürdü. GPS-CS1 kodlu cihaz fotoğraflara enlem ve boylam bilgisi ekleyebiliyor. Benzer şekilde ATP'nin ürettiği Photo Finder isimli ürün de marka ve modelden bağımsız olarak çekilen fotoğraflara enlem ve boylam bilgisi ekleyebiliyor.

Öte yandan fotoğraf makinesi üreticileri de kompakt modellere bütünleşik olarak bu özelliği koymak için çalışmalar yapıyor. Hatta bu konuda ilk örneklerden biri henüz ülkemizde satılmayan General Electric marka dijital fotoğraf makinelerinde bulunuyor. Firmanın E1050 kodlu modelinde bütünleşik olarak GPS özelliği bulunuyor.

Şu an çok yaygın olmasa da fotoğraflara coğrafi konum ekleme özelliği birkaç yıl içinde farklı markalarda ve bütünleşik olarak da karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Şimdilik ağırlıklı olarak bilimsel ve ticari amaçlarla ihtiyaç duyulan bu özelliğin yakın gelecekte günlük hayatımıza iyice gireceğini düşünüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!