Güncelleme Tarihi:
İklim krizi giderek büyüyor. Enerji verimliliği bu noktada ne gibi fayda sağlıyor?
Hatırlarsanız daha birkaç hafta önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Fatih Dönmez, Enerji Verimliliği Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 2017-2019 yıllarında enerji verimliliği uygulamalarıyla 1 milyar dolara yakın tasarruf sağladığını açıklamıştı.
Enerji verimliliği sadece parasal anlamda ciddi kaynak tasarrufu sağlamakla kalmıyor, çağımızın en önemli sorunlarından iklim değişikliklerine karşı da karbon salınımı önemli ölçüde azaltarak daha temiz bir çevre ve geleceğin kapılarını açıyor. Aslında Sayın Bakan’ın açıklamaları, bu yönüyle dikkatleri bir kez daha bu alandaki yenilik, yatırım ve inisiyatiflere çekti. Enerji verimliliği konusunda bu yenilik ve inisiyatifleri Türkiye’nin hizmetine sunan şirketlerin başında ise, endüstriyelleşme, şehirleşme ve dijitalleşme trendlerine paralel olarak dünyada artan enerji ihtiyacına cevap verebilmek amacıyla teknolojik çözümler geliştiren ve 30 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de de faaliyetlerini sürdüren Schneider Electric geliyor.
Schneider Electric olarak, enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde öncü rol üstlenirken, enerji verimliliği çözümleri ile sürdürülebilirlik alanında da iş dünyasına liderlik etmeyi sürdürüyoruz.
Verimlilikte yapılacak ilk eylem, sistemlerdeki verimsizliklerden kaynaklanan kaynak israfını ortadan kaldırmak. Bu hedefe devrimsel bir yaklaşım getirmenin yolu dijital teknoloji ve bağlanabilirlikten geçiyor. Yazılım, analiz ve yapay zekâ ile her şey birbirine bağlanarak, tüketim optimize edilirken, hem süreç hem de enerji verimliliği sağlanıyor. Dijital teknoloji ve bağlanabilirlik sayesinde bina ve endüstriler %30 daha verimli hale getirilebilir.
Kısacası, şirketlerin enerji verimliliğini sağlama ve karbon ayak izlerini azaltma konusunda en önemli anahtarlardan biri dijitalleşme. Bir teknoloji firması olarak dijitalleşme yolcuğumuz yıllar önce başladı ve halen bu alanda liderliğimizi sürdürüyoruz. Biraz önce belirttiğim, yazılım, analiz ve yapay zekâyı da kapsayarak yüksek oranda enerji verimliği sağlayan sürdürülebilir dijital teknolojilerimizi, Türkiye’nin ve Türk endüstrisinin hizmetine sunmaya devam ediyoruz.
Pandemi dönemini Schneider Electric olarak nasıl geçirdiniz? Satışlarınız, servisleriniz bu süreçten nasıl etkilendi?
Schneider Electric olarak, pandemi dönemi ile birlikte özellikle enerjinin kritik önem taşıdığı hastaneler, veri merkezleri ve gıda sektörlerine, uzaktan enerji yönetimi, bakım onarım hizmetleri ve 7/24 servis desteği vermeyi sürdürdük. Böylece Schneider Electric partnerleri, bu zorlu dönemde de işlerine kesintiye uğramadan ve güvenle devam ederken, enerjiyi de verimli kullandı. Hatta bu Schneider Electric partnerlerinin maliyetlerini düşürmede o kadar önemli bir rol oynadı ki, müşterilerimizden gittikçe artan oranda binalarını, fabrikalarını ve makinalarını daha dijital hale getirme talebi almaya başladık.
Ayrıca, bu sıkıntılı dönemde, enerji yönetimi alanında güvenilen ve danışılan bir iş ortağı olarak kurumların yanında olmanın önemini bir kez daha gördük. Bu nedenle, Türk iş dünyasına ve kamu sektörüne daha çevik ve esnek çözümler üreterek, enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarmak için, Schneider Electric olarak Türkiye İnovasyon Merkezimizi de çok hızlı şekilde hayata geçirme kararı aldık.
2021’in ilk çeyreğinde % 100 kapasiteyle hizmete sokmayı hedeflediğimiz İnovasyon Merkezi, kurumların bina otomasyonu, güvenli güç, endüstriyel otomasyon ve güç dağıtımı için ihtiyaçlarına özel olarak terzi usulü oluşturulacak çözümlerin gerçek zamanlı test edilebileceği bir merkez olarak hizmet verecek. Dünya çapında 40’tan fazla İnovasyon Merkezi bulunan Schneider Electric olarak, endüstriyelleşme ve dijitalleşme açısından hızlı bir gelişme gösteren Türkiye’de de bir İnovasyon Merkezi açmaktan dolayı memnuniyet duyuyoruz.
2021 yol haritanızdan bahsedebilir misiniz?
Öncelikle, bu zorlu pandemi döneminde, yeni dijital teknolojileri takip eden, inovatif çözümlere açık şirketlerin verimli büyümede de bir adım önde olduğunu gözlemledik. Kısa bir süre önce dijital olarak düzenlediğimiz Inovasyon Zirvesi’nde de bunun vurgusunu yaptık. Schneider Electric olarak, enerjiyi verimli kullanarak sürdürülebilir bir iş, sürdürülebilir bir yaşam tasarlayabileceğimize inanıyoruz. Pandemi sürecinde, birkaç yılda gerçekleşmesi planlanan gelişime birkaç ay içerisinde şahitlik etmiş olmamız da bu inancımızı güçlendiriyor.
Sürdürülebilirlik alanında önemli global inisiyatiflere imza atan bir firma olarak, bu alandaki yenilikçi girişimleri ülkemize de taşımanın önemine çok inanıyoruz. Bu amaçla, Schneider Electric ve Solar Impulse Vakfı’nın başlattığı “Solar Impulse Efficient Solution” programını Kasım 2020’de düzenlediğimiz İnovasyon Zirvemizde duyurduk. Schneider Electric olarak, Solar Impulse girişimi ile iş birliği gerçekleştirerek bu programla karbon nötr ekonomiye geçiş sürecinde, dünyanın kaynaklarını verimli kullanmaya ve korumaya odaklı geliştirilen 1000 adet yenilikçi ürünü sertifikalandırmayı hedefliyoruz. Bu amaçla, karbon nötr ekonomisine geçişte değer yaratacak ürün ya da çözüme sahip tüm girişimci ve start-up’ları bu sertifikasyon programına başvurmaya davet ediyoruz.
Schneider Electric, bu yıl sürdürülebilirlik kriterlerinde gösterdiği güçlü performans nedeniyle, dünyada şirketlerin sürdürülebilirlik çalışmalarını değerlendiren Corporate Knights tarafından oluşturulan dünyanın en sürdürülebilir şirketleri 2021 Global 100 listesinde en üst sırada yer aldı. Geçen yıla göre 29 basamak birden yükselerek liderliğe yerleşti ve 2025 itibariyle altı uzun vadeli taahhütte bulundu. Bu durum aynı zamanda şirketimizin enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğe destek olan dijital çözümlerin lider tedarikçisine dönüştüğünün kanıtı.
2021 - 2025 dönemini kapsayan taahhüdümüzün temelini, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Gelişme Hedefi’ne paralel olarak iklim değişikliğine karşı karbon emisyonlarını azaltma, kaynakları verimli kullanma; güven ilkelerine uygun hareket etme; adil fırsatlar yaratma; tüm nesiller için fırsat yaratma ve yerel toplulukları destekleme başlıkları oluşturuyor.
Şirketlerin birçoğunun personelini evden çalışmaya başlatması ne gibi sonuçlar doğuracak? Size yansıması nasıl olacak?
Genel Müdürlüğümüzde görev yapan çalışanlarımız ev veya ofisten çalışma seçimlerini kendileri yapıyorlar. Ofise gelecek olan çalışanlarımız online aplikasyon üzerinden 2 gün önce rezervasyonlarını yapıyorlar ve onaylanması durumunda ofise gelebiliyorlar. Sağlık ve güvenlik kuralları gereği şu an en fazla % 20 oranında çalışanımızın aynı anda ofiste olmasına izin veriyoruz. Evden çalışma dönemi başlar başlamaz dijital projeleri hızlıca çalışanlarımız için de hayata geçirdik. Pandeminin başlamasından hemen sonra tüm toplantılarımızı dijital olarak yapıldı. Çalışanlarımıza dijital yetkinliklerini artırmak üzere eğitimler verdik. Bu arada tabii her şeyden önemlisi çalışanlarımızın enerjilerini en iyi şekilde kullanabilmeleri için yeni çalışma modellerini hayata geçirdik. Şirkete olan aidiyetlerini artırma yolunda online well-being webinarları düzenliyoruz. Bunun yanısıra yönetim ekibi olarak çalışanlarımızla sürekli temas ve iletişim halindeyiz. İletişimimizin temelini ise şeffaflık ve güven oluşturuyor. Pandemi sonrası ise Schneider Global’de başlatılan yeni çalışma modelini ülkemizde de uygulayacağız ve haftada en az 2 gün evden çalışma modeline geçeceğiz.
Bu bir ilandır