Güncelleme Tarihi:
Ilıcalı, Türkiye'de uluslararası yeşil bina sertifikalarının alınması konusunda verdikleri danışmanlık hizmetleri ve geliştirdikleri yerli elektrikli şarj ünitesine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Türkiye'de "yeşil bina" kavramının yavaş yavaş yayılmaya başladığını ifade eden Ilıcalı, bir yapının yeşil ve verimli bina sertifikası alabilmesi için elektrik, su, peyzaj, elektrikli araç şarj istasyonu, bulunduğu bölge, toplu taşımaya yakınlığı, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik tüketimini karşılaması gibi birçok kriterin dikkate alındığını anlattı.
Ilıcalı, bu kapsamda yeşil binaların elektrikli araç hareketinin öncüsü durumunda bulunduğunu belirterek, "Çünkü yeşil binaların kriterlerinden birisi de otopark adedinin belli bir oranı kadar elektrikli araç şarj istasyonu bulundurulması. Binadan binaya bu oran değişiyor, ama toplam otopark kapasitesinin yüzde 2’sinin yakalanması gerekiyor. Bu oran şu an için böyle. Yeşil bina sistemleriyle ilgili kriterler üç dört yılda bir yenileniyor, yenilendikçe oranlar artıyor. Yeşil binalarda bu tür öncü teknolojiler bütünleşik bir şekilde yer alıyor." diye konuştu.
"Voltrun tamamen yerli"
Elektrikli araç kullanımı ve yeşil binalar arttıkça şarj ünitelerine olan talebin de giderek büyüyeceğini aktaran Ilıcalı, şöyle devam etti:
"Voltrun markasıyla elektrikli araçlar için yerli şarj ünitesi ürettik ve şu anda 100'den fazla kurulum gerçekleştirdik. Tasarımından yazılımına, ekipmanlarına ve dış çepherine kadar yerli bir şarj ünitesi olan Voltrun'un maliyeti de gücüne göre değişiyor. Bu şarj üniteleri giderek daha büyük bir ihtiyaç haline gelecek. İleride bunların sayısı arttığı zaman yeni regülasyonlar gelebilir, ama şu an için daha çok yeni olduğu için lisans gerekmiyor. Ünitenin içindeki sayaç, çekilen elektriği gösteriyor ve araç ne kadar elektrik çektiyse aracın sahibi o kadar ödüyor. Tabii çekilen elektriğin üzerine bir prim konulabiliyor, otopark ücreti gibi. Biz işletmecilere satıyoruz, fiyatını işletmeci kendisi ayarlıyor. Talep de var. Elektrikli araçların da o yüzden akıllı telefon sektörü gibi büyüyeceğini düşünüyorum. Özellikle ticari binalar, alışveriş merkezleri, konut projelerinde isteniyor bu şarj üniteleri. Bazı yapılar için de 'bunun altyapısını yapalım, hazır olalım' düşüncesi etkili oluyor."
Türkiye’de yılda 1 milyonun üzerinde otomobil satıldığını hatırlatan Ilıcalı, "Bu rakamın yüzde 1’i elektrikli olsa 10 bin araç eder. 10 bin elektrikli araç için en az 20 bin tane şarj istasyonu gerekir ki ihtiyaç karşılanabilsin. Türkiye'de halen en fazla 300 şarj istasyonu var, ama 2019-2020 civarında ihtiyaç daha çok artacak." değerlendirmesinde bulundu.
"Çatıda güneş paneli zorunlu olabilir"
Diğer taraftan danışmanlık hizmeti verdikleri yeşil binalar için uluslararası sertifikaların alınmasında, çatıya kurulabilecek güneş panellerinin de önemli olduğunu vurgulayan Ilıcalı, şunları kaydetti:
"Türkiye'de şu anda çatı panelleri 3 kilovata kadar izinsiz kurulabiliyor. Kentsel dönüşümde insanları zorlamayacak büyüklükte güneş panellerinin çatılara kurulmasının zorunlu olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye'de çok ciddi bir güneş potansiyeli var, ama gönüllülük esasına bırakıldığında insanlar çok yönelmiyorlar. Bunlar toplum faydası adına zorunlu tutulabilir. Şu anda tüm kentsel dönüşüme giren binalar için bu yapılacak olsa, çok güzel bir enerji sistemi oluşur. Yeşil bina konsepti de çatı paneli uygulamalarını teşvik ediyor ama daha çok tabana yayılması lazım."
Ilıcalı, çevre dostu bir dünya için sadece binaların verimli olmasının yetmediğini vurgulayarak, bu yüzden "sürdürülebilir kentsel dönüşüm" konseptiyle yerleşkelerin de "yeşil" sertifikası alabileceğini ve bu şekilde günlük sorunlara bütüncül bir çözüm getirilebileceğini söyledi.