Güncelleme Tarihi:
Tesadüfen bulunan 5 bilimsel keşfi derledik:
Viagra nedir?
"Küçük mavi hap", ereksiyon bozukluğu (erektil disfonksiyon, ED) için en etkili tedavilerden biridir.
Keşfedilene kadar hakkında nadiren konuşulan bu sorun, pek çok erkeği etkileyebiliyor. (Örneğin, 50'li yaşlarındaki erkeklerin yüzde 50'si bu sorunu yaşıyor.)
Viagra penise giden kan akışını artırarak çalışır. İlacı kullanan kimse cinsel olarak uyarıldığında, arterlerin düz kas hücresine bir nörotransmiter salar ve yokluğu ereksiyon bozukluğuna neden olan döngüsel GMP adı verilen bir madde oluşturur. Böylelikle ereksiyon gerçekleşir.
Nasıl keşfedildi?
llaç şirketi Pfizer, düz kasları gevşetmek için döngüsel GMP'ye odaklanan bir kalp ilacını takip ediyordu.
İlk sonuçlar o kadar zayıftı ki deneme neredeyse durdurulacaktı. Deneme ekibinde baş kimyager olan Dr. Nick Terret'e göre, son denemeyle ilgili bir raporda şöyle yazıyordu:
"Bazı kas ağrıları, bazı baş ağrıları ve bazı mide-bağırsak rahatsızlıkları görüldü. Ve evet! Bazı hemşireler ereksiyonu fark etti."
Bilim insanları bu bulguyu görmezden gelmek yerine keşfi sürdürdüler. Çalışmalar Viagra haline gelen 21 spesifik denemeye yol açtı. Hepsinde de etkili oldu.
Terret'in ekip üyesi Dr. Peter Ellis, "Hapları geri vermeyi reddeden ya da kalıp kalmadığı konusunda yalan söyleyen hastalarımız vardı" diyor.
Bing Bang Teorisi nedir?
Big Bang, tüm evrenin maddesinin ve enerjisinin patlamadan ve sürekli genişlemeden önce başlangıçta tek bir yerde olduğu teorisidir. 1960'lara kadar, bunun geçerli teori olduğuna dair ikna edici bir kanıt yoktu.
Big Bang Teorisi nasıl doğrulandı?
1965 yılında astronomlar Robert Wilson ve Arno Penzias, New Jersey'deki Bell Laboratuvarı'nda Samanyolu'nun dış kısımlarından gelen belirsiz radyo dalgalarını ölçmeye çalışıyorlardı.
Başlangıçta güvercin gübresi üzerine yerleştirdikleri çanaktan bir arka plan sinyali almaya devam ettiler.
Gökyüzünün her tarafından gelen bir radyasyonu saptayan ekip beklenenden daha yüksek bir sıcaklığı fark ettiler. Güvercin gübresinden kaynaklandığını düşündükleri bu beklenmeyen olay, gübreyi temizlemelerine rağmen devam etti.
Princeton yakınlarında çalışan Robert Dicke'in başında olduğu bir ekip de kozmik mikrodalga arka alan ışınımına dair deliller bulmaya çalışıyordu.
Bu ekip Penzias ve Wilson'un bu keşfi yanlışlıkla yaptıklarını fark etti.
İki grup arasında telefon görüşmesi trafiğinin ardından sinyalin, ateş topu aşamasında oluşan kozmik mikrodalga radyasyonuyla tutarlı olduğunun farkına varıldı.
Coelacanth nedir?
Coelacanth, uzuv benzeri yüzgeçlere sahip büyük bir balık. Boyu iki metreye kadar uzar ve 90 kg ağırlığa ulaşabilir. 1938'de Güney Afrikalı küratör Marjorie Courtenay-Latimer tarafından keşfedilene kadar nesli tükenmiş olarak kabul edildi.
Nasıl yeniden keşfedildi?
Courtenay-Latimer, Güney Afrika'daki Doğu Londra Müzesi için numune toplamaktan sorumluydu.
1938 Noel'inden birkaç gün önce, yerel liman şefinden gemilerden birinin güvertesinde garip bir mavi balık bulunduğunu söyleyen bir telefon aldı.
Majorie de onlarla birlikte gitti ve Güney Afrikalı ihtiyolog J.L.B. Smith'e yazdığı bir mektupta "gördüğüm en güzel balık" olarak tanımladığı şeyi gördü.
Smith, yeni yılın başlarında Marjorie'ye telgrafla cevap vererek, acilen iskeleti ve solungaçları korumasını istedi.
Marjorie buz almaya çalışmasına ve hatta bir morgdan Coelacanth'ı korumasını istemesine rağmen, onu doldurması da gerekiyordu.
14 yıl sonra 1953'te ise Comoro Adaları yakınlarında bir Coelacanth bulunduğu haberi geldi.
Jet akımı nedir?
Jet akımı, Kuzey ve Güney Yarımkürelerde, subtropikal bölgeler ile orta enlemlerin yüksek troposfer seviyesi içinde esen, göreceli olarak dar şerit halindeki kuvvetli rüzgar alanı. Esme, yarı sürekli bir biçimde batıdan doğuya tüm küreyi kapsar. Jet akıntısının en önemli özelliği, kutuplardan ekvatora veya ekvatordan kutuplara esmesi durumunda hava sıcaklığı değişimine neden olmasıdır.
Jet akıntılarının tam yeri izoterm sıkışmaları ve kuvvetli dikey rüzgar 'shear' ları ile belirlenir. Arktik, aşağı seviye, kutupsal ve subtropikal gibi türleri vardır. Uzunluğu birkaç bin kilometreye ulaşırken kalınlığı birkaç kilometredir. Rüzgar hızının jet akıntısına dahil edilebilmesi için hızının 60 Knots veya daha fazla olması gerekir.
Jet akıntıları nasıl keşfedildi?
Ağustos 1883'te Endonezya'daki Krakatoa yanardağ patlaması, küresel olarak bildirilen ilk volkanik olaydı. Patlamadan kaynaklanan kül ve toz 80 km yüksekliğe kadar yükseldi.
Oxford Üniversitesi'nden yanardağ uzmanı Profesör David Pyle patlamaya ilişkin olarak "Aralık 1883 itibariyle dünyanın hemen hemen her yerinde rahatsızlıklarla ilgili bir şey görmeyi bekleyebilirsiniz" yorumunu yaptı.
Yaygın gözlemler bilim akademisi The Royal Society'nin daha fazla hesap talep etmesine neden oldu.
40 bin kişinin ölümüne sebep olan patlamadan sonra toz kütlelerinin hareketini inceleyen meteorolog Francis Rollo Russell 800'ün üzerinde gözlemi inceledi ve jet akıntıları keşfetti.
Jet akıntılara ilk keşfedildiklerinde "ekvatoral toz akıntısı" dendi.
Bir söylentiye göre, 2012 yılının Mayıs ayında 120 milyon dolara satılan Çığlık adlı tablonun (1893) ressamı Edward Munch, bu tablosunda Krakatao Yanardağı'ndan yayılan ve Norveç semalarında da görülen küllerden ve toz bulutundan ilham almış.
CRISPR nedir?
CRISPR, (Clusters of Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats) düzenli aralıklı kısa palindromik tekrar kümeleri anlamına gelir
Bakterilerin adaptif bir bağışıklık sistemi olarak kullandığı viral enfeksiyonun genetik hafızasıdır.
Çift sarmallı DNA'yı kesmeye yönelik CRISPR, "genetik makas" görevi görür ve herhangi bir organizmanın hızlı gen düzenlemesini sağlar.
CRISPR nasıl keşfedildi?
CRISPR 1980'lerin sonunda tanımlanmış olsa da 2000'lerin ortalarına kadar viral bakteriler için bir çeşit aşı kartı olduklarına dair ilk ipucu olan tekrarlanan dizileri viral DNA parçaları olarak ortaya çıkmamıştı.
CRISPR dizilerinin bu aşılama için virüslerden DNA yakaladığını ilk tespit eden Dr. Barrangou oldu.
Dr. Barrangou süt endüstrisi için faj virüslerinden fermantasyon üzerine yapılan saldırıları incelerken sürpriz keşfi gerçekleştirdi.
Biyokimyacı, Prof. Jennifer Doudna da daha sonra herhangi bir DNA parçasını kesmek için CRISPR'nin moleküler mekanizmasını kullandı.