Güncelleme Tarihi:
Bu radyoaktif ateş topu binlerce kilometrelik alanı yakıp kavurmuş, 25 kg'dan büyük kara hayvanları, yeryüzündeki canlı türlerinin yüzde 75'i ortadan kalkmıştı.
Dinozorlardan ise geriye sadece bugün kuş olarak bildiğimiz uçan türleri kalmıştı.
Ama tarih farklı gelişmiş olsaydı ne olurdu? Dinozorların Öldüğü Gün (The Day the Dinosours Died) adlı BBC belgeselinde işte bu sorulara yanıt aranıyor.
Bilim insanları, göktaşı birkaç dakika daha geç ya da erken gelmiş olsaydı Meksika'nın Yucatan bölgesindeki sığ sulara değil, Atlantik ya da Pasifik okyanusunun derin sularına isabet etmiş olacaktı. Böylece çarpma şiddetinin bir kısmı giderilmiş ve aylarca, hatta yıllarca atmosferi boğan sülfür çökeltilerinin dağılması sınırlanmış olurdu.
Bu durumda da büyük bir tsunami ve tahribat olur ve birçok canlı ortadan kalkar, ama belki de bazı büyük dinozor türleri hayatta kalabilir, yenileri gelişebilirdi. Uzmanlar, dinozorların varlığının devam etmesi halinde insanların evrilme şansı olup olmadığını da tartışıyor.
Bazıları göktaşı çarpmamış olsaydı da iklimdeki soğuma nedeniyle dinozorların yok olmaya mahkum olduğuna inanıyor. Bristol Üniversitesi'nden paleontolog Mike Benton'a göre, son 40 milyon yıldır memelilerde yeni türler ortaya çıkarken dinozorların sayısı zaten azalıyordu.
Bazıları ise Hindsitan'daki Deccan Platosu yanardağlarındaki patlamalar nedeniyle 66 milyon yıl önce dinozorların bir kısmının zaten ortadan kalkmış olacağına, ama hayatta kalanları tehdit edecek başka bir dönem olmadığına inanıyor.
Peki dinozorların varlığını sürdürmüş olacağını varsayarsak evrimlerini hangi faktörler etkileyecekti?
İklim değişikliği en büyük sorun olurdu. 55 milyon yıl önce hava sıcaklığı günümüzden 8 derece daha sıcaktı ve dünyanın büyük kısmı yağmur ormanlarıyla kaplıydı. Bu bitki bolluğunda uzun boyunlu saropod dinozoru hızla gelişip erken yaşta üremeye ve bedenleri giderek küçülmeye başlardı. Güney Amerika'da 40 metre uzunluğundaki titanozorlar ise çoktan ortadan kalkmıştı.
Bazı uzmanlar bitkilerdeki evrimin dinozorları da etkileyeceğini, çiçekli bitkilerin artması nedeniyle otobur dinozorların bunlarla besleneceğini ve bu bitkilerin sindirimi daha kolay olacağı için bedenlerinin küçüleceğini öngörüyor.
Çiçekli bitkilerle birlikte meyveler de ortaya çıkmış, memeliler ve kuşlar bunların tohumlarının dağılmasına yardımcı olmuştu. Maymuna benzer dinozorlar bu durumda avantajlı hale gelip gelişebilirdi.
Bir başka önemli olay ise 34 milyon yıl önce Güney Amerika ile Antarktika kıtalarının ayrılmasıydı. Bu süreçte Antarktika'da buzullar oluşmuş, dünya soğuyup kurulaşmış, çayırlar yaygınlaşmıştı.
Bu ortamda otobur memeliler yaygınlaşmış, çayırlarda otlayan toynaklı memeliler çeşitlenmiş, onlarla beslenen etoburlar da çoğalmıştı.
Bu durumda çayırlara uygun özellikler geliştirmiş olan dinozor türleri evrilmiş olabilirdi.
Günümüze daha da yaklaşırsak son 2,6 milyon yıldır dinozorlar birçok buzul çağına tanık olacaktı. Zaten mezozoik dönem sonunda Kuzey Kutup Dairesi'nde dinozorların yaşadığı biliniyor. Uzmanlar buzul çağda tüylü dinozor türlerinin gelişmiş olacağına ihtimal veriyor.
Bazıları ise biraz daha yaşasalardı bazı dinozorların yılan ve kertenkeleler gibi yeraltı dünyasında uzmanlaşmış olacağına inanıyor.
Dinozorların gelişebileceği bir başka alan da okyanuslar olurdu. Nehir ve deniz kenarlarında bazı dinozor fosillerine rastlandı. Kimi türler memeli balinalar gibi tamamen okyanusta yaşama evrilebilirdi?
Karada dinozorların yaşamaya devam ettiği, gökyüzünde uçan sürüngenlerin, denizde ise ihtiyozor türü dinozorların geliştiği bir ortamda memelilerin ve kuşların kaderi nasıl değişirdi?
66-100 milyon yıl öncesinde mezozoik dönem sonunda kuşlar zaten çeşitli türlere ayrılmıştı. Madagaskar, Mauritius ve Yeni Zelanda uçamayan dev kuşlar ve Dodolarla dolu olabilirdi.
Fakat memelilerde durum farklı. Memeliler 160 milyon yıldır var olsa da göktaşı çarptığında henüz bedenen küçük canlılardan oluşuyorlardı ve fazla yaygın değillerdi. Bazı uzmanlar göktaşı ile dinozorların ortadan kalkmasının memelilerin gelişme şansını artırdığına inanıyor.
Bazıları ise dinozorların varlığının büyük hayvanları tehdit ettiğini kabul etse de, yarasa, kemirgen, küçük etoburlar ile tırmanan primatların daha da çeşitlenmiş olabileceğini söylüyor. Dinozorlar varken de hominid adı verilen insansı canlılar ortaya çıkabilirdi.
Tıpkı atalarımız tehlikeli büyük hayvanlarla baş edecek stratejiler geliştirdiği gibi onlar da aynı şeyi yapabilirdi. Mezozoik dönemin kanlı bir dönem olduğu düşünülür, ama yırtıcı hayvanlar seyrek bir şekilde dağılmıştı ve yollarına çıkılmadığı sürece onlardan korunmak mümkündü.
Memelilerde zeka mümkün ise dinozorlarda da zeka gelişebilir miydi? 1982'de Kanada Doğa Müzesi'nin yayımladığı bir rapora göre böyle bir olasılık vardı.
Papağan, karga ve primatlara eşdeğer düzeyde karmaşık beyne ve problem çözme becerisine sahip dinozorlar gelişebilirdi. Ama insan zekasına yakın bir zeka beklenmiyor.
Dinozorlar günümüze kadar gelebilir miydi sorusuna verilen yanıt ise evet. Ama insanların nüfus artışı ve yayılması nedeniyle nasıl ki mamutlar ve büyük canlıların soyu tükendiyse dinozorlarda da birkaç tür dışında aynı sonuç ortaya çıkabilirdi. Bu türler de Avustralya ve Alaska gibi nüfus yoğunluğunun az olduğu bölgelere özgü kalabilirdi. Küçük türler ise güvercinler, sıçanlar ve martılar gibi şehir ortamlarına uyum sağlamış olabilirdi.