Güncelleme Tarihi:
Gazetelerde ilan üzerine ilanlar yayınlandı. Köşe yazarları romanı övdüler. Ankara Tunalı D&R mağazasından romanı satın aldığımda ödeme yapmak için sıra beklerken tam dört kişi ellerinde basılmadan ünlenen bu romanı tutuyordu. Dan Brown bana göre bir konu hırsızı. Eleştirmenlere ve köşe yazarlarına bu iki romanı okumalarını öneriyorum.
Esasında Brown şifre çözmeye meraklı bir takım insanları anlamlı anlamsız, diğer romanlarında olduğu gibi şifre peşinde koşturmayı başarıyor. Dijital kalede yüzüğe şifre kazıyor, yüzüğü bir fahişeye hediye ediyor her kesi peşinden koşturuyor, Da Vinci Şifresi'nde ünlü Mona Lisa tablosuna. Şimdi iki roman arasındaki benzerlikleri sıralıyorum özgün mü hırsızlık mı siz karar sizin.
1- Cehennem romanın konusu, Boticelli'nin Cehennem Haritası (La Mappe del İnferno) tablosundaki şifreyi çözmeye yöneliktir. Tablo ilişikte verilmiştir, Floransalı ünlü şair Dante'nin epik şiiri 'İlahi Komedya'nın bir bölümü cehennemi anlatır.
Boticelli tablosunda Dante'nin şiirinde tasvir ettiği cehennemin tablosunu yapar. Brown ise Cehennem romanında Dante'nin şiirinde anlatılan ölüm maskesini Floransa'nın tarihi yapılarında aramaya odaklar. Her romanında olduğu gibi bir takım kötü insanlar ile iyiler arasındaki koşmaca cinayetler birbirini izler.
Buna karşın Marina Fiorato, Boticelli'nin Sırrı adlı romanında, Don Brown'un Cehenneminde olduğu gibi okurlarını yine aynı ünlü Rönesans ressamı Botticelli'nin ilkbahar (Primevera) tablosundaki sırrın peşine takar. Böylesine bir tesadüfü mantığım kabullenmiyor. Tablo ilişikte verilmiştir. Botticelli tablosunda bir sır olma fikri Brown'dan önce Marina Fiorato'ya aittir. İki roman arasındaki benzerlik bununla da sınırlı değildir. Konu sıkıntısı çeken yazar Da Vinci Şifresi adlı romanında da bu çok ünlü sanatçının ünlü bir tablosunda şifreyi kırar. Herhalde sevgili Dan dan Brown şifrelere takmış kafayı, bundan sonraki romanında Picasso'yı ele alırsa hiç şaşmam, şifre olmasa bile birisine tabloyu çaldırır.
2-Her iki roman kahramanları arasında da ciddi benzerlikler vardır. İtalyan yazar Fiorato'un romanında olaylar Botticelli hayatta iken, Brown'un romanında ise günümüzde geçer. Bana göre Brown benzer olayları günümüze taşımıştır. Fiorato'nun kahramanları Boticelli'ye modellik yapan bir güzel fahişe Luciano Vera(şişedeki ışık anlamına gelir) ve ona dini duyarlılıkla yardım eden bir papaz. Şişedeki ışığa benzer bir kavram Brown Cehennem romanında kullanmıştır, özgün değildir, alıntıdır.
Luciano, Boticelli'ye ünlü İlkbahar tablosunda modellik yapar. Modellik yaparken Boticelli ücretini vermediği için satabilirim düşüncesi ile tablonun küçük eskizini çalar. Bütün olaylar bu küçük prova resim üzerinde düğümlenir. Eskiz Luciano tarafından çalınınca cinayetler birbirini kovalar. Çünkü tabloda kimsenin bilmemesi gereken çok önemli bir sır gizlidir, cinayetlerin nedeni kimsenin görmemesi gereken bu sırdır. Tablonun benzerini tekrar ele geçirmek için kovalamaca başlar. Luciano sanarak aynı odayı paylaştıkları başka bir fahişe öldürülür.
Luciano Floransalı bir tüccarın metresidir. Boticelli'ye model olarak Luciano'yı o tavsiye etmiştir. Oda arkadaşının öldürülmesinden korkan Luciano hemen tüccar dostuna gider, ikinci cinayetle karşılaşır adam hunharca öldürülmüştür, panikler. Benzer cinayetler Cehennem romanında da işlenir. Çaresiz kalan Luciano kurtuluşu önceden tanıdığı peder Guido'ya sığınmakta bulur. Manastırda bir iki gün kaldıktan sonra Floronsa'dan kaçmaya başlarlar. Katiller ile aralarında bir kovalamaca ve tablodaki sırrı çözme yarışı romana konu olur. Cehennem'in kahramanları Boticelli'nin sırrı romanındaki kahramanlara benzer. Onlarda kaçmaya katiller kovalamaya Floransa'dan başlar. Peder Guido'nun yerini sanat tarihi profesörü Robert Longdon, Boticelli'ye modellik yapan ve Luciano'nun yerini Doktor Sienea alır.
Brown'da Cehennem romanını aynı mantık üzerinde kurgulamıştır. Benzer cinayetler ve kovalamacalar yaşanır. Sadece süreçlerini günümüze taşınmıştır. Ünlü ikonoloji uzmanı Profesör Robert Langdon, diğer romanlarda olduğu gibi bu seferde Cehennem tablosunu inceleyerek şifreyi çözecektir. Her macerasında dünyayı kurtaran 007'nin yerini burada bir bilim tarihçisi almıştır, güçlü adaleleri dövüş sanatlarındaki ustalıkları ve gizemli silahları ile değil, ortaçağ sanat tarihi bilgisi ile dünyayı, Floransa, Venedik, Roma ve İstanbul arasında geçen kovalamalar sonucu felaketlerden kurtarır. Kurgulanan böyle bir gerçeğin olabilirliğine inanırsanız problem yok. Zaten Brown'un, tüm romanlarında birileri birilerini kovalar. Okur da mantıksız ve anlamsız kendi aklı ile dalga geçen kovalamaları, çok satan romanlarında okur filmlerinde izler. Çok satan kitaplar ve gişe yoğunluğu modern toplumda insanların nasıl yönlendirildiğini gösterir.
3-Cehennem'de bir gizli şirketler birliği vardır, Boticelli'nin Sırrında ise ortaçağ İtalya şehir devletleri arasında kurulan gizli yediler denen bir birlik vardır. Mücadele deniz ticaretindeki rekabeti ele geçirmektir. Don Brown ise gizli şirketler yerine, şirketler birliği dediği konsorsiyuma görev verir, işte bu da Brown'un yaratıcılığı. Bu sivri akıllı kuruluş, yani konsorsiyım, dünyanın doğal kaynakları artan nüfusa yeterli olmayacağı için, insan gen haritası ile oynayarak insanları kısırlaştırmayı amaçlar. Bunu yapacak bu iksir de Yerebatan sarayının havuzunda saklıdır.
4-Boticelli'nin sırrındaki Luciano'nun çaldığı ilkbahar (Primavera) tablosunu eskizi yerini, yine aynın ressamın Cehennem (İnferno) tablosunu değiştirerek bir mesaj iletme aracı olarak kullanan garip bir yansıtım aleti alır. Silindir şeklindeki bu garip alet sallandıkça, kendi kendine kurulan saatler gibi elektrik üretir, düğmeye basınca ekrana Cehennem tablosu gelir. Bu garip alet başından yaralanarak geçici bellek kaybına uğrayan bilim tarihçisi ve ikonoloji uzmanı Robert Longdon ceket astarının içinden çıkar, ne tesadüf, Doktor Sienea doktoru tehlikelerden korur. Yani peder Guido'nun yerini alır ancak tek fark güzel bir hanım olmasıdır. Gerçeğin rengini solduran bu masala da romanı okuyan 350 milyon insan inanır.
5-Boticelli'nin Sırrı romanında kaçanların arkasında cüzamlı bir katil vardır. Don Brown her halde günümüzde cüzam yok denecek kadar az görüldüğünden, cüzamlı adamı kurdeşenli bir adam ile değiştirmiştir. Benzerliğin bu kadarına pes doğrusu derim.
6-Dante'nin İlahi komedyası (La Divina Commedia) her iki romanın başlangıç noktasıdır. Önemli olan kim kimden önce yayınladı. Marina Fiorato'nun romanı Don Brown'dan önce yayınlamıştır.
cengizyalcin1934@gmail.com