Güncelleme Tarihi:
Bu ekrana son üç sene Bu gün bu iddianın doğruluğu kanıtlanmıştır. Yakın geçmişte, ünlü Stephen Hawking de dahil, belli sayıda fizikçi Higgs diye bir parçacık yoktur, boşuna paralar harcanıyor diye deneye karşı çıkmıştır. Daha da ileri ünlü bir İngiliz dergisinde, Schrödinger'in kedisi HİGGS'İ yuttu parçacık onun için bulunamıyor diye deney ile alay edilmiştir.Profesör Higgs ile Stephen Hawking arasında bir tartışma da yaşanmıştır.4 mayıs 2012 günü CERN yetkilileri Higgs parçacığını Atlas detektörünün gördüğünü açıklayınca, olanlar unutulmuş şimdi de tartışma, 'şimdi ne olacak?' sorusuna odaklanmıştır.Bu makalede bilgimizin erdiği ölçüde, 'şimdi ne olacak?' tartışmasına burnumuzu sokacağız.Değerli okuyucularım sizinde tartışmaya katılmanız için fizikçi olmanız gerekmez, bir az akıllı birazda meraklı olun yeter. Önce Higgs denen bu tanrı parçacığı çok çok eski zamanlarda, evren oluşurken neler yaptı onu açıklayalım.
Evren, dinamiklerini enerjinin belirlediği bir fiziksel sitemdir. Yıldızlar,galaksiler,süpernovalar, bulutumsular, kara delikler, atomlar, moleküller bu sistemi oluşturan bileşenlerdir. Yukarıda verilen kapsamlı sorulara da yanıt, evrene ilahi değil bilimsel gözlükler ile bakılarak verilir.
 Enerji en genel anlamı ile bir iş yapabilme kabiliyetidir. Baraj göllerinde biriken su jeneratörün bıçakları üstüne düşer; onları döndürür ve elektrik enerjisi elde edilir. Şimdi akla şöyle bir soru gelir. Baraj gölünde biriken suya enerji kazandıran fiziksel olay nedir? Su yer çekim alanına karşı bir iş yapılarak gölde birikmiştir. Dolayısıyla enerji, yer-çekim alanı var olduğu için baraj göllünde birikmiştir. Alan yoksa enerji de yoktur, bu kadar basit.
 Masanın üzerinde bulunan mıknatıs toplu iğneyi çeker, yer çekim alanı elmayı ağaçtan düşürür.    Lise sınıflarında fizik öğretmeni plastik tarağını yün kumaşa sürterek yarattığı elektrik alanı kağıt parçalarını çeker. Bu çok basit ve herkesin anlayabileceği gözlemler, bildiğimiz alanların enerji içerdiğini gösterir. Kütle-çekim alanın sıfır olduğu ortamda elma ağaçtan düşmez. Mıknatıs alanın bulunmadığı ortamda demir tozlarını çekmez. Elmayı ağaçtan düşüren veya demir tozlarını çeken alanın marifetidir. Higgs de böyle bir alandır, ancak marifeti biraz farklıdır,evreni dölleyen çok çok kadim büyük dededir.
Madde ve enerji arasındaki ilişkiyi, Einstein ünlü E=MC2 bağıntısı ile vermiştir. Nasıl yer çekim alanı barajdaki su kütlesinin enerji kazanmasına neden oluyorsa, bir nesnenin kütle kazanmasına yani enerji kazanmasına da bir alanın neden olması gerekir.Higgs deneyi bu mantığa dayanır. Higgs alanının temel parçacıklara kütle formunda enerji kazandırdığı düşünülür. Deney böyle bir alanın var olduğunu kanıtlamıştır.Müthiş bir şey,aynı zamanlarda aynı ülkede aynı konuda araştırma  yapmışımdır, bu basit fikir benim aklıma niye gelmedi diye Dr. Higgs'i kıskanmışımdır.
Higgs alanının fiziksel özellikleri sizleri ilgilendirmez,onları fizikçilere bırakın.Åžimdi evrenin yaradılış anına bir bakalım, tanrı parçacığı yakıştırması buradan geliyor. Yirminci yüzyılının önemli keÅŸiflerinden biri Edwin Hubble’in evrenin geniÅŸlediÄŸini kanıtlamasıdır. Ölçülen geniÅŸleme hızı, göz önüne alınarak kozmolojik evrimselleÅŸme birÂfilm gibi geri sarılırsa, koskoca evrenin bir atomun içine sığacak kadar küçüldüğü sonucu çıkarılır. Bu gözlemler evrenin 13,7 milyar yıl önce yüksek basınç ve sıcaklık altında çok küçük bir hacım içersine sıkıştırılmış olduÄŸunu gösterir. Bu hacim içersine sıkışan kozmolojik tohum, bir süre sonra, cehennem sıcağından dışarı fırlayan kartopu yani Higgs alanıdır. Elektronlar ve kuarklar Higgs alanından enerji soÄŸurarak kütle kazanırlar, iÅŸte Higgs marifeti budur, zamanla nötronları protonları atomları yıldızları, galaksileri, uzayı-zamanı, gökcisimlerini yani tüm evreni meydana gelmiÅŸtir. Bu muhteÅŸem olaya büyük patlama denir. Yaradılışın bilimsel açıklamasıdır. Ä°ÅŸte Higgs yani tanrı parçacığı patlama anında devreye girer, iÅŸini yapar ve yok olur.13,7 milyar yıldır onu kimse göremedi, en sonunda CERN' deki Atlas detektörü gördü.Ä°ÅŸte baÅŸarı buna denir, bilim buna denir.
Önceki makalelerimizde belirttiğimiz ve hemen yukarıda söylediğimiz gibi;
Tanrı önce ışığı değil Higgs'i yarattı. Peki ışık hangi aşamada meydana geldi. Higgs alanı ile etkileşerek kütle ve elektrik yükü kazanan elektronlar bu sıcak ortamda çok yüksek hızlarda ivmeli hareket etmeye başlayınca ışık meydana geldi. İşte kutsal kitaplar bu aşamada evreni fark ediyor.
 Şekilde bu durum, gözlenebilir evrenini oluÅŸumunu sınırlayan sarı noktalı çizgiler ile gösterilmiÅŸtir.Evren bir ışık kümesi olarak ortaya çıkması ile birlikte gözlenen ufuk ışık hızı ile geniÅŸlemiÅŸtir.Patlamanın hemen ardından(bir saniyenin katrilyon çarpı katrilyon çarpı yüz binde biri sonra) meydana gelen süper genleÅŸme, çok küçük hacimli bir evrenden yani kozmik tohumdan baÅŸlamıştır Süper genleÅŸme dönemi bir saniyenin katrilyon çarpı katrilyon çarpı yüzde biri kadar kısa bir sürede gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bu konumda gerçek ufuk dramatik bir genleÅŸme göstermiÅŸ ve o dönemin gözlenen optik ufkunun ötesine geçmiÅŸtir. Åžekilde açık mavi ile gösterilen bölge bu bölgeyi temsil etmektedir. Buralarda ne var yok bilinmiyor.Süper genleÅŸmeyi temsil eden grafik ÅŸekil(b) de mavi eÄŸri ile gösterilmiÅŸtir.EÄŸer evren ÅŸekilde kahverengi ile gösterilen eÄŸri boyunca,süper deÄŸil de normal bir genleÅŸme süreci izlemiÅŸ olsaydı bu gün gözlenen evren meydana gelmezdi, aynı ÅŸeklide mavi eÄŸri ile gösterilen süper geniÅŸleme süreci bu gün gözlenen evren sürecini temsil eder. Åžekil(c) de ise evren geometrisinin aÅŸamaları gösterilmiÅŸtir.5'inci kademede evren küresel deÄŸil düzlemsel bir geometriye dönüşmüştür.Â
 Büyük patlamanın ardından, kozmik tohumdan fırlayan Higgs alanı ile başlayan evren kozmolojik evrimselleşme ile günümüze kadar gelmiştir. Şimdi aklınıza bunu nasıl ve nerden biliyorsun, ölçü mü yaptın gibi anlamlı sorular gelir, böyle bir olayı ölçüye vurmak, gayet tabii, mümkün değildir. Ancak patlama süreci takip eden kozmik olayların doğa yasaları çerçevesi içinde mantıksal analizi bu sonucu verir. Eğer evren o dönemde bir Higgs okyanusu olmasaydı, bu günkü evren meydana gelmezdi, bu bir enerji dengesidir. CERN deneyi kozmik arkeolojiye benzer, Higgs'i bulmak külleri eşeleyip Bergama antik kentini ortaya çıkarmak gibi bir şeydir, atlas detektörü kozmik külleri eşeleyip Higgs'i bulmuştur.
Higgs KeÅŸfedildi Peki Åžimdi ne Olacak?
Higgs'in bir alan olduğunu yukarda belirtmiştik.Uygarlık, fiziksel alanları kontrol altına alarak gelişmiştir. 17'inci yüzyılda elmanın daldan kopunca yere neden düştüğünü keşfeden akıl, yer çekim alanını kontrol altına alarak uçaklar, füzeler yapmış, aya gitmiş üç gün evvelde ta Marsa kadar giderek orada karbon veya su var mı diye bakmıştır, bunda şaşılacak bir şey yok, sadece temel bilim ve uygulamalı bilimlerde ki başarı ve disiplin var.Bizde var mı? Bizdeki Yok veya YÖK. Elektromanyetik alanı kontrol altına almış,  mobil telefon haberleşmesinden marstaki resimleri canlı olarak TV ekranlarımıza yansıtmayı başarmıştır.Çevremizde bilgisayardan tutun Ipad kadar ne varsa tümü elektromanyetik alanın kontrol altına alınmasının sonuçlarıdır.
 Şimdi aklınıza, eğer makaleyi kafanızı vererek okudunuzsa, Higgs alanı kontrol altına alınırsa neler olacak sorusu gelir. Benim aklım duruyor neler olacağını kestiremiyorum, hayallerime sınır çizemiyorum. Higgs alanını kontrol altına alıp örneğin biraz daha ağır elektron veya nötron veya proton yaparsak ne olur? Kanımca yepyeni bir kimya, yepyeni bir teknoloji, yepyeni bir tıp, yepyeni farmakoloji ortaya çıkar. Enerji teknolojileri inanılmaz ivme kazanır.Füzyon kontrol altına alınabilir.
Biz ne yapabiliriz? Hiç bir şey, ağzımızı açar bakarız. Yeni teknoloji şirketlerinin Türkiye temsilcileri türer, devran eskisi gibi sürer. Çok laf az iş yaparız. Üç beş madalya alır olimpiyat oyunlarına talip olabiliriz, bizde kahraman çok, spordan sorumlu yetkililer spor hariç her iş ile meşgul olabilir, yasalar uygun, emlak komisyonculuğu dahi yapabilirler. Okullardan matematik, fizik, kimya biyoloji dersleri en aza indirilir, Osmanlı medreselerinde olduğu gibi, ilmi-kelam okutabilir. Herkes Marsa biz Karsa, değişen birey yok, içim buruk.