Güncelleme Tarihi:
Girişimci Fatih Soydan tarafından 2011 yılında temelleri atılan ‘Bulut Bilişim’, ileri teknoloji sistemleri geliştirmek üzere faaliyetlerini sürdürüyor. Hedeflerinin dünya yazılım teknolojileri pazarında ilk 3 firma arasına girmek olduğunu söyleyen ‘Bulut Bilişim’in kurucusu Fatih Soydan, ürün ve çalışmalarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Dünya genelinde pek çok ülkenin birinci öncelikli olarak ele aldığı Buluthan, bilişim hizmetlerini bugünden yerli üretim ile sunabiliyor. Dünya, teknoloji alanında her 10 yılda bir büyük bir değişim geçiriyor. ‘Buluthan’ yüzde 100 yerli bir teknoloji. Ülke olarak bu ürünle dünya yazılım teknolojileri sektörünün ilk 3’ü içine girebiliriz.”
Ürünün 2013 yılında tamamlandığını ve Türkiye’nin önde gelen teknoloji devleri tarafından test edildiğini belirten Soydan, sistem ve ürünle ilgili şu bilgileri verdi: “Buluthan, sanallaştırılacak olan tüm sistemleri güvenlik alanları içinde saklıyor. Korunan alanlar, fiziksel sistem kaynak erişimlerini adil kaynak paylaşımı ilkeleri ile sağlanıyor ve bu sayede kötü giden bir durumda tüm fiziksel kaynakları etkileyecek faaliyette bulunma ihtimali ortadan kalkıyor.
Türkiye’de yerli Linux işletim sistemi Pardus’ önemli. Usishi, ‘Buluthan’ sisteminin alt yapısı için, yerli bir UNIX işletim sistemi geliştirmiş ve B-OS (Buluthan OS) ismini verdi. Bu işletim sistemi yüksek güvenlik, sürdürülebilirlik ve verimlilik esasları üzerine bina edildi. B-OS işletim sistemi CERN laboratuvarları gibi manyetik alanların çok yüksek olduğu ve dolayısıyla veri kaybı oluşma ihtimali yüksek merkezler için atomik yazma yeteneğine sahip ZFS volume manager ve dosya sistemi kullanıyor. B-OS’un diskleri verimli şekilde yöneterek yüksek I/O elde etmesinin bir sebebi de Usishi tarafından geliştirilmiş olan BIC Buluthan Intelligent Cache katmanıdır. Bu yetenekleri ile, B-OS dünyaca ünlü Software Defined Storage üreticilerine kafa tutabilecek bir sistem sağlıyor.
‘Buluthan Bulut Platformu’, sanallaştırılacak olan tüm sistemleri SVMZ (Secure VM Zone) ismini verdikleri güvenlik alanları içinde tutuyor. Bu alanlar, fiziksel sistem kaynak erişimlerini adil kaynak paylaşımı ilkeleri ile sağlıyor. Bu sayede sanal makineler, kötü giden herhangi bir durumda tüm fiziksel kaynakları etkileyecek faaliyette bulunamazlar. Güvenlik alanları ile korunmakta olan sistemler network çıkışlarında paket seviyesinde çalışan güvenlik duvarları ile korunur. Yani her bir makine için çıkışta bir güvenlik duvarı sunulmaktadır. Bu güvenlik duvarı makinaların kendi aralarındaki ve dış networkteki iletişimlerini güvenli tutmanın yanında, IP Injection, MAC Injection özellikleri ile, dünyada hiç bir üründe standart olarak gelmeyen bir şekilde sanal makineler içinde çalışabilecek her türlü sahtekarlık (IP Fraud / Mac Fraud) uygulamasının önüne geçmiş oluyor.