Bilimsel mantık ve sporda başarının sırrı

Güncelleme Tarihi:

Bilimsel mantık ve sporda başarının sırrı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2012 12:09

Açılışta, inanç yıllarından akıl yıllarına geçiş, yani aydınlanma çağını simgeleyen bilimsel ve endüstriyel devrimin öyküsü, gelişen müzik anlayışı eşliğinde, kendine özgü bir zarafet içinde sunuldu. Ciddiyetin sembolü Kraliçe bile özel ajan 007 James Bond eşliğinde sunumda rol alarak, İngilizlere has ince espri anlayışını sergiledi.

Haberin Devamı

Aids hastalığından ölen ünlü Rock şarkıcısı Fredy Mercury unutmadı, bu anımsama İngilizlerin kendi değerlerine nasıl sahip çıktıklarının  göstergesidir. Ülkemizde bir çok yazar çizer, özellikle spor yazarları, fabrika bacalarının olimpiyatlar  ile ne ilgisi olabilir diye köşelerinde ve TV ekranlarında bu simgesel özgün sunuşu  eleştirdiler, toplumsal gelişmelerde aklın önemini belirten alegoriyi anlamakta güçlük çektiler, bu olgu hala inanç yıllarını yaşamakta ısrar eden ülkemizin entelektüel seviyesini gösterir. Spor yazarı dostlar biraz uyanın ve genel kültür edinin.

  En ağrıma giden Türkiye'nin devşirme sporcular ile uluslar arası yarışmalar katılmasıdır.  Bu utanç verici bir uygulamadan vazgeçiniz beyler, genel müdürler bakanlar, her kim iseniz. Bunun anlamı kendi gencinize  güvenmemektir.Ulu önder Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etti, siz Habeş gençlerine emanet etmeyiniz. Buna  Emek hırsızlığı denir; sınavlarda kopya çekmeye benzer. Naim Süleymanoğlu ile başlayıp Elvan ile sürdürülen bu kolaycı çirkin tablodan derhal sıyrılmamız gerekir. Londra olimpiyatları öncesi, ülkemizin geçmişindeki mütevazi olimpiyat başarıları yok sayarak,çok sayıda sporcu ile katılmayı bir marifet sanıp siyasi bir argüman olarak kullanmak; Yaşar Doğu'lara Celal Atik'lere, Nasuh Akar'lara, Ruhi Sarıalp'lere, Şevki Koru'lara, Akın Altınok'lara haksızlıktır. Sosyal yaşamın, siyaset eliyle daraltılması, resim, edebiyat,müzik bilim ve spor gibi bireysel kaliteye dayayan başarılara engel oluşturuyor. Bu nedenle kaliteye giden yollar tıkanıyor.Çalışmadan köşeyi dönme anlayışını genel geçer hale getirmeyiniz.

Toplum yaşantısında sporun önemini ve anlamını ne  gençlerimize öğretmeliyiz.Yarışmalara savaş mantığı ile bakmanın önünü almalıyız. Spor yapılan kıyafetleri giymek bile bir problem, şort giyen sporcular Adapazarı’nda dayak yedi. Sosyal medyada yarışma kıyafetleri ile Türk bayrağını omuzlarında taşıyan genç kızlarımıza ne kadar hakaret edildiğini, muhafazakarlık yarışının şampiyonu siyaset görmüyor mu? Onlara seks sembolü değil filenin sulatanları olarak bakmalıyız. İnsan anatomisine bile muhafazakar gözlükler ile bakan bir kuşaktan şampiyonlar çıkmaz.   Bu  çarpık olgu muhafazakarlık yarışının  eseridir. Son Avusturya Türkiye maçını anlatırken başarısızlık karşısında üzüntüden neredeyse ağlayacak duruma gelen  Sevgili Yılmaz Vural'ın yakarışlarına kulak verin, o sizler gibi değil, sporda başarının eğitimden geçtiğini bilen birisi. Ülkemizin hangi alanda olursa olsun başarısızlığı içimizi burkuyor. Topluma başarısızlıkların nedenleri düşünme imkanı tanınmıyor. Bunları söylemeden edemiyorum, şimdi esas konuya gelelim.

Beklendiği gibi Çin ben buradayım dedi ve kendisini gösterdi. Michael Phelps çok sayıda madalya sahibi oldu. 2008 olimpiyatlarında altın madalyanın yedisini, dünya rekoru kırarak kazanmıştı. Bolt bir olimpiyat efsanesine dönüştü,olimpiyatlarda başarı gelişmişlik ve ekonomik parametreler ile ölçülmeye başlandı. Sporcuların özellikle Michael Phrlps'in başarıları uzun süre yazılı ve görsel basında konu oldu. Kazandı konu oldu kimi yarışmalarda geçildi konu oldu.  Ronaldo, Messi veya Nadal, Ronaldo gibi ünlü sporcular gençlere rol model oldular,ne yazık ki sevgili Sergen bu şansını iyi kullanamadı bizleri üzdü.Sportif başarılar uluslar arası prestijin bir ölçüsü haline geldi, ne Rusya ne İngiltere nede  olimpiyat komitesi ne  Sergei Gupta'yı nede Sabastian Coe  unuttu, başarılar zaman ekseninde izler bırakmayı sürdürdü, geçmişi yok saymayın.

 Başarının sırrı nedir?  Bu yazımızda Michael Phelps’i ele alacağız. Bu biyonik gencin başarı sırrı nedir?

Michael Phelps’in anatomik yapısı mı?

Genlerde yapılan kas kuvvetlendirici değişiklikler mi?

Disiplinli metodik çalışmalar mı?

Boyu 193 cm olan Phelps iki kolunu açtığında, sağ elinin parmak ucundan sol elinin parmak ucuna kadar olan uzunluk, 203 santim olarak verilmektedir. Detroit News gazetesinin haberine göre, ayak bileklerini diğer sporculara göre 15 derece daha fazla bükebilmektedir. El ve diz eklemleri de diğer sporculardan daha esnektir. Genelde bir insanı boyu ve kol açıklığı arasında ideal bir ilişki olduğu ileri sürülür. Bu ilişki olarak Leonordao de Vinci’nin ünlü vitruvian adlı  çıplak erkek çiziminde gösterilmiştir ve tüm sanat akademilerinde örnek model olarak verilir. Phelps’in anatomik özellikleri gazetelerde yazıldığı gibi, gerçekten bu ölçülere uyduğu için mi, ona  yarışlarda bir avantaj sağlamışımıdır?

Toplum genelde imkânsız gibi görünen başarılarda bir takım gizemler arar. Phelps’in başarılarında da ortaya atılan teoriler bu genel eğilimin sonucudur. İnsanların vücut ölçüleri, yani anatomik yapılarının belli sınırı vardır. Uzun boylular kısa boylulara göre daha hızlı yüzerler iddiası sanıldığı kadar inandırıcı değildir.100 metre kelebekte,  Sırp yüzücü Milo Cavic, 2008 0limpiyaylarında yarı finalde Phelps geçmiş finalde ise sadece saniyenin yüzde biri kadar bir farkla ikinci olmuştur. Acaba finalde Phelps’i şampiyonluğa taşıyan aradaki boy farkımıdır? Buna kesin olarak evet demek imkânsız gibi görünüyor.  Aynı ölçülere sahip birçok sporcu arasından, antrenmanlarını hiç aksatmadan düzenli sistematik olarak yürütenlerin başarılı oldukları görülmüştür. Spor yöneticilerine ve çalıştırıcılara göre, yüzmede sporcuya hız kazandıran, ayak hareketlerinden değil, el hareketlerinden kaynaklanan itme kuvvetidir.100-200 metre kurbağalamada 178 cm boyunda Japon yüzücü Kosuke Kıtajima 2004 Atina altın madalya kazanmıştır. Aynı sporcu 2008 Beijing olimpiyatlarında 100m kurbağalamada dünya rekoru kırarak, 200 metrede de şampiyon olarak altın madalya uzandı. Kendisinden uzun birçok yüzücüyü geçti.

Vücut ölçüleri Phelps’e bir avantaj sağlamış mıdır? Bu konuda Wisconsin üniversitesi fizyoterapisti ve sporcu sağlığı uzmanı Richard Weiner görüşleri aşağıda özetlenmiştir.

Phelps’i bacak uzunluğu beklenenin aksine vücuduna göre daha kısadır. Yüzücüler dönüş yaptığında, havuz duvarından sağladıkları itme bacak uzunluğu ile orantılı olacaktır. Aynı boyda iki yüzücüden bacağı uzun olan, dönüşlerden sonra, daha şiddetli bir itme ile yüzmeye başlar. Eklemlerin daha yumuşak oluşu daha geniş açılarda hareket sağladığı iddiasını kanıtlamak için diğer sporcuların aynı özelliklere sahip olup olmadıklarını bilmek gerekir. Elimizde şu anda gazete haberlerinden daha kesin bir bilgi yoktur. Phelps tam bir yüzme makinesidir. Sporcular su içinde ilerlerken  ne kadar su ile yer değiştirdiklerini sezerler. Bir tenisçinin topa vururken nereye gideceğini kestirmesi gibi. İnsanların bazıları diğerlerine göre daha zeki olabilirler.

Belli anatomik özelliklere sahip insanların spordaki başarılarının sırrı çok çalışmalarında ve kendilerini başarıya adamalarıdır. Beşiktaş'ın umut bağladığı Batuhan anatomik yapısı ile bir örnek olacaktır. Yalnız Beşiktaş'ın değil ülkemizin de beklediği golcü olabilir.

Diğer bir şaşırtıcı iddia ise sporcunun kas geliştirici bir programa tabi olup olmadığıdır. Çok sayıda sporcunun gen tedavisinde kullanılan yöntemler ile kas performanslarını geliştirmek istedikleri bilinmektedir. Gen tedavisi esasında hücrelere, işlevlerini yitirmiş veya yok olmuş genler yerine işlevsellerini yerleştirmek demektir. Bu yöntem 1990 yıllardan beri uygulanmaktadır;  amaç kasları kuvvetlendirerek yaşlanmayı yavaşlatmaktır. Sporcular kas yapıcı gen içeren ajanları fizyolojistlerin gözetimi altında hücrelerine enjekte ettirmektedirler. Word Anti-Doping Agency(WADA) genetik uygulamalar ile başı derdedir. Şimdiye kadar böyle bir uygulamanın yapılıp yapılmadığını kesin olarak tespit edecek bir yöntem mevcut değildir. Sporcuların, bilimsel literatürü okuyarak durumu öğrenmesi sadece bir zaman meselesidir. Scientific American da ekranlanan haberlere göre, konunun uzmanı Pennsllyvania üniversitesi tıp fakültesinde fizyolojist Lee Sweeny atletler arasında son on senedir baş vurulan bir uzmandır. ABD ilaç kontrol kurumu kas kuvvetlendirici genetik uygulamalara onay vermiş değildir. Sporculara bunun tehlikeli olduğu söylemeklerine rağmen çoğu ikazları umursamamaktadır.  Şimdi akla gelen soru şu: Acaba pistlere havuzlara minderlere Biyonik sporcular mı egemen olacaklardır? Umarız Olimpiyatlarda madalya kazananlar haksız bir rekabetin örnekleri değildirler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!