Güncelleme Tarihi:
Hocam iyi güzel de HİGGS keşfedilirse,senin hayal dahi edemediğin ne gibi olaylar meydana gelecek.
Sevgili Fatih çekirgede benzer endişeleri taşıyor.Gerçekten tüm bilim insanları toplum ile ilişki kurduğunda,bu ve buna benzer çok haklı ve çok yerinde sorular ile karşı karşıya kalır.Toplum her keşiften kendisine yararlı sonuçlar bekler.Bu yazımda bilimsel keşifler ve sonuçları ile ilgili bir değerlendirme sunacağım.
İlk önce bilim nedir? Bilim insanı kime denir?
Sorularının yanıtların verelim.Bilim,insanlığın mevcut bilgisine bir yenisi ilave etme işlemidir.Bilim insanı ise bu ilaveyi yapandır,bilgiyi karanlıkların içinden bulup çıkarandır.Profesör veya doçent veya rektör veya YÖK başkanı olmak mutlaka bilim insanı olmak anlamına gelmez, bunlar birer unvandır.Unvan sahibi olmak başka bilim sahibi olmak başkadır,bilim insanı olmanın şartı,belirtildiği gibi,aydınlığın ve karanlığın sınırında dolaşarak insanlığın bilgisine yenileri eklemektir.Bilim insanı bunlara denir;gerisi insanlar hakkında söylenen abartılı hikayelerdir.
Mevcut bilgiler,artık parmaklarımızın ucunda bilgisayarın ekranındadır.Bilgisayarlar yeni bilgi üretmezler belleğindeki bilgileri ekranlarına yansıtırlar,yani ekranlar profesör değildir.Bilgi sahibi olmak bilim adamı olmanın gerek şartıdır fakat yeter şartı değildir.Yeter şart,yukarıda belirtildiği gibi, yeni özgün bilgi üretmektir.
Bir bilginin özgün yani yeni bir bilgi olduğu nasıl anlaşılır?
Akademisyenler yaptıkları araştırmaları uluslar arası saygın bilimsel dergilerde yayınlamak ve tüm dünyanın kritiğine sunmak isterler.Her Araştırma sonucu yeni,özgün bilgi olma iddiasındadır.Dergi editörü,basılmak için kendisine sunulan makaleyi o konunun otoritesi iki veya üç hakeme gönderir.Hakemler evet bu makale yeni bir bilgi içeriyor diye rapor verirlerse,makale yayınlanır.Bilimsel çevreler yayınlanan makalenin yeni bilgi içerdiğini bilirler ve çalışmalarında bu bilgiyi not ederler.Hakemlerin biri yayınlansın biri yayınlanmasın diye rapor verirse,editör makaleyi üçüncü bir hakeme gönderir onun verdiği rapora kendi değerlendirmesini katarak,yayınlansın veya yayınlanmasın diye bir karar verir.Anlaşılacağı gibi saygın bir bilimsel dergide makale yayınlayabilmek kolay bir iş değildir.Nasıl her yazarın makaleleri,New York Times veya Guardian veya le Mond veya Die Welt 'de veya Hürriyet'te yayınlanmıyorsa her akademisyenin makaleleri de bu gazeteler kadar saygın bilimsel dergilerde yayınlanmazlar.
Bilimsel dergiler,SCİ (Science Citetion İndex) gibi uluslar arası bilgi bankalarınca taranır,bilginin değeri ölçülür,bankalarca taranmayan dergilerde yayınlanan makaleler önem taşımazlar.Bilgi çağında yaşıyoruz ,bilgi artık değeri ölçülebilen entelektüel bir üründür. Nasıl siyaset ve ekonomi,Finacial Times veya London Times yayınlanan makalelere değer verirse,bilim çevreleri de bu ciddi dergilerde yayınlanan makalelere değer verir.Şimdiye kadar,örneğin Nobel ödülleri veya milli bilim ödülleri veya diğer önemli ödüller,bilgi bankalarınca taranmayan bir dergide yayınlanan makale sahibine verilmemiştir.
Örneğin ülkemizin en önemli bilimsel kuruluşları TÜBİTAK'a veya YÖK'e veya TAEK'e başkan veya üniversitelere rektör atamak için, bilgi bankalarınca taranan değerli dergilerde makaleleri yayınlanan bilim insanlarının, bilgi çağının gerçek ulemaları bunlardır, göz önüne alınması gerekir. Ancak bunun böyle olduğunu söylemek mümkün değildir. Uluslar arası saygın dergilerde tek bir makale bile yayınlayamayan bilim insanları ülkemizde en önemli bilimsel kuruluşların başına getirilmiştir.
Şimdi esas can alıcı sorunun yanıtına gelelim. Bilim insanlarının temel işlevi yukarı paragrafta belirtildiği gibi, bilgi üretmektir. Örneğin Röntgen, X-ışınlarını keşfettiğinde gözle görünmeyen bu garip ışınların, böbrek veya safra kesesi taşlarını veya kırık kemikleri veya omurilikteki kaymaları görüntüleyeceğini hiç düşünmemiştir, amacı da bu değildir. Rabi nükleer magnetk rezonansı keşfettiğinde bu olaydan yararlanılarak yapılan temografı cihazlarında, kanser teşhisi yapılacağını aklına dahi getirmemiştir. Süper iletken kuantum girişim cihazı SQUİD(Superconducting Quantum İnterference Device) kalp ve beyin elektrik akımındaki en ufak değişimleri dahi tespit ederek bu kritik organların fonksiyonları hakkında güvenilir bilgiler vereceğini kuantum mekaniğini keşfeden Heisenberg veya Dirac hiç düşünmemiştir.19 yüzyılın en önemli keşiflerinden biride Maxwell'in elektromanyetik teorisidir.Bu gün iletişim sektöründe Radyo,telsiz, TV mobil telefon,radar ve benzeri tüm cihazlar bu teoriyi ifade eden dört tane masum diferansiyel denklemin belli sınır şartları altında çözümünden ibarettir.Maxwell olmasaydı Internet olmazdı,Maxwell olmasaydı yazdıklarım e-hürriyet ekranına yansıtılamazdı.Tüm bilgi çağı cihazları Maxwell denklemlerine dayanır.Acaba Maxwell'in kendisi olacakları tahmin edebilmişmidir?Hiç sanmıyorum o sadece,hareket eden elektrik yükünün bir manyetik alan doğurduğunu,manyetik alanda hareketli bir iletken devreden ise akım geçtiğini bulmuştur.Koca Newton,kanunlarına dayanılarak Ay seyahatin gerçekleştirileceğini hiç düşünmüş olabilir mi? Uçuyorsak Newton kanunlarını bildiğimiz için uçuyoruz.Newton bir gün insanların uçabileceğini hayal dahi edememiştir.Transistorun keşfi dünyayı allak bullak etmiştir.Önceleri akımı tek yönde geçiren diot veya triot lambalar vardı.Radyoların değeri bile lamba sayısına göre ölçülürdü.Şimdi ise bu radyolar sadece antik değer.Lazerin keşfi başlı başına bir olaydır.Prostat ameliyatından hücre cerrahisine kadar geniş bir alanda uygulanmaktadır.
Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Bilim insanları keşiflerini yapar,teknoloji bunlardan nasıl yararlanılacağını bulur,ticaret ise bilançosuna kar yazar.Dünyanın düzeni, gelişmenin zengin olmanın,kanunu budur.Ülkemizde siyaset bir türlü bunu kavrayamamıştır.Bilimsel kalite bir ülkenin beynidir.Şimdi HİGGS keşfedilirse ne olur sorusuna dönelim.Gerçekten olacakları hayal dahi edemiyorum.Kütle-çekim,Manyetik ve elektrik alanın kontrol altına alınması bu günkü uygarlığı doğurmuştur.HİGGS alanı kontrol altına alınırsa ne olur.En basitinden teknoloji elektronun kütlesini elektrik yükünü dahi değiştirebilir.
Bu yepyeni bir dünya yepyeni bir uygarlık yepyeni bir evren demektir.Ben ise çok mütevazı standardı olan basit bir bilim adamıyım;neler olacağını nasıl bilebilirim?.Keşifleri yapanlar bile neler olacağını bilememişlerdir.Ancak şu kadarını kesin olarak söyleyebilirim:
Bekleyin çok şeyler olacak, şaşıracaksınız.