Güncelleme Tarihi:
Tüm bunlar ışığında, var olan siber bilgi savaşı karşısında insani haklarımızı korumak için veri koruma ve siber güvenlik teknolojilerinin üzerindeki sorumluluk giderek artıyor. Bunun yanında işletmelerin de verileri etik, uyumlu ve güvenli şekilde kullanan tarafta kalmaları giderek mecburi hale geliyor. Ya da sadece Veri Korumaya dikkat çekmek için gerçekleştirilen çalışmalar günümüzde siber (dez)enformasyonla mücadelede yol gösterici teknolojileri fark etmek ve işletmelerin çalışanlarının, tüketicilerin ve vatandaşların haklarının nasıl korunabileceklerini düşünmeleri için fırsatlar sunuyor.
Bir insan hakkı olarak veri koruma
Pek çok kişiye göre veri koruma bir insan hakkıdır. Bu nedenle Avrupa’da Kişisel Verilerin Otomatik İşlenmesiyle ilgili Bireylerin Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin bu yıl 40.yıldönümü kutlanıyor. Kısaca söylemek gerekirse Sözleşme 108’e göre, 28 Ocak, Genel Veri Koruma Yönetmeliği (GDPR) kapsamında yer alan, Avrupa Birliği çapında ilk veri koruma yasalarının ortaya çıktığı gün.
Veeam'in önemli isimlerinden Edwin Weijdema'ya göre bugün bu temel insan hakkını koruma konusunda yaşanan başarısızlıkların şirketleri maddi olarak olumsuz etkiliyor ve itibarlarına zarar veriyor. Buna rağmen verilerin korunması konusundaki eksiklikler manşetlere taşınmaya devam ediyor. bu noktada veri koruma, siber güvenlik ve teknoloji şirketleri bu durumu değiştirmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Bilgi savaşının en önemli silahı: Teknoloji
Teknolojinin dezenformasyonu yaymak ve siber bilgi savaşını tetikleyici rolü hakkında çok şey söylendi. Ama asıl önemli olan siber suçlulara karşı mücadelede teknolojinin en büyük silahımız olması.
Teknolojinin siber suçluların kullandıkları silahlara karşı koruyucu rolü tartışılmaz bir gerçek. Örneğin fidye yazılımı; şirket dosyalarını ve depolama alanlarını şifreleyen, kötü amaçla oluşturulmuş bir yazılım. Tüm sektörlerde ve tüm ülkelerde şirketlerin karşı karşıya olduğu en zorlu ve en yaygın tehditlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Saldırganlar, ağırlıklı olarak, para sızdırmak için fidye yazılımı kullanıyor. Birçok siber saldırının hedefinde, üretim ve yedekleme dosyalarının yanı sıra önemli belgeler de oluyor. Bu kilit belgeler şifrelendiğinde şirketlerin siber suçluların taleplerini karşılamaktan başka seçeneği kalmıyor.
2019 Veeam Fidye Yazılımı Araştırmasına göre, 2021'in sonunda, fidye yazılımlarının verdiği hasarın küresel maliyetinin 20 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Daha da önemlisi şirketleri çalınan verileri sızdırmakla tehdit eden fidye yazılım saldırganları, insan hakları ihlali yaparak toplumlara büyük bir zarar veriyor.
Tüm bu zorluklarla mücadele etmek için teknolojinin kendi ordularını ve ittifaklarını oluşturması önemli. Veeam'in Cisco, AWS, Lenovo, HP ve Cloudian gibi bir dizi iş ortağıyla kurduğu fidye yazılımı koruma ittifakı buna güzel bir örnek olarak verilebilir.
Ancak elbette, siber suçlular her zaman veri çalmak için yeni yollar aramaya devam edecek. Özellikle pandemiyle birlikte sadece şirketler dijital dönüşümünü artırmadı. Aynı zamanda 2019 Haziran'dan 2020 Temmuz’a kadar bulut sistemlerindeki siber saldırılarda yaşanan yüzde 250 oranındaki artış, siber suçluların da dijital dönüşüme hızlı bir şekilde ayak uydurduklarını gösteriyor.
Dolayısıyla şirketlerin, yalnızca bugünün veri yönetimi ihtiyaçlarına öncelik vermekle kalmayıp -geleceğin bulut ve güvenlik çözümlerini de araştırarak- siber suçlulardan bir adım önde olan teknoloji şirketleriyle çalışmaları, her zamankinden daha önemli hale geliyor.
Verileri etik, uyumlu ve güvenli bir şekilde kullanmak
Yaşadığımız dijital çağda, işletmelerin verileri etik, uyumlu ve güvenli bir şekilde kullanma konusunda her zamankinden daha fazla sorumluluğu var. Bu sadece iyi olanı yapmak veya iş gerekliliklerini yerine getirmek için değil, veri koruma bir insan hakkı olduğu için de önemli!
Ancak yine de, çok sayıda işletme, veri güvenliğine gerekli özeni göstermeyerek siber suçluların çabalarına istemeden de olsa yardımcı oluyor. Şirketlerin, vatandaşları korumak adına yeterli derecede özenli olup olmadıklarını görmek için bu konuda ceza alan şirketlerin sayısına bakmak yeterli.
Para cezaları ve şirket itibarının zedelenmesi caydırıcı olsa da hala çok fazla veri ihlali görüyoruz. Şirketlerin veri korumada konusunda daha fazlasını yapması gerekiyor. Bunun için de teknoloji bir kez daha önemli ve kolaylaştırıcı faktör olarak karşımıza çıkıyor.
İşletmeler, boyutu ne olursa olsun, veri güvenliği, uyumluluk ve müşteri gizliliği gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan bir çözüm bulmalı. Bir sağlayıcının çözümlerinin güvenli olduğuna dair sözlerine güvenmeyin - müşteri referanslarını okuyun, araştırmanızı yapın hatta ödül veren saygın kuruluşları inceleyin.
Müşterilerin veri güvenliği konusunda birçok endişesi olacağı önümüzdeki mali yılda, müşteri güvenini sürdürmek en temel öncelik olacak.
Dolayısıyla, doğru teknolojiye güvenmek, insan haklarımızı korumaya ve siber suçlulara karşı savaşta dev adımlar atmaya yardımcı olabilir.