Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2016 13:55
Blizzard, yıllardır görmeye alıştığımız Diablo, Starcraft ve Warcraft evreninin dışına ilk kez çıkıyor. Bu çıkış beraberinde başarıyı mı getirecek, yoksa firma için bir hüsranla mı sonuçlanacak?
Hızlı yapılarıyla girip birkaç maç yapıp çıkacağımız oyunlar son dönemde oldukça popüler olmaya başladılar. Bunda yaşça büyüyen oyuncu kitlesinin payı olduğuna inanıyorum. İşlerimizden, okullarımızdan çıkıp akşam eve geldiğimizde bir iki maç yapıp keyif almak gibisi yok. Son iki oyunuyla (Hearthstone ve Heroes of the Storm) bu alana kaymış olan Blizzard’dan yine bu kesime hitap eden bir oyun Overwatch.
Öncelikle belirtmeliyim ki kapalı beta süreci ilk kez başladığı zaman oldukça eleştirdiğim Overwatch, başarılı bir test süreci geçiriyor ve o zamandan bu yana oldukça fazla gelişim göstermiş gibi gözüküyor. O dönemde oyunda ne bir profil sayfası, ne bir seviye sistemi, ne de kostüm vb. kozmetik eşyası olarak adlandırabileceğimiz bir şey bulunuyordu. Tabii ki bunlar oynanışa çok etki etmeseler de yine de oyuncuyu oyunda tutmaya yarayan önemli özellikler. Ayrıca son dönemde oyuna yeni oyun modları, haritalar ve kahramanlar da eklenerek çeşitlilik arttırıldı.
Oyuna başlıyoruz Overwatch’ta dört adet oyun modu (Escort, Assault, Hybrid ve Control) ve bu modlara göre üçer farklı harita bulunuyor. Escort modunda bir taraf saldırırken diğer taraf da savunma yapıyor. Saldıran tarafın amacı Payload ismi verilen aracı sevkiyat noktasına doğru ilerletmek. Bunun için aracın etrafında durmak yeterli. Savunan tarafsa tahmin edeceğiniz üzere bu aracı durdurmak ve hatta geriye döndürmek için uğraş veriyor. İkinci mod olan Assault’u Battlefield oynayanlar için “Rush modunun aynısı” diyerek açıklayabilirim. Oynamayanlar içinse; saldıran taraf bir bölgeyi eline geçirmeye çalışıyor ve başarılı olması halinde ikinci bir bölgeye ilerleme şansı oluyor.
Tüm bölgeleri kontrol ettiği anda ise oyunu kazanıyor. Hybrid ise önceki iki modun tam anlamıyla bir birleşimi. Amaç Payload’un bulunduğu bölgeyli ele geçirmek ve sonrasında da Payload’u sevkiyat noktasına ulaştırmak. Dördüncü ve son mod olan Control ise iki takımın bir bölgeyi ele geçirmesi ve bu bölgeyi %100 olana kadar kontrol etmesi üzerine kurulmuş. Toplamda üç raunddan oluşuyor ve iki sayıya ulaşan oyunu kazanıyor.
Maçları kazanmanın yoluysa stratejik noktaları iyi tutmaktan ve dengeli bir takım oluşturmaktan geçiyor. Oyunda Defense, Offense, Support ve Tank olmak üzere dört kategoriye ayrılmış 21 kahraman bulunuyor. Son zamanlarda görmeye alıştığımız “kahramanı açmak için şu kadar altın ya da şu kadar parayı gözden çıkart” gibi bir durum söz konusu değil ve tüm kahramanlar ilk andan itibaren aktif. Tabii oyunun free-to-play olmaması da burada önemli rol oynuyor. Kahramanları oyun başlarken seçebileceğimiz gibi oyun esnasında da (Öldükten sonra) değiştirebiliyoruz. Haritaları ve kahramanları iyice öğrendikten sonra hangi kahramanın haritanın hangi bölgesinde daha iyi performans gösterdiğine göre değiştirebilirsiniz. Mesela dar bölgelerde yakından oldukça etkili bir hasar verme oranına sahip Reaper’a geçerek avantaj elde edebilir ya da daha büyük bölgelerde Widowmaker’a geçip düşmanı uzaktan avlamaya odaklanabilirsiniz. Elbette ki bu hareketi takımın dengesini de çok bozmadan yapmakta fayda var.
Takımda tank ya da support kalmazsa sıkıntıya düşmek an meselesi olabilir. FPS ve MOBA bir arada Overwatch, oynanış olarak FPS türünde yer alan ancak MOBA’dan oldukça fazla izler taşıyan bir oyun. Her bir kahraman, toplamda dört adet olmak üzere farklı farklı yeteneklere sahip. Örneğin; Tracer kısa mesafelere ışınlanabilirken, Widowmaker elindeki kanca ile adeta bir örümcek gibi ilerleyebiliyor, Soldier: 76 ise hızlı koşabilmesi ile mesafeleri daha çabuk kat edebiliyor. Yetenekleri kullanınca da tekrar kullanmak için bir süre beklemek gerekiyor. Bu dört yeteneğin biriyse Ultimate olarak adlandırılıyor ve maçın gidişatına etki edebilme açısından oldukça da etkili.
Ultimate yetenek diğer yeteneklerden biraz daha farklı çalışıyor, bu yeteneği kullanabilmek için öncelikle bir barı doldurmamız gerekiyor. Bunu da (Kahramanın kategorisine göre) rakibe hasar vererek, takım arkadaşımızı iyileştirerek sağlıyoruz. Gelelim oyundaki seviye sistemine. An itibariyle bir amacını görmediğim bu sistemde seviye atladıkça Loot Box adı verilen kutular kazanıyoruz. Bu kutuların içinden toplamda dört adet eşya çıkıyor. Oyuncu portreleri, kostümler, emote’lar, spray’ler, konuşma cümleleri (Oyunda C tuşuna basarak açılan menüde kullanılabilen sesler) ve galibiyet pozları bu eşyalardan sadece birkaçı.
Bu eşyaların kalitesi de diğer Blizzard oyunlarında olduğu gibi renkleri ile ayrışıyor. Mavi renk rare, mor renk epic, turuncu renk ise legendary’yi simgeliyor. Kutular kapalıyken dahi içindeki bulunduğu eşyaların rengine göre parlaması değişiyor. Bunu da ufak bir not olarak ekleyeyim. Peki kutuyu açtık ve istediğimiz özelleştirme eşyası çıkmadı mı? Çözümü çok basit! Bu kutular aynı zamanda içlerinde altın da barındırabiliyor ve bu altınlarla yine biraz önce saymış olduğum kostüm, konuşma cümleleri gibi özelleştirmeleri açmak mümkün.
Altın mı yetersiz kal... Reklam gibi oldu. Susuyorum. Bir diğer yöntemse gözümüze sokarcasına büyük yapılmış olan Shop butonunu kullanmak olacak. Ancak betada bu bölüm şu an itibariyle kapalı. Dolayısıyla fiyatlandırma konusundan bahsetmek için henüz erken. Hearthstone’dan Overwatch’a Eklenen bir diğer yenilikse haftalık olarak güncellenen Weekly Brawl’lar… Hearthstone oyuncularının hemen hatırlayacağı bu alternatif oyun modunda oldukça ilginç görüntüler ortaya çıkabiliyor. Mesela bu modda oynarken bir hafta boyunca her spawn’da rastgele bir kahraman ile oyuna başlayabiliyor, bir diğer hafta sadece erkek karakterler ile oynayabiliyor ya da bir başka hafta sadece support kategorisindeki kahramanları seçmemize izin veriliyor.
Düşünün ki tüm haritada sadece support kahramanların yer aldığını. Her iki taraf için de rakibini öldürmek tam anlamıyla bir eziyete dönüşebiliyor. Eksik gördüğüm bir nokta ise; günlük görevler… Hearthstone ve Heroes of the Storm’da hali hazırda bulunan, tamamlaması oldukça keyifli ve bir o kadar da oyuna bağlayıcı olan günlük görevleri Overwatch’ta da görmek isterdim. Görevleri tamamladıkça tıpkı diğer iki oyunda olduğu gibi bize altın olarak geri dönebilir ve bunları da kozmetik eşyaları almak için kullanabilirdik. Blizzard’ın en iyi yaptığı işlerden biri oyunu güncellemeler ile desteklemek. Overwatch’un da yıllar boyu güncelleme alacağından emin olduğumdan (Bkz. Diablo II hala yamalanıyor!) yeni oyun modları ve yeni karakterler geleceğinden şüphem yok.
Ayrıca eklemeden edemeyeceğim bir nokta ise optimizasyonun belki de tavan yapmış olması. Overwatch’tan yüksek performans alarak oynamak için çok da iyi bir bilgisayara sahip olmaya gerek yok. Birkaç yıllık sistemle dahi oldukça akıcı şekilde oynayabilirsiniz. Öyle ki oyunun minimum sistem gereksinimlerinde yer alan GTX 460 ve Radeon 4850 ekran kartı da bunun bir göstergesi. Sonuç olarak; diğer tüm Blizzard oyunlarında olduğu gibi Overwatch’u da uzunca bir zaman oynuyor olacağız galiba!
LEVEL tarafından hazırlanmıştır.