Güncelleme Tarihi:
Uluslararası yönetim danışmanlığı, teknoloji hizmetleri ve dış kaynak kullanım alanlarında hizmet sunan Accenture'ın '2014 Teknoloji Vizyonu' raporu The Ritz Carlton Hotel'de gerçekleştirildi. Toplantıya Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci, Türkiye Teknoloji Kıdemli Müdürü Erdem Kılıç, Türkiye Teknoloji Danışmanlık Lideri Uğur Karakaya katıldı.
ACCENTURE Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci, önümüzdeki 3 yıllık trende bakıldığında dijitalleşmenin çok kurumsal ve köklü şirketlerin DNA'sına işlemeye başladığını gördüklerini söyledi. Hayretçi, "2020 yılında internete bağlı cihazların sayısının 212 milyar olması bekleniyor. Sadece 2020 yılında 30 milyar yeni cihazın internete bağlanacağı tahmin ediliyor. Bu iş stratejilerini değiştirecek" dedi.
"DİJİTALLEŞMENİN ÇOK KÖKLÜ ŞİRKETLERİN DNA'SINA İŞLEMEYE BAŞLADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretci şunları söyledi: "Bu seneki rapora baktığımızda, dijitalden etkilenen bir şirket olmaktan, dijital bir şekilde aslında sektörünü, pazarını etkileyen bir şirkete doğru gitmekten bahsediyor, konsept bunun üzerine kurulmuş durumda. Biz 2013 yılı raporunda 'her işletme dijitaldir' başlığını atmıştık. Birçok yönetici bunu kabul etmemekle birlikte, son bir yıllık gelişime baktığımızda önümüzdeki 3 yıllık trende baktığımız zaman bu dijitalleşmenin çok kurumsal ve köklü şirketlerin DNA'sına işlemeye başladığını görüyoruz. Çok büyük bir evrim gerçekleşiyor. Önümüzdeki 5 yıla baktığımız zamanda bunun çok büyük bir devrim olacağını görüyoruz. Üretim şirketleri servis şirketlerine dönüşmeye başlıyor. Enerji şirketleri lojistik firmalarına dönüşüyor. Yiyecek üreten firmalar perakende pozisyonunu alıyorlar. Şirketler aslında kendi sahip olmuş oldukları ve kuvvetli olmuş oldukları alanlardan çapraz alanlara doğru çok büyük kaymalar yapıyorlar. Bunların öncülerini gözlemliyoruz. Aslında dünyanın birazcık kullanım alışkanlığı ve dijitalleşmeyle birlikte bu tarafa doğru gittiğini görüyoruz.
2020 YILINDA 30 MİLYAR YENİ CİHAZIN İNTERNETE BAĞLANACAĞI TAHMİN EDİLİYOR
Birtakım rakamlar verecek olursak; 2020 yılında internete bağlı cihazların sayısının 212 milyar olması bekleniyor. Bu çok yüksek bir rakam. Dünya nüfusunun 8 milyar olmuş olduğu bir yerde, neredeyse 15-16 kat her insan başına internete bağlı bir cihazdan bahsediyor. Sadece 2020 yılında 30 milyar yeni cihazın internete bağlanacağı tahmin ediliyor. İnsanların dokundukları, işlerini yaparken etkilenmiş oldukları şeylerin içerisinde dijitale cihazların giderek arttığını gözlemleyeceğiz. Bu iş stratejilerini değiştirecek. Eskiden şirketlerin bir iş stratejisi bir IT (Bilişim Teknolojisi) stratejisi vardı. Bu IT ve İş stratejilerinin giderek birbirlerine daha da yakınlaşmaya başladığı tek olmaya başladığını gözlemleyeceğiz. Bu aslında köklü ve kurumsal şirketlerinde yeniden doğuşu için bir fırsat. Birçok şirket de kendi sektörü ve alanında artık kar marjlarının düşmesinden dolayı o sektörün sıkışmasından dolayı sıkıntı yaşıyor. Bu dijital dönüşüm aslında hızlı bir şekilde kendi sıkıştıkları alanlarından farklılaşmak içinde fırsat sağlıyor"
"GOOGLE'IN KULLANDIĞI ENERJİ MİKTARI NÜKLEER SANTRALİN DÖRTTE BİRİ"
Google bir milyonu aşkın sunucusu olduğundan bahseden Hayretci, "Ben bunu duyduğumda afalladım. Google sadece bu sunucularını ayakta tutmak için kullandığı enerji miktarı bir nükleer santralin dörtte biri kadar. Tek başına Google bunu çekiyor. Microsoft geliyor ikinci sırada 1 milyona yakın sunucusu var. Baktığınız zaman bu kadar sunucuyu update ediyorsunuz, güncelliyorsunuz, muazzam bir dünya. Bu 'Big Computing Power' (büyük işlem gücü) artık sadece bu büyük şirketlerin elinde olmaktan çıkıyor" dedi.
"ŞİRKETLERİN BİR ÇOĞU VERİNİN FARKINDA DEĞİL"
Raporun içeriği ile ilgili konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hayretci, 'Türkiye'de şirketler verileri nasıl saklaması gerektiğini biliyorlar mı?' şeklindeki soru üzerine şöyle konuştu:
"Şirketlerin bir çoğu verinin farkında değil. Bir çoğu bu veriyi nasıl saklaması gerektiği, nasıl işlemesi gerektiğinin, nasıl işleyerek saklaması gerektiğinin bilincinde değil bir çok kurum. B u bir sorun. Nasıl saklayacağını bilmezseniz ve doğru saklamazsanız bugün, yarın üzerine koydukça burası kirleniyor. Bunu temizlemek hani katman, katman bunu çözerek geriye gidip temizlemeniz gerekiyor. Sizin ne kadar kuvvetli makinanız olursa olsun, yeterli zamanınız ve vaktiniz olmayacak. Veriyi anlamlaştırmak ve buradaki bahsettiğimiz tedarik zincirini oluşturmak önem kazanıyor. "
"EĞİTİMDE DE E-DEVLET PROJELERİNDE DE ORİJİNAL TAKVİMLERİNİN GERİSİNDE"
Hayretci, kamudaki durumla ilgili bir soruyla ilgili olarak da şunları söyledi: "Biz çok ileriye gittiğimiz bir alan bulamıyoruz. Yurtdışındaki yapılara baktığımızda çok daha olgunlaşmış, oturmuş ve gerçekten bunu artık bir kâra dönüştürmeye başlamışlar. Biz uzun yıllar teknolojik anlamda çok ileri olduğumuzu, çok iyi mühendislere sahip olduğumuzu, çok hızlı inovatif yazılımlar geliştirdiğimizi düşündük, bunu da yaptık bir dönem ama şuan ki değişim o kadar hızlı ki, zaten elimizde yeterli mühendis yok. Mevcut işe dahi bu insanlar yetişemiyor. Şuan trend almış başını gidiyor. Bugün kamunun sağlamış olduğu yöntem AR-GE ve teşvik şeklinde. Nereye, nasıl teşvik veriliyor? Hangi amaçla veriliyor? Bundan sonra ne gelecek? Böyle bir yol haritası üzerinde planlanmış durumda değil. Şuanda sadece insanların ilgisini çekmeye çalışır bir hava hakim. Ama bunu bir sonraki adımının ne olacağı şeklinde çok net bir yol haritası yok. Projelerin büyük çoğunluğu ikinci, üçüncü aşamalarında ama normal yol haritalarından en az 2-3 sene geride geliyor. Tüm eğitimde de E-Devlet projelerinde de orijinal takvimlerinin gerisinde."
"MADDİ VE ÇALIŞAN ANLAMINDA YETİŞEBİLMENİZ MÜMKÜN DEĞİL"
Hayretci, "Veri yönetimi ile ilgili kamunun bu yönde eğilimi var mı?" sorusuna ise, "Umuyorum. 'Biliyor musunuz' derseniz böyle bir şey cevabım yok. Bildiğim bu anlamda çok yapısal oturmuş bir şey yok. BTK (Bilişim Teknolojileri Kurumu) başlatmış olduğu işler var, projeler var. Bunların hepsi güzel, niyet var ama aksiyon planına, dönüşüm planına girmiş durumda değil. Buradaki temel problem kaynak. Maddi ve çalışan anlamında yetişebilmeniz mümkün değil. Bugün Avrupa ve ABD'nin bu işe ayırmış olduğu para miktarı, kaynak miktarı arasında uçurum var. Kim ne kadar fazla yatırım yapıyorsa o kadar bu işi düzenleyecek, bu işten fayda sağlayacak. Biz şu anki yapımızla açıkçası çok iyi gitmiyoruz" yanıtını verdi.